Pettson Çadır Kuruyor
Bu seriyi çok seviyorum ve hepsi için ayrı ayrı yazabilirim. İyi ki Dinozor Çocuk bu işe vesile oldu da; bu güzel ikiliyi hayatımıza dahil etti. Sven Nordqvist’in kaleminden çıkan serinin çevirmeni ise Ali Arda. Lezzetinden başucu yapabileceğiniz kitaplar bunlar. Doğa, canlı ve insan ilişkileri üzerine oldukça naif ve keyifli diyaloglar var ve resimler de huzur verici. Evet evet tamamen bu kelime doğru; huzur verici.
Konuşan kedi olan Findus ile Pettson bu kitapta tavan arasında buldukları çadırla yeni bir maceraya sürükleniyorlar. Findus çadır kurmayı merak ettiği için hazırlıklar başlıyor ve Pettson dağlarda gezerek uygun yere çadır kurmaya niyetleniyor. Niyetlenmesine niyetleniyor ama tavuklar da bu sürece dahil olmak isteyince iş çığrından çıkıyor. Pettson ve Findus’un söylediklerine bu sefer ikna olmayan tavuklar onların peşlerine takılıyor. Pettson bakıyor olacak gibi değil, çareyi bahçeye çadır kurmakta buluyor. Çadırın içine herkesten önce giren ve orada geceyi geçirmek isteyen tavuklar ısrarcı olunca Pettson yanına Findus’u da alıp balık avlamaya gidiyor. Döndüklerinde çadırdan sıkılan tavukların terk ettiği çadırda keyif başlıyor.
Kitabın her sayfası ayrı güzel. Evindeki canlılarla konuşan Pettson hayran kaldıklarımdan. Findus ise evin yaramaz çocuğu gibi. Boş bulduğu Pettson’ın yatağında zıplaması hiç yabancı değil mesela. Resimler öylesine güzel ki; bazen okumayı bırakıp resimlere uzun uzun bakmak istiyorum. Sadece ben değil, yanımdaki küçük dinleyici de öyle. Yandaki resim de onlardan biri. Dünyanın tüm olumsuzluklarından arınmış olan Pettson’ın bu huzur verici evine konuk olmayı neredeyse her kitapta istiyorum yalan değil 🙂 Kitabı okurken ben de hayale dalıyorum ama acı gerçekler de peşimi bırakmıyor. Mesela İzmir’i çok seviyorum ve kaç gündür yanan o güzelim alanlar için üzgünüm. Sonra oralarda veya herhangi bir başka yerde çıkan yangınlardaki canlıları düşünüyorum. Kafamın içinde dönen haberlerden sıyrılıp kitaba devam ederken Pettson gibi yapıp; ben de çocuklarımı yanıma alıp kamp yapma hayaline dönmek isterken hüzün kaplıyor içimi. İçimdeki hüznü umuda çevirecek şeyler bulmak ve peşine düşmek gerekiyor diye düşünüyorum bu satırları yazarken. En azından Pettson gibi yaparak tüm gereksiz dedikodu ve söylemlerin dışında ve kendi iç sesimizi dinleyerek yaşam alanımızı belirleyebiliriz. Buna belki küçük adımlarla, kendimiz ve bizimle büyüyen çocuklarımızla başlayabiliriz. Bir fidan dikmekle başlar belki o ilk adımlar… Dünyanın bir ucundaki bir insanın kaleminden akan yazı ve resimlerin verdiği umudu paylaşmak ve o umudun içinde bize iyi gelenin doğayla uyumlu yaşamak olduğunu bilmek/bildiğimizi dillendirmek de küçücük de olsa bir adım olabilir belki. Teşekkürler Sven Nordqvist; iyi ki varsın…
Son Yorumlar