Berk Operacı Oldu :)

Daha önce Berk Mucit Oldu adlı kitap üzerine yazmıştım. Bu Kaan Elbingil’in Berk mecarasındaki ikinci kitabı. Ben Berk’i çok sevdim ve birinci kitap üzerine yazdıklarım aynı şekilde geçerli olmak üzere bu sefer keyif aldığım ikinci kitap üzerine yazmak istedim.

Öncelikle şunu söylemek isterim ki; çokça şey buldum kendimden kitabı okurken. Yok yok ana karakteri kendime benzetmedim ama bazı hallerini dolaylı olarak bu toplumdaki hemen herkesin yaşadığını söylemem lazım. Öylesine içten ve yakın ki olaylar, karşımızdaki yazarın tam da bu toplum için iyi bir gözlemci olduğu anlaşılıyor. Merve Atılgan’ın resimleriyle eşlik ettiği kitap Günışığı Kitaplığı tarafından basılmış. İyi de yapmış yayınevi, Berk’in maceraları okunmaya değer çünkü. Daha önce de yazmıştım, yinelemek istiyorum ki ara ara kendimi Kemal Sunal filmlerinin kitap halindeymişim gibi hissediyorum. Kaan Elbingil toplumsal anlamda sıkıntılı ve sorunlu yanlarımızı mizahla önümüze sunuyor ve eğlenirken düşünmemizi sağlıyor. Berk adındaki çocuk etrafındaki büyükler tarafından aslında nasıl da hatalı ebeveyn davranışlarımızda olduğumuzu gösteriyor bizlere. Dolayısıyla aslında yanımızdaki çocuğa okurken (en azından ben hala okuyorum, çünkü bizim küçük cadı daha düz çizgiden harflere yeni geçiyor 🙂 ) bir yandan da içine düştüğümüz hatalı davranışları gözlemleyebiliyoruz. Bir diğer taraftan bu hatalı davranışlarda henüz değilsek bile kendi çocukluğumuzdan izler bulabiliyoruz. En azından bende öyle oldu. Çok basit bir örnek vermem gerekirse; Berk’in boyu ile ilgili gereksiz diyaloglar içine girildiğinde aynı şeyi çocukken bir tanıdığım tarafından yaşadığımı hatırladım ve Berk’in neler hissettiğini çok net duyumsadım o satırlarda. Beni de boyumla ilgili gereksiz bir kıyaslama içine sokmuşlardı; elimdeki kitapta Berk için de aynı şey yapılıyor. Hatta bununla kalmıyorlar ve Berk’i diğer çocuklarla ve onların yapabilirlikleriyle kıyaslamaya devam ediyorlar. Ne kadar acımasız aslında değil mi? Ama okurken kahkahalar eşlik ediyor size çünkü yazar olayları çocuğun gözünden ve dilinden o kadar güzel anlatıyor ki, mizah kendiliğinden sızıyor kelimelere.

Akranlarıyla kıyaslanan ve ailesine sürekli tavsiyelerde bulunanlar tarafından Berk aslında sadece dinlenmesi, oyun oynaması ve eğlenmesi gereken tatil döneminde kurstan kursa dolaştırılıyor. Bu kurslardaki tüm komik haller bizleri de okur ve dinleyici olarak keyiflendiriyor burası kesin. Yine de etrafımdaki birçok ebeveynde hala aynı gereksiz hal ve davranışları görmek kitabın ne kadar da iyi bir yerden konuyu yakaladığını gösteriyor. Kendimizce çeşitli çabalar ve özensiz davranışlar içine girerken aslında en çok çocuğumuza zarar verdiğimizi de söylüyor aslında yazar mizahın keyifli diliyle. Tüm bunlar olurken Berk’lerin binasına yerleşen bir opera sanatçısı tüm olayların seyrini değiştiriyor. Klasik olan her şey bir anda sarsılıyor bu yeni komşu ile birlikte. İnsanların alışkın olmadığı bir yaşam süren bu gizemli kişi Berk’in gizli yeteneğinin de farkedilmesini sağlıyor. Böylece hemen her kurstan büyükleri (!) tarafından başarısız sayılan Berk’in de şansı geri dönüyor. Berk operadaki çocuk sanatçı olmaya hak kazanırken tüm mahalleli de bu eğlenceli sürece dahil oluyor ve belki de hayatlarında ilk kez opera dinlemeye gidiyorlar. Herkes kendinden bir hediye ile Berk’i tebrik ediyor ama olay gösteri sanatına dönüşmeye başlıyor bir yandan da. Kısacası göstermek ve ünlenmenin nitelikten daha önemli olduğu bir durum söz konusu.

Yazar tüm bunlara niyetlendi mi kitabını yazarken bilmiyorum ama bende çokça çağrışıma sebep oldu. Yanımdaki dinleyici de kitabın son satırlarında “Anne ne kadar güzeldi değil mi? Keşke bitmeseydi” dedi. Galiba ikimiz de farklı açılardan sevdik kitabı. O benim kahkahalarım ve aradaki tebessümlerimle daha da kaptırdı kendini hikayeye. Bir de elbette Berk’in kardeşi Cem’in olur olmaz tüm düzen ve otoriteyi sarsan söz ve hareketlerini de duyunca daha da eğlendi yanımdaki. Çocuk olmak aslında “Kral Çıplak” diyebilmek olduğu sürece yaşanası bir dönem. Kaan Elbingil bizlere Berk ve kardeşi Cem sayesinde bunu gösteriyor bir başka açıdan ve iyi de yapıyor. İçine düştüğümüz trajikomik halleri çocuklar çok iyi kaydediyor ve büyüdüklerinde çok güzel aktarabiliyorlar. Bence yazar da öyle. Beslendiği yerler son derece tanıdık ve içten. Okuyanı bol olsun diyesim geldi 🙂

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.