“Dünyayı güzellik kurtaracak sevgili oğlaklar” diyor Ayşe Caner Öğretmen
Bugün oğlak sohbetlerinde Ayşe Caner öğretmen var. O bir sınıf öğretmeni. İlk kez kendisini dinlediğimde heyecanı ve içtenliği ile tüm salonu yakalamıştı. Şiirlerin büyülü dünyasına geç giren Ayşe Caner kendi kendine “Öğrencilerim olduğunda onları şiirle erken tanıştıracağım diye söz verdim kendime” diyor. Dediğini de yapıyor; hem de öyle böyle değil. Okuma yazma bilmeyen çocuklarına şiiri gösteriyor önce ve bir daha da ayıramıyor bu güzel dünyadan. Güzel, içten, sıcak ve en önemlisi idealist bir sınıf öğretmeni hevesi ve heyecanıyla oğlak sohbetleri’ne konuk oldu. Haydi başlayalım o zaman 🙂
Saadet: Ayşe öğretmenim merhaba, hoş geldiniz oğlak sohbetlerine. Sizi ve şiirle olan yolculuğunuzu dinledim ama ilk kez duyacaklar için soruyorum; şiirle ne zaman tanıştınız?
Ayşe: Üniversitenin ilk yılında yaz tatilinde kitapsız kaldığım bir dönemde elime geçen “Sevda Sözleri” ni okudum. Okumak ne kelime… Sayfa sayfa içtim diyelim. Kana kana… Sevdim. Çok sevdim. Sonra kızdım kendime. Çok kızdım. Geçen zamana, bunca geç kalışıma. Ve o gün bir söz verdim! Mademki öğretmen olacaktım, benim öğrencilerim şiirle başlayacaktı okuma yazmaya.
Saadet: Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ayşe: 27 yaşında, sayılı gün sonra ilk öğrencilerini mezun edecek çokça duygulu bir öğretmenim. Edebiyat, sinema, tiyatro, sanatın pek çok dalına özel ilgim var. Öğrencilerim de biraz bana benzedi galiba. Ne mutlu bana!
Saadet: Çocuklarla yeni bir konuda çalışmak her zaman kolay olmayabiliyor. Siz yaratıcı okuma etkinliklerinden faydalandınız dinlediğim kadarıyla. Neler yaptınız biraz anlatır mısınız?
Ayşe: Öğrencilik hayatım boyunca öğretmenlerimin Türkçe ders kitabındaki -üzgünüm ama- sıkıcı metinleri sesli okutması, metinle ilgili soru çıkarıp yanıtlamamızı, parçayı özetleyip deftere yazmamızı istemelerinden çok sıkılırdım. Yıllar boyunca da değişmedi o metinler. Mesela “Eskici” desem hepiniz anımsarsınız sanıyorum. İşte o metinler, hala kitaplarda… Ve benim bir şeyler yapıp dersi keyifli hale getirmem, en önemlisi de yazılı ifade yeteneği gelişmiş çocuklar yetiştirmem gerekiyordu. Bunun için de yaratıcı okuma saatleri yaptım. Bu alanda geniş bilgiye sahip değilim. Yanlış anlaşılmasın. Kendimce sevdiğim metinleri ya da seçtiğim kitapları bölümlere ayırarak onunla ilgili etkinlikler hazırladım. Bu sayede çocuklar hem bir sonraki dersi merakla bekledi hem de istediğim kazanımlara kolayca ulaştı.
Saadet: Çocukların şiirle ilk tanıştıklarındaki tepkileri nasıldı?
Ayşe: Onlara ilk kez şiir okuduğumda ya sevmezlerse diye çok heyecanlandım. Ama hayal ettiğimden de çok sevdiler. “Bir daha oku!” sesleri geldi. Kısa sürede sınıfta güne şiirle başlamak gibi bir ritüel oluştu. Her sabah farklı bir çocuk bir sayı söyledi. Ben de o sayfayı açıp okudum. Olurda bir sabah okumayı unutursam da çokça azar yedim.
Saadet: Sizce bir çocuk şiirle ne zaman tanışır?
Ayşe: Ben çocuklara okul öncesi dönemde sesli okunan kitapları çok değerli buluyorum. Kısa süreli öğretmenliğimde şunu gözlemledim ve çok şaşırdım: Öğrencilerim neredeyse aynı zamanlarda okuma yazma öğrendiler ve serbest yazıya geçtiğimizde yazdıkları metinlerde iki ayrım vardı. “Kitap Okunan Çocuklar”-“Okunmayan Çocuklar” Kitap okunan çocukların sözcük dağarcığı daha fazla gelişmişti. Hem de kurdukları cümleler daha edebi ve betimleyiciydi. Bence bebeklikten başlayarak öykü, şiir ne bulunursa okunmalı. Başlarda dikkat süreleri kısa olacaktır belki ama sabır gösterirseniz iyi birer dinleyici yetiştirebilirsiniz.
Saadet: Sizi Günışığı Yayınları’nın 10. Eğitimde Edebiyat Seminerleri’nde dinlediğimde enerjinizden etkilenmiştim. Bu enerji oğlaklardan mı geliyor size? Nasıl bir şey çocuklarla çalışmak ve şiir yazmak?
Ayşe: Çocuklarla çalışmak inanılmaz keyifli. Birlikte büyüyoruz, öğreniyoruz. Düşünme biçimleri beni çok etkiliyor. Onlarla birlikte kendi çocukluğumu yeniden inşa ediyor gibi hissediyorum. Mesela bana hiç şiir okutmamışlardı. Onlarla okuyorum. Okul hayatım boyunca hiç tiyatro yapmamıştım. Onlarla yapıyorum…
Saadet: Şiir sizin için nedir desem tek kelime ile ne söylersiniz?
Ayşe: Tek bir sözcüğe sığdırmak çok zor ama benim için “umut” oldu.
Saadet: Velilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Ayşe: Sınıfta şiir okuyan neredeyse hiç velim yoktu. Şaşırdılar tabi. Çocukların bu kadar sevmesi, bir kitapçıya girdiklerinde ilk olarak “Şiir kitapları ne tarafta?” diye sormaları çok hoşlarına gitti. Bununla ilgili her zaman çok güzel yorumlarda bulundular.
Saadet: Çocuklarla geçen ve asla unutamam dediğiniz bir anınız var mı? Varsa paylaşır mısınız?
Ayşe: Birinci sınıfta yeni şairler öğreniyorduk ve ben de pekiştirmek adına ödevlerin altına bazen bununla ilgili sorular ekliyordum. Bir öğrencim bir gün ödevlerini anneannesiyle yapmış. Bu arada anneannesi de emekli sınıf öğretmeni… Öğrencim ödevin altındaki “En sevdiğiniz şair kimdir?” sorusunun yanıtını hatırlayamamış. Anneanne de kendi kendine söylenmiş, bu yaşta çocuk ne bilsin şairi diye. Evlerine dönerken yol boyu düşünmüş bizimki. Eve gidince de kocaman bir “Hah!” deyip ödev kâğıdına bir şeyler yazmış ve yatmaya gitmiş. Babası da merakla ödeve yazdığı ismi okumuş: “Mavisel Yener” Bizim kız hatırlayamayınca uydurdu herhâlde diye düşünüp internetten bu ismi araştırmış. Gece boyunca karşısına çıkan tüm şiirleri, Mavisel Hanımın hayat hikâyesini okumuş ve kızının onu tanıyor olmasına çok mutlu olmuş.
Saadet: Eğitim dünyasında olmak sizin için nasıl bir şey? Nedir sizi bu alana çeken?
Ayşe: Çok bilinçli verilmiş bir karar olduğunu söyleyemeyeceğim. Hatta yanlışlıkla doğru mesleği seçmişim diye takılıyorum kendime. Bunca seveceğimi bilmiyordum ve çok mutluyum.
Saadet: Öğretmen adaylarına söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ayşe: Cesur olunuz ve çocukları seviniz. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
Saadet: Ailelere iletmek istediğiniz bir şey var mı okul öncesi için?
Ayşe: Biraz önce bahsettiğim Kitap Okunan ve Okunmayan Çocuk ayrımı, “Ekran Önü Çocukları” ve diğerleri diye de ikiye ayrılıyor. Çocuklarınızı ne kadar ekran karakterlerine maruz bırakırsanız o derece hızlı kirleniyor konuşma ve düşünme biçimleri. Yapmayın!
Saadet: Vapurları Seven Çocuklar nasıl oluştu, biraz da web sayfanızdan bahseder misiniz?
Ayşe: Bir sınıf paylaşım platformu oluşturmak istedim. Aslında amacım kendime elektronik bir günce oluşturmaktı. Ne yazık ki son 1 yıldır yoğunluktan çok fazla paylaşımda bulunamadım. Ama merak eden ya da fikir edinmek isteyen olursa ziyaret edebilir. (vapurlarisevencocuklar.weebly.com)
Saadet: Son olarak oğlaklara mesajınız nedir?
Ayşe: Dünyayı güzellik kurtaracak sevgili oğlaklar! Bir insanı sevmekle başlayacak her şey! Sevmekten korkmayın!
Saadet: Bana söz kalmadı, sevginin hakimiyetinde olsun dünya o zaman 🙂
Ayşe Öğretmenimizin ögrencileri çok şansli. Tebrik ediyorum kendisini, duyarliligi ve meslek aski icin.