Venedik Taciri

Bu kitap epey bir süredir kitaplığımızda duruyordu. Elbette öncesinde okumuştum ama küçük cadıya okumak için bekliyordum. Ne zaman okurum diye aklımdan geçirmiştim ama o kendisi bu düşünceyi çekip aldı zihnimden ve geçen gün bu kitabı seçerek “Al bu akşam bana bunu oku” dedi. Ben de dediğine teslim oldum ve okumaya başladım. William Shakespeare’nin 1598 yılında kaleme aldığı ünlü bir tiyatro oyunu aslında elimizdeki. Barbara Kinderman ise aradan geçen yıllar içinde bu oyunu çocuklara ulaştırma niyetindeki birisi ve Çocuklar İçin Dünya Edebiyatı serisi ile yazar olarak karşımıza çıkıyor. Julia Nüsch ise resimleriyle kitaba eşlik ediyor. Kazım Özdoğan tarafından Türkçe’ye çevrilen kitap Gergedan Yayınları tarafından elimize ulaşıyor.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, hayat izin verirse seneler sonra küçük cadım büyüdüğünde bu kitap hakkında tekrar okuma yapmak ve tartışmak isterim. Henüz 7 yaşında olan kızımın ilerdeki yorumlarını ayrıca merak ediyorum. Kitapta sevdiği kız Porzia’ya ulaşmak isteyen Bassanio’nun zengin arkadaşı Antonio’dan yardım istemesi ve Antonio’nun da bunun için kendisinden nefret eden Shylock’tan borç alması konu ediliyor. Elbette sadece bu değil; korkunç bir sözleşmeye atılan imzalar kadar, Porzia’yı kazanmak için girişilen riskler de var. Aşk, nefret, para hırsı gibi kavramlar da kitaba dahil. Dolayısıyla yanınızdaki dinleyici için çoğu kavram yeni ve yabancı aslında. Kitabı tek gecede okuyup bitirmedik. Birkaç sayfa okuyup devamını ertesi geceye bıraktık. İlk gece kızımdaki tepki biraz panik havasındaydı. “Anne çok merak ediyorum ne olacak şimdi, çok korkunç, eğer aldığı borcu ödeyemezse adam onu kesecek mi sahiden?” dedi mesela Shylock’un şartını okuduğumuzun ertesinde. Ben de okuyup göreceğiz neler olacağını ama sanmıyorum demekle yetindim. Aslında niyetim hem onu sakinleştirmek, hem de merakını canlı tutmaktı. Tahmin ettiğim gibi ertesi gece de büyük bir merakla kitabı aldı ve okumamı istedi. Açıkça söylemek gerekirse eleştirilecek söylemler olsa da, bunlara girmeden sadece çocuklara Dünya Edebiyatı’ndan seslenme isteği üzerinden kaleme alıyorum bu yazıyı. Dünyaca ünlü bir oyun ve çocukların bundan haberdar olmaları, kendi yaşlarına uygun şekilde bu edebiyattan beslenmelerini değerli buluyorum. Bana kendi çocukluğumu anımsattı bu kitabı kızıma okuma süreci. Küçükken köyde amcam bize masal anlatırdı ve masallar, içinde tehlikeli ve korkunç olayların döndüğü olayları da konu alırdı. Masalı tek seferde anlatmaz ve en heyecanlı yerinde bırakır; bir sonraki geceye kadar kıvrandırırdı bizi. Televizyonun bile olmadığı köy evindeki en büyük eğlencemizdi geceleri bu masallar. Yıllar sonra büyüdüğümde okuduğum bazı yazılarda aslında bu okumaların ve anlatımların çocukları farklı şekillerde geliştirdiği ve onları gerçek hayata hazırladığı yönündeydi. Elbette içeriği ile ilgili dikkate alınması gerekenleri bir kenarda tutuyorum. Bununla birlikte tıpkı elimdeki kitapta olduğu gibi sizin çocuğunuza yeni gelse de bazı kavramları konuşmaya açması açısından (içinde eleştireceğiniz söylemler olsa da) oldukça önemli bu kitaplar. Bir de çocuk dünyası aslında bizlerin onları korunaklı kılmaya çabaladığı oranda zorlaşan ve onları gerçek dünyanın zorlukları karşısında çaresiz bıraktığımız bir alan. Bu nedenle bazen gerçek dünyanın içinde büyümelerinin, korunaklı ortamlardan daha olumlu katkı sunacağını düşünüyorum. Elbette sınırsız değil, zaten bu konuda ebeveynler kendi tercihlerini belirli döneme kadar sürdürecekler. Tüm bunlarla beraber yukarıda da dediğim gibi adalet, hırs, milliyetçilik, intikam, aşk ve buna benzer konuları ilerleyen yaşlarında kızımla tekrar konuşmak istiyorum ve o zaman bu kitabı tekrar okumasını isteyeceğim.

Hem ebeveyn olarak bizlere, hem de çocuklara dünya edebiyatından seslenme imkanı veren yayınevi ve bu çalışmada katkısı olan herkese teşekkür etmek gerekiyor. Kitabın çevirmeni artık aramızda değil. Bu bilgiyle birlikte içimden “Yaptıklarıyla kalıcı olanlar ve çocuklara faydalı işler peşinde koşanlar ne güzel şekilde tamamlıyorlar yaşamlarını” diye geçirdim. “Söz uçar, yazı kalır” diye klasik bir söz var ya, işte tam da bunun gibi. Üzerinden yıllar ve yıllar geçse de kalıcı olan işlerin içinde olanlara selam olsun…  

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.