Hayaletler
Grafik roman alanında elime alıp sonlandırdığım ilk kitap Hayaletler kitabı. İlginç hikayesi kadar ele alınış biçimi de dikkat çekici. Hemen itiraf edeyim kendime okuduğum kitaplardan. Yani küçük cadı için henüz uygun olduğunu (7 yaş civarı) düşünemedim ve önce kendim okumak istedim. Raina Telgemeier tarafından yazılıp resimlenen kitap, Damla Kellecioğlu tarafından Türkçe’ye çevriliyor ve Desen Yayınları tarafından basılıyor.
Kitap boyunca anlatılanlar bana geçtiğimiz yıl izlediğim Coco adlı animasyonu hatırlattı. Sanki önemli bir kısmıyla o animasyon filmi grafik romana çevrilmiş. Benzer noktaları ölüm ve hayaletler dünyasına ince ve eğlenceli bir geçişe olanak sunması. Ayrıca kültürel olarak farklı bir coğrafyadan sesleniyor her iki ürün de. Kitapta ölüler için yılın belirli döneminde yapılan eğlenceden bahsediliyor ve ölülere üzülmek yerine onlarla keyifli vakit geçirme yolu açılıyor. Yine bir ölünün tamamen yok olmasının yakınları tarafından unutulması ile mümkün olduğunun vurgulanması izlediğim animasyonda da aynıydı. Kitabın arka bölümünde verilen detaylarda da bu kültür detaylı olarak aktarılıyor. Dolayısıyla sizi sahiden bulunduğunuz gerçeklikten alıp başka bir kültür, coğrafya ve aleme taşıyor. Bunların dışında farklı ve insanın içini sızlatan ama bir yanıyla da sıcacık bir etki bırakan konular da kitaba dahil oluyor. Bunlardan bir tanesi iki kız kardeşten küçük olanın “kistik fibrozis” adı verilen bir hastalığının olması ve ablasının da onunla beraber geçirdiği süreç. Bu hastalık ailenin tüm bireylerini ayrı ayrı etkiliyor. Nefes almakta güçlük çeken ve akciğer rahatsızlığı olarak özetlenebilecek hastalıkta küçük kız oksijen tüpüne bağlı olarak yaşamak zorunda kalıyor. Şöyle bir durum söz konusu; hastalıkla uğraşan küçük kız son derece pozitif ve hayat dolu ama ablası daha karamsar ve endişeli. Dolayısıyla ablanın da ara ara endişelerinden kaynaklı derin nefes alması ve rahatlaması gerekiyor. Küçük kızın yaşam enerjisi okur olarak beni de kendisine dahil ediyor ama bazı bölümlerde hayatın zorluklarını da hatırlatıyor. Örneğin dışarı çıkmak ve yılın o belirli döneminde yapılan eğlenceye katılmak istemesi karşısında kendisini engelleyen annesine “Biliyorum iyileşemeyeceğim. Henüz vakit varken neden eğlenemiyorum ki?” diye sorması yaşamın ne kadar özel ve değerli olduğunu bundan iyi gösteremezdi. Zaten yazar on üç yaşında kanserden kaybettiği kuzeninden çokça etkilenmiş bu kitabı yazarken. Dolayısıyla ben okur olarak zaten yazarın nerden ve kimden beslendiğini düşünüyordum kitap boyunca ve son kısımdaki bu bilgiler anlamamı sağladı kitabın akıcılığını.
Küçük çocukların sezgileri ve dünyaları büyüklere göre hep daha büyüktür. Bunu onlardan gelen ve büyüklere göre daha kısıtlı ama vurucu kelime ve cümlelerden çok net anlayabiliyoruz. Etrafımdaki çocuklardan da bunu çokça deneyimleme şansım oldu. Sadece dinlemek gerekiyor galiba onlardan yakın durarak. Bu kitap bunu da gösteriyor bize. Örneğin küçük kız 8 yaşında hayata veda etmiş olan bir hayalet ile konuşurken ona aslında ablası için endişelendiğini ve öldüğü zaman onun yalnız kalacağını, arkadaş edinme konusunda sıkıntılı olduğunu söylüyor. Hayal edin o anı lütfen. Küçücük ve yaşam dolu bir kız çocuğu yaşayacağı şeyleri biliyor ama ablası için endişeleniyor. Onu yaşam kadar ölümün de normal olduğuna ikna etmeye çabalarken hayaletlere yakın durmaktan korkmuyor ve buna ablasının da alışmasını sağlıyor. Hayaletlerden korkan ablasına kendisi öldüğünde ondan da korkup korkmayacağını soruyor ansızın mesela. Kısacası tam da çocuk dünyasının yalınlığı ve içtenliği karşılıyor bizleri. Yazarın bence başarısı da buradan geliyor. Çocuk dünyasını biliyor ve ordan sesleniyor okuruna. Çok fazla şey var elbette kitapta ama öncelikle yaşamanın, özellikle sağlıkla yaşamanın nasıl da şans olduğunu göstermesi var. Sonra kardeşlik ilişkisinin hem o özel ve güzel bağını; hem de aslında yine kardeşin olası kaybı karşısında nasıl da zorlayıcı olabileceğini gösteriyor. Aile olmanın ne demek olduğunu ve birindeki bir sıkıntının tüm aile bireylerini nasıl etkilediği de ayrıca önemli tabii. Aile küçük kızın rahatsızlığı nedeniyle taşınıyor mesela bu yeni eve ve macerada burada başlıyor işte. Dediğim gibi çocuklara hele de bizim gibi kültürlerdeki çocuklara ileri çocukluk döneminde okunabileceğini düşündüğüm için şimdilik kitabı bir yetişkin olarak kendime okudum. Bundan da büyük keyif aldım. Tarzı, uslübü ve olaylara yaklaşımı ile varolan ve içine doğduğum referanslara göre farklı bir yerde duruyor ve güzel olan yanı da bu. Siz zaten okur olarak, ancak farklı olana merakınızla bulunduğunuz yerden kıpırdayabilirsiniz. Coco animasyon filminde de benzer duyguları hissetmiştim, elimdeki kitapta da. Galiba olaylara aynı yerden bakmayan, sözü sizin değil yazarın tamamladığı kitaplar bu yüzden böylesine akıcı ve güzel. Tavsiye ile…
Son Yorumlar