Sol Ayağım…
Gerçek bir yaşam öyküsü var karşımızda. Normalde çocuk edebiyatından kitaplar üzerine yazmayı seviyorum ama bu kitap beni çok etkiledi çünkü; bir çocuğun başından geçenleri anlatması açısından önemli ve ebeveynlere uygun diye düşünüyorum. Beyin felci ile doğan ve bu sorunu ile ailesindeki herkesi etkileyen bir isim var karşımızda. Christy Brown herkes ondan vazgeçmişken annesinin yaşama tutunma ve çocuğunu tutundurma çabası ile hayata geri dönen şanslılardan birisi. Yükün büyük bir kısmını taşıyan anne ve onun mücadelesi her sayfada karşıma çıktı; öyle ki Christy’nin her sözünde ben anneyi düşündüm çoğunlukla. Doktorlar dahil; herkesin ümidini kestiği oğlunu bırakmayan ve ona elinden geldiği ölçüde yardımcı olmaya çalışan annenin emekleri karşılık buluyor ve bu aile ile birlikte okur olarak bizler de mucizeye tanık oluyoruz. Nora Kitap tarafından basımı yapılan kitabın yazarı doğuştan beyin felçli olan Christy Brown ve Türkçe’ye çeviren de Filiz Kahraman.
Kitap A harfi ile başlıyor. Bu çok önemli bir harf biliyor musunuz? Anneye giden ilk harf çünkü A harfi. Çocuğun bakımıyla birinci derecede ilgilenen ve çoğu durumda maalesef yükü ağırlıklı olarak tek başına sırtlanan bir canlı anne. Elbette ve iyi ki olumlu baba örnekleri var ve çoğalması en temel isteğimiz ama “anne” hala her canlı grubunda özel ve ayrı bir yerde kalıyor galiba. Bu kitapta; yani Christy’nin hayatında da öyle oluyor. Elinde hiçbir veri yokken, tüm doktorlar elindeki çocuktan ümidi kesmişken ve yaşamsal hiçbir belirtisi yokken Christy’nin annesi ondan vazgeçmiyor ve inatla ondan gelecek en ufacık bir işareti bekliyor. Oldukça zor ve sıkıntılı süreçler yaşanıyor İrlanda’nın bir kenti olan Dublin’de ve çok çocuklu (inanılmaz ama 23 tane doğum yapan bir annenin olduğu) bir ailede dünyaya gözlerini açıyor Christy. Onun “normal” olmadığını farkeden annesi doktorlara götürüyor elbette ama her defasında karamsar cevaplar alıyor herkesten. Bunlara kulaklarını tıkayan anne ve aile Christy’i sevmenin yanında, onun hayata tutunması için çabalıyor. Aslında zeka olarak bir sorunu olmayan ve bedenine hapsolduğunu düşünen bir çocuk var karşılarında ve bunun farkına varmaları ancak çocuğun sol ayak parmakları arasına aldığı kalemle oluyor. Böylece bir mucizeye tanık oluyor herkes ve büyük bir sessizlik oluşuyor. Tüm aile Christy’i izliyor ve şaşkınlıkla karışık büyük bir mutluluk yaşanıyor herkeste. Bir yanıyla oldukça zor bir hayat geçiren çocuk, diğer yanıyla birçok kardeşi olması ve sevgi dolu insanlarla çevrili olmasıyla şanslı da aslında. El birliği ile yapılan bir araba ile Christy sosyal hayata da dahil ediliyor ve çocukların dünyasından uzak kalmıyor. Bu durum arabanın bozulmasına kadar devam ediyor ve araba bozulduğunda hayat da bozuluyor Christy’de. Sol ayağı ile yazmayı öğrenen çocuğun “anne” kelimesini yazdığı an ve bunun anlatıldığı sayfa insanın gözlerimi doldurdu ve bu anne pek çok özel cümleyi hak ediyor sahiden. Çocuğunu en ufak bir hareketinden ve bu özel çocukta hareketsizliğinden bile bilen bir kadın var karşımızda. Araba bozulup Christy yine evde kalmaya mecbur bırakılınca anne yine imkanları zorluyor. Yine beyin felçli olan oğlunu diğerleriyle benzer imkanlara kavuşturmak için seferber oluyor. Öncesinde çocuklarla pek çok şeye dahil olan Christy büyüdükçe ve bir kırılma anı olarak arabası bozulunca derin bir değişime giriyor ve karamsarlığa kapılıyor. Öncesinde yüzmeyi deneyen, hayattan keyif alan çocuk bu olaydan sonra depresyona giriyor ve hayat ona keyif vermemeye başlıyor. Elbette aile vazgeçmiyor denemekten ve Christy için farklı kapılar açılıyor; bunlardan birisi de fizik tedavi dönemi. İlk yurtdışı ve dolayısıyla ailesinden ayrı geçirdiği deneyim ona başka dünyaların varlığını gösteriyor. Yaşadığı sorunun ona has olmadığını gören Christy yeni deneyimleriyle hayatında yol alıyor.
Beni kitapta en fazla etkileyen şeylerden birisi de fizik tedavi sürecinde evin ve ailenin imkansızlıklarını kendilerince haklı gerekçelerle ortaya koyan aileye annenin tepkisi oluyor. Daha geniş bir mekana ihtiyacı olan oğlu için kolları sıvayan anne yine seferberlik başlatıyor ve kendisini eşi ile çocukları desteklemeyince inşaat işine giriyor ve evin bahçesine bir ek oda yapmak için sıvaya başlıyor. İnadı sadece çocuğunun hayatta daha sağlam adımlar atması için ve bunun için engel tanımıyor anne. Bu inadından vazgeçmeyeceğini gören eşi ve diğer çocuklar çalışmaya başlıyorlar ve tüm olanaksızlıklara rağmen o ek odayı yapıyorlar Christy için. Burası artık çocuğun hem tedavi, hem de düşünsel süreci için daha rahat bir ortam haline geliyor. Sancılı bir büyüme döneminde bocalayan ve düşüncelerinin hızına bedeninin yetişemediğini söyleyen yazarın sözleri çok etkileyiciydi. Tüm bunlarla beraber kendisine yardım edenlerle resim yeteneği ortaya çıkan ve bu kitabı yazan Christy’nin bir salon dolusu insanın karşısına çıktığı son kısım eminim benim gibi okuyan herkesi de etkileyecektir. Emek, inanç ve çabayla katedilen yolu tüm zorluklarıyla önümüze sunan yazar, öğrenmenin büyüleyici dünyasını da getiriyor bizlere. Bir de ve elbette tüm bunlara en büyük desteği veren o annenin mükemmel mücadelesi var ki; önünde sadece saygıyla eğilebiliriz hepimiz. Teknolojik gelişmelerle birlikte; tüm devlet politikalarının çocuklar için seferber edilmesi ve hepsinin benzer sağlık, eğitim ve diğer haklarına ulaşmaları için çabalayan insanların artmasını diliyorum kitabın son cümlelerini okurken…
Son Yorumlar