Eksilen Çocukluğum…
Kaderin garip bir cilvesini yaşadık geçtiğimiz 1 Ağustos’ta. Ona gelmeden önce yandaki resme bir göz atıyorum hızlıca. Annemin kucağında ağlayan benim ve muhtemelen dünyadaki serüvenim birkaç ayı geçmiyor. Servet, babamın sol tarafında, ablam da annem ve babamın arasında kalmış. Zaten kendinden sonra gelen 2 kardeşle aniden büyümek zorunda kalanlardan; dolayısıyla kucaklar doluyken en az yer de ona kalmış haliyle.
Aslına bakılırsa keyfi en fazla yerinde olan benim. Çünkü, son numara olarak dünyaya gelince en korunaklı ve sevilen olma şansına kavuşuyorsun. Öncelikle ablan ve abin (Servet derim aslında, abi kelimesini kullanmadım, çünkü aramızda 11 ay var ve her sene bir ay aynı yaşta oluruz) var ve sen çocuklu bir aileye doğduğun için zaten baştan 1-0 öndesin. Acemilikler kadar hatalar da ilklerde denenir ve son numaralar hep daha rahat büyürler. Bunun dışında korunurlar da; en azından bende öyle oldu. Her adımım ve kararım büyük çoğunlukla desteklendi ve sevilerek büyüdüm. Elbette toz pembe bir hayat değildi bizimki de. Fazla dramatize edilecek kadar da değildi. Ben çocukluğumu büyük çoğunlukla güzel hatırlarım. Bunda son numara olmamın payı büyük, yalan değil. Büyükler için aynı şeyi söyleyemem. Zaten herkes kendi tarafından yaşıyor hayatı. Babam zor bir adamdı; hem hayatı, hem kendi zordu. Aynı zamanda çok duygusaldı. Çok şey yaşanıyor evlerde, o dört duvar arasında nice şey kalıyor hatıralarımıza. Bazıları iyi, bazıları kötü. Keşke ile başlayan cümlelerimiz çok oldu, eminim pek çok kişi için de öyledir. Sonra aniden bir ağustos gününde babam kalp krizi ile aramızdan ayrıldı. Yaşayanlar bilirler ki ani ölümler sarsar insanı. Hele de genç ölümlerde. 48 yaşındaydı babam ve birkaç dakika önce evde gayet keyifliyken, aniden gelen haberle artık yoktu. Hayat bu kadar basitti işte ama kabul etmek zordu. Daha paylaşmayı isteyeceğiniz nice şey varken her ölüm gibi bize de erken gelen ölümdü bu. Sonra aniden büyüdük hepimiz. Hayatta ölüm kadar büyük ders veren başka şey var mıdır bilmiyorum ama iyi bir eğitmendir kendisi. Dolayısıyla neye değer vereceğimiz, neyin bizim için kıymetli olduğu hep netti. Tercihlerimiz kadar hayata bakışımız da değişti haliyle.
Yandaki resimde 1990’lı yıllarda köy evinde halı yıkıyoruz beraberce. Annem bize gülüyor; çünkü aslında suyla oynuyoruz. Bu resmi özellikle seviyorum; çünkü arkadaki ev babaannemle dedemin evi ve artık yok. Pek çok anısı hafızamızda kalarak yok olanlardan bu ev de. Yaz tatillerinde çocukluk dönemimin en güzel günlerini o evde geçirdim. Bahçesinde meyve yedik, hayvanlarını otlatmaya götürdük; dut toplayıp pekmez ve pestil yaptık ve daha nicesi. Bunları yaparken en küçük amcam Kamil de bizimleydi. Dolayısıyla köy demek en çok da babaannem ve Kamil amcam demekti. Yaşı bize yakın olduğu için de ayrıca bize eğlenceydi amcam. Babaannemle ikisinin diyalogları, dalaşmaları da seyirlik manzaraydı. Şu dünyada kimseye zararı dokunmamış kişi kimdir deseler Kamil amcamı gösteririm hemen; eminim onu tanıyan hemen herkes de aynı şeyi söyler. Saftı, temizdi ve iyiydi amcam.
Yaşam bizi büyüttükçe büyüttü. Artık köyde gideceğimiz bir evimiz kalmamıştı ve orada kalmak güvenli de değildi. Çocukluğumdan eksilenlerde babam vardı, köy vardı ve köydeki evimiz vardı. Bunlar gidince büyük şehirlerde düğün ve cenaze dışında görüşmek zorlaştı ve biz akrabalarla düğün/cenaze gibi ortamlarda bir araya gelir olduk. Yandaki resim de onlardan bir tanesi. Mavi kareli gömlekli olan Kamil amcam. halamlardan iki tanesi ve 3 amcam var bu karede. Babaannem açısından bakarsak; önce dedem gitti, sonra köydeki evi ve yaşamı, sonra oğlu yani babam gitti. Bununla kalmadı halam da aniden ve erken yaşta aramızdan ayrıldı. Hadi bu son olsun dedik ama olmadı işte. Kaderin garip cilvesi ile Kamil amcam da babamdan 20 yıl sonra ve onun öldüğü yaş olan 48 yaşında; üstüne üstlük babamla aynı şekilde; yani kalp kriziyle aramızdan ayrıldı 4 gün önce.
Sanki aniden kurumuş yeri kazıdı ve kanattı bu ayrılış. Elbette yaşam devam edecek, elbette yine bir araya sınırlı da olsa geleceğiz kalanlar olarak ve aileye yeni eklenenlerle. Yine de Kamil amcamla çocukluğumdan kocaman bir parça eksildi. Oysa çocukluğum benim en büyük sığınağım. Saf, iyi olması kadar galiba hayatımızdaki en temiz sayfalardan biri olması da etkiledi hepimizi. O temiz sayfa da eksildi bizden. Eğer varsa öyle bir yer mekanın cennet olsun güzel insan.
😔😔😔 diyecek kelime bulamiyorum okadar yalın saf bir anlatım yapmışsın ki bizleri de çocukluk yollarımıza göturdun ve gerçek şudurki insanlar ICINDE insanlara hasret kalıyoruz bizler örf ve adetlerini yerine getiren son nesilleriz ve tüm olmuş lerimiz NURLAR ICINDE yatsinlar mekanları cennet olsun ve tekrardan basın sagolsun canim
Ağlamıyorum, gözüme anılar kaçtı.