Bu kitabı yalama :)
Kitabın başlığı size de tuhaf geldi değil mi? Benim açımdan da öyleydi doğrusu. Ne anlatıyor bu kitap böyle diye geçirdim içimden. Zaten niyet biraz da bu galiba. Mehmet Barış Albayrak’ın Türkçe’ye çevirdiği kitabın yazarı Idan Ben-Barak ve resimleyeni Julian Frost. Kitaptaki bazı mikroskop fotoğraflarını ise Linnea Rundgren çekmiş. Hepsiyle ilgili kısa bilgiler kitabın en arka kısmında var ve buraya kadar her satırı büyük bir merakla okutan küçük cadı defalarca “Anne ne kadar komik ve ilginç bir kitap değil mi?” dedi. O zaman hedef kitlesine ulaşan bir kitap dersem sanırım abartmış olmam. Uçanbalık Yayınları tarafından basımı yapılan kitap bizlere mikroplar hakkında bilgi veriyor ve bunu yaparken de eğlendirmeyi ihmal etmiyor.
Min adındaki sevimli mikropla bir yolculuğa çıkıyoruz kitaba başlarken ve verilen komutlarla yeni mikrop arkadaşlarla tanışıyoruz. Normal şartlarda siz çocuğunuza ne kadar anlatırsanız anlatın etkili olamayabiliyorsunuz ve o görmediği mikroplar konusunda fazla dikkatli olamayabiliyor. En azından bizde öyle. Ama bir mikrobun anlatımı ve ona dahil olarak başladığımız yolculuk benim sözlerimden çok daha etkili oldu. “Min” önce kitaba dokunarak mikrobu al diyor, sonra kağıdın mikroskop altındaki resmini gösteriyor. Sonra dişlere, tişörte, göbek deliğine ve en son yine kitaba geri geliyorsunuz sayısı artan mikrop arkadaşlarla. Size “Ağzını aç ve parmağınla yavaşça ön dişine dokun” diyen parmağınızın ucundaki mikrop için yanınızdaki küçük dinleyici aniden ürküyorsa kitap inandırıcılığını koruyor demektir. Ben okurken ve onun tepkilerini izlerken çok eğlendim doğrusu. Belki tek başıma okusam aynı keyfi alamazdım. Aniden “Anne inanamıyorum, dişlerin yakından görüntüsü bu mu yani” diye çığlık atan bir dinleyici ister istemez sizi de kendi telaşına dahil ediyor. Dolayısıyla kağıdın, tişörtün, dişlerin ve göbek deliğinin mikroskop altında çekilmiş görüntüleri size de ilginç geliyor.
Biyoloji bilgisi ile çocuk edebiyatını birleştirmek ve bunu yaparken mizahı kullanmak kitabı çekici kılıyor. Mikropların hayatın her yerinde olduğunu anlatan kitap son sayfalarda gerçek mikropları da gösteriyor ve aslında onların ağızları, burunları olmadığını ve konuşamadığını söylüyor. Bununla birlikte fantastik yolculukta bize eşlik eden sevimli mikropların yazılanlara itirazları da ayrıca hoş. Örneğin Min “Bu ben miyim? Ne demek yani! Gözüm ya da ağzım yok mu?” diyor ve okur olarak bir an için ben de “evet ama neden yok ki” derken yakalıyorum kendimi. Yani sizin de çocuk yanınıza sesleniyor yazar. Hem de çok naif bir şekilde yapıyor bunu. Zaten en arka bölümde anlatıldığı gibi zamanının çoğunu kütüphanede geçiren yazar bazen yüksek sesle düşünürmüş. Hiç şaşırmadım böylesi bir yanının olmasına. Çizer de keza oldukça eğlenceli birisi bence. Mikroskop resimlerini bizlere ulaştıran Linnea Rundgren de mikroskopta gördüğü desenlere bayılıyormuş. Kısacası sanki bu kitap bu üç kişinin ortak yanları ve çabası ile ortaya konulmuş gibi. Hepsi şans eseri aynı sesten sesleniyor okura ve dinleyiciye gibi. Galiba bizleri sarıp sarmalaması da bundan. Bize hayatımız için zararlı olanları anlatırken bunu sevimlileştirerek yapan bu üç insan sahiden şu ana kadar okuduklarımızdan farklı bir anlatıma sahip. Farklı kişilik ve yetenekleri kadar farklı ilgi alanları olan bu üç ismin çocuk edebiyatında biraraya gelmesi bence şans. Hayatı eğlenerek öğrenmek galiba en güzel yollardan biri ve bizler onlarla bunu bir kez daha görüyoruz. Belki eğitmenler de öğrenimleri süresinde bu kitaplardan yararlanabilir ve öğretmenin farklı ve eğlenceli yollarına başvurabilirler. Böylece hayat daha güzel olabilir ve okullar daha fazla kahkaha ile çınlayabilir 🙂 Tavsiye ile…
Son Yorumlar