Benim Bütün Ördeklerim :)

Sıcacık ve sevgi dolu bir hikaye ile birçok olumsuzluğu kendinde taşıyan ve son günlerini geçiren 2018’e veda edebilirsiniz. Bu en azından iyi bir veda olabilir. Nefret söyleminin böylesine pervasızca kol gezdiği ve insanların kendi türleri yanında hayvanlara da türlü eziyetler ettiği pek çok haber gördük 2018’de. Elbette olumlu haberler de geldi ama özellikle birkaç haberde içimiz karardı ve umudumuz zayıfladı maalesef. İşte böyle düşünürken bu akşamki kitabımız “Benim Bütün Ördeklerim” ilaç gibi geldi doğrusu. Umutsuz da yaşanmıyor ama değil mi? Ne yapalım, en azından yeni yıl umutlarımızı tazeleyecek nice güzel olaya ev sahipliği yapsın diyelim en azından bu kitap aracılığıyla. İletişim Yayınları’ndan çıkan kitabın yazarı Christian Duda, resimleyeni ise Julia Friese. Türkçe’ye çeviren ise Bahar Siber. Hepsinin ve emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Ne güzel bir işe vesile olmuşlar ve kitabı bir okur olarak bizlere ulaştırmışlar.

Aslında hikaye oldukça basit ama aynı zamanda keyifli. Hani el işi yapanlar bilirler örgü vardır, dantel vardır, bir de iğne oyası. İşte bence elimdeki kitap iğne oyası gibi ince ince ve sabırla işlenmiş. Her kelime, her resim keyifle ve zamanda acele etmeden dahil olmuş çalışmaya. Başka türlü böylesi naif bir anlatım olamazdı. Karnı aç olan bir tilkinin kendisine yiyecek için ördek avlamaya çıkmasıyla başlıyor hikaye. Konrad adındaki bu tilki ördekleri yakalayamıyor ama bir tane yumurtayı kapıp evine getiriyor. Eve getirdiği yumurta da aniden çatlıyor ve içinden sevimli bir yavru çıkıyor. Öylesine şirin ki; tilki bile bu şirinlik karşısında bocalıyor. Yavru ördek tilkiye hemen “Anne anne” diyor ve Konrad da reflekstif olarak “Anne değil, baba!” diyor 🙂 Okurken güldüm çoğu sahneye. Bu kısım da onlardan birisiydi. Elbette böyle başlayan diyalog bir baba oğul hikayesine dönüyor ve bizler de keyifle izliyoruz her sayfayı. Tilkinin, Lorenz adını verdiği ördeği büyüyor ve Emma adındaki bir ördeğe aşık oluyor. Nasıl güzel bir anlatımdır öyle. Tilki Konrad’ın kendisiyle sık sık çelişmesi ve sürekli açlıktan guruldayan karnı ile birlikte ikinci ördek de evlerine yerleşiyor. Sıkı durun Emma’nın aniden agresifleşmesi, sıcak basması ve sonunda beş tane yumurtayı dünyaya getirmesi var daha sırada. Yakın zamanda doğum yapmış birisi olarak Emma’nın durumu hiç yabancı gelmedi bana 🙂 Hele de sıcak basmaları. Aramızdaki fark; onun beş yumurtası oldu, bizim ise bir tanecik 🙂 Tatlı bir tebessüm eşlik ediyor bana onların maceralarını okurken. Mesela bu yumurtalarda ördek olduğuna inanmıyorlar ve onların nasıl dünyaya geleceğini bilemiyorlar. Tilki anlatıyor onlara ne yapmaları gerektiğini ama ikna olmayınca önce o oturuyor yumurtaların üzerine. Lorenz ve Emma da ondan sonra ikna oluyorlar sürecin böyle işlediğine. Çok sevimliler hepsi de. Benim küçük cadım da “İyi ama anne karnındaki suyun içinde nasıl boğulmuyor? Bir de çok iğrenç, hem çişini yapıyor hem de o suda nasıl yaşıyor?” gibi sorular sormuştu. Kısacası Lorenz ve Emma’nın halleri kadar Konrad’ın durumu da çocuk dünyasına çok yakın ve çok tanıdık. Galiba bu yüzden bizi böyle sarıp sarmaladı.

Bir türlü ördek yiyemeyen ve evindeki ördek sayısı hergün artan Konrad ile genişleyen ailesi sıcacık bir hikaye. Hatta öyle ki hikayenin sonunda ölüm konusu yer alsa da bu; incitmeden, zorlamadan ve doğal dönüşümün bir parçası gibi öylesine usulca anlatılıyor ki Konrad öldüğünde geride bıraktığı kocaman ailesine bakıp hayranlık duyuyorsunuz onun yaşamına. Ölüm konusunu işleyen başka kitaplar da okudum ve onlar da iyiydi; tıpkı Benim Bütün Ördeklerim kitabı gibi.

Yeni bir yıla girerken çocuk edebiyatından seslenmek ve hayata dair her şeyi onlara uygun kelimelerle anlatabileceğimizi bilmek güzel. Zor, emek ve sabır isteyen, hatta zaman zaman sabrı zorlayan bir uğraş olsa da, galiba başımıza gelen en güzel şey çocuklar. Gündelik hayatın tüm zorlukları, rutinleri, sıkıldığımız her şey onlardan gelen bir soru veya tavır ile tebessüme dönebiliyor. Bir anda Lorenz’in Emma’ya olan aşkını anlattığı sayfada kalakalıyorsunuz. Ya da yumurtaları ne yapacaklarını bilemedikleri sayfada. Kısacası hayatı büyüklerin ezber dünyalarından uzak tuttukları için güzel ve keşfedilesi her şey orada. Şaşırma, heyecan, umut ve mutluluk da en çok onlarda zaten. O zaman yeni yıl en çok çocukların sağlıklı ve mutlu olacakları bir yıl olsun. Büyükler de bu güzel dünyaya layık olabilmek için daha çok çabalasınlar yeni yılda…   

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.