Haritada Kaybolmak

Haritada Kaybolmak kitabı bu yazardan okuduğum ikinci kitap. Vladimir Tumanov adlı yazar ilk okuduğum kitabı Kraliçeyi Kurtarmak’ta matematiği edebiyatla buluşturuyordu. Bunu yapmasındaki temel amaç ise oğlu Aleks’in matematik derslerinde sıkıntı yaşaması ve ona destek olmak istemesiydi. Edebiyatın o büyülü dünyası böylece matematikle birleşmiş ve harika bir tad bırakmıştı okuyucu olarak bende. Bugün son sayfasını okuduğum ve aynı tadı yakaladığım Haritada Kaybolmak kitabı da yine Günışığı Kitaplığı tarafından basılıyor ve bu sefer coğrafya bilgisi edebiyat ile buluşuyor. Mine Kazmaoğlu tarafından Türkçe’ye çevrilen kitabın resimleyeni ise Sadi Güran. Okuru bol bir kitap elimdeki ve bu ayrıca sevinç sebebi. Çünkü sahiden oldukça güzel ve keyifli bir anlatımı var.

İki kardeş yeni taşındıkları yerde bir dükkana giriyor ve satıcısı olmadan oradaki şekerlemelerden bir kutu tüketiyorlar. Satıcı geldiğinde de ondan özür dileyerek parasını ödüyorlar ama iş bununla bitmiyor. Daha doğrusu macera bundan sonra başlıyor. İki çocuk hızla yaşlanmaya başlıyor ve bunu bedenlerinde görünür şekilde yaşıyorlar. Bunu çözebilmeleri de kendilerine verilen haritada belirli aralıklarla kendilerine sorulan sorulara doğru yanıtları vermek. Böylece coğrafya bilgisi, tarihi de yanına alıp evlerimize ve çocukların dünyasına konuk oluyor. Hem de nasıl bir keyif ve heyecanla. Coğrafyayı severim, edebiyatı da severim ve bu ikilinin böylesi uyumuna tanık olmak ayrıca mutlu etti beni. Kitapta sadece bu da yok, aile, çocuklar, okul ve arkadaşlar arasındaki ilişkiler de oldukça güzel bir şekilde resmedilmiş. Yine bu sürükleyici maceraya felsefe ve tarihin sokakları da eşlik ediyor. Kısacası elimizde bir derya deniz yazar var ve ne büyük şans ki o yeteneğini çocuklardan yana kullanıyor. İşin aslına bakılırsa ben bu iki kitabı da kendi küçük cadıma değil kendime aldım. Bugün son satırlarını okuduğum kitapta da şunu farkettim ki epeydir bu kitaplar daha çok ilgimi çekiyor ve sanırım hep söylenen şey de doğruluğunu gösteriyor. Çocuk edebiyatının hedef kitlesi sadece çocuklar değil; bir yetişkin olarak ben de son derece keyifle okudum bu kitabı. İki çocuğun peşine bir televizyon programcısı düştüğünde çok kızdım mesela. Hayatın her şeyini tüketmeye odaklı o tüketim kültürü çılgınlığında insanların yaşamlarından öte kendi reytinglerini düşünen bu kesmin bu kadar gerçekçi olarak edebi bir eserde resmedilmesi bile yeterince rahatsız ediciydi. Başarısı da bu zaten, size hissedeceğiniz tüm duyguları veriyor. İşte kızdığım ve bir o kadar da gerçekçi bulduğum bu kısımdan çocuklar epey zorlu bir süreç sonunda kurtuluyor. Bu arada adım adım yaşlanıyorlar ve her adımda kendi dede ve büyükannelerini anımsıyorlar. Onların ağrı ve sızılarına kendi gerçek yaşlarında nasıl kayıtsız kaldıklarına hayıflanıyorlar. Bu kısımda bir parantez açmak istiyorum. Ben de ikinci bir oğlağın yükünü almış ve onun dünyaya gelmesine günler kalmışken okudum bu kitabı. Hatta bugün annemle birlikte yürürken tıpkı yaşlılar gibi ağır adımlarla hareket ettim. Öyle ki annem sık sık durup beni beklemek zorunda kaldı. O anda dönüp “yaşlılıkta sanırım böyle olacak, herkes ve her şey hızla akacak yanımdan ve ben o hıza yetişemeden küçük adımlarla yol alacağım” dedim. Sonra aklıma kitaptaki iki kardeşin kendi büyükanne ve babaları ile ilgili söyledikleri geldi. Galiba sahiden bazen anlayamayabiliyoruz bizden farklı olanların durumunu. Ağrılarını dillendiren yaşlıları mesela. Çocuk olmak bazı şeyleri anlayamamak ne de olsa ama bu kitap sayesinde en azından onları da anlamamız sağlanıyor. Çocuklar her yaşın getirdiği biyolojik değişimlerde hayatı erken tecrübe ediyorlar ve türlü mücadelelerden geçiyorlar.

Harita öylesine büyüleyici ki, keşke benim de böyle bir haritam olsa derken buldum kendimi ara ara. Bilmeceleri bilen çocuklar hangi ülke/köy veya bölge soruluyorsa o soruya doğru yanıt verdiklerinde karşılarında en ince ayrıntısına kadar orayı görüyorlar. Elbette doğru yanıtı bulmak için yoğun araştırmalar yapıyorlar. Çok büyüleyici bir harita kısacası ellerindeki. Tüm soruları doğru yanıtlayan çocuklar sonunda eski ve gerçek yaşlarına ve çocukluk hallerine geri dönüyorlar ve maceraları burada sonlanıyor. Bilmecelerin peşindeki çocuklar araştırmalarında dünya ile ilgili daha fazla şey öğrenirken büyüyüp olgunlaşıyorlar ve her şeyden önemlisi öğrenmenin keyfine varıyorlar. Bizler de okur olarak onlarla beraber heyecan, merak ve bilgi ile doluyoruz. Her sayfasında ayrı bir keyif yaşadığımı tekrar yinelemek istiyorum. İyi ki yayınevi bu kitabı Türkçe’ye kazandırmış ve bizlerin okumasına olanak sağlamış. Dünyanın neresinde olursa olsun çocuklar için güzel işlerin içinde olan insanların varlığı kendi başına saygı, gurur ve mutluluk sebebi. Sizler de bence bu güzel kitabı çocuğunuz/yeğeniniz/kardeşiniz/bir komşunuzun çocuğu veya sadece kendiniz için alıp okuyun. Eminim en az benim aldığım tadı alacaksınız 🙂

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.