Gergedanlar Krep Yemez :)

Pearson Çocuk Kitapları tarafından basımı yapılan “Gergedanlar Krep Yemez” adlı kitap Anna Kemp ve Sara Ogilvie ikilisinin kaleminden çıkıyor. Türkçe’ye Gülbin Baltacıoğlu aracılığıyla çevrilen kitap oldukça önemli bir konuyu önümüze koyuyor.

Begüm adlı bir kız çocuğu, anne ve babasının kendi yoğun işleri ve gündemleri arasında kendisini dinlemediklerini düşünüyor. Evet, anne ve babası Begüm’ü seviyorlar ama dinlemeye vakit ayırmıyorlar/ayıramıyorlar. Kitapta özellikle bunun altı çiziliyor ve aslında anne babanın sadece çocuklarına değil aslında kendilerine de yabancılaştıklarını görüyoruz. Dolayısıyla artık fiziksel olarak yakın olsalar da kızlarından uzaklaşıyorlar. Daha doğrusu Begüm onları kendilerinden çok uzakta hissediyor.

Kitap bence sadece bir değil birkaç meseleyi usulca önümüze koyuyor. Bir yanıyla Bitlerimi Geri Verin kitabındaki Anton adlı karakterle benzer bir durum içinde olan Begüm de ailesinde yalnızlığı yaşıyor. Yaşam koşulları ve pek çok başka nedenle çocuklarına yeteri kadar vakit ayıramayan büyüklerin dünyasındaki küçüklerin hayvanlarla dostluğunu konu alıyor her iki kitap da. Yol ve yöntemleri farklı evet ama temelde mesele aynı ve iki kitapta da anne babalar suçlanmadan ama yine de kendilerine ayna tutularak yol alınıyor. Bu satırları yazarken farklı coğrafyalarda olsa da bazı konularda sorunların ortak olduğunu düşünüyorum ister istemez. Bunların başında da kendisine zaman ayıran, dinleyen ebeveynleriyle beraber büyüyemeyen çocukların yalnızlaştığını bu kitaplar üzerinden söyleyebilirim. Anton bitleriyle arkadaş oluyordu, Begüm ise evlerine misafir olan büyük, mor bir gergedan ile.

Mor gergedanın bir özelliği de krepleri çok sevmesi. Begüm bu kocaman gerçeği anne babasına defalarca söylese de kendisini dinleyen olmuyor. Hani derler ya “Anlayana sinek sesi çok, anlamayana davul zurna az”; işte tam da böyle. Fiziksel olarak da görülmemesi imkansız bir gerçek önlerindeyken anne ve baba kendi dünyalarından çıkıp da gerçeği göremiyorlar. Üzülüyorsunuz o anne babaya bir yanıyla da. Diğer taraftan iki defa “de” ve “da” kullanıldığı yerler yaktı içimi. Begüm yalnızlığını anlatırken “Onun da ailesi çok uzaktaydı” denilmesi. Diğerinde de yine Begüm gergedana dönüyor ve “Seni üzmek istemezdim. Sen de ailenden çok uzaklardasın” diyor. Bu iki ek çok içimi acıttı. Begüm ailesinden uzakta değildi, yani en azından fiziksel olarak. Yine de onlara kendini çok uzak hissediyordu ve haksız da sayılmazdı. Diğerinde de aynı vurgu yer alıyor. Bir tarafta gerçekten ailesinden uzakta olan gergedan hayvanat bahçesinden kaçıp bu küçük kızın yalnızlığını sonlandırıyor, diğer tarafta ailesinin yanında olsa da yalnızlığı büyüyen kız çocuğu çırpınıyor. Ortaya güzel bir dostluk çıkıyor sonunda.

Anne ve babası nihayet küçük kızlarının farkına vardığında gergedanı da fark ediyorlar. Oldukça güzel bir farkediş bu aynı zamanda. Gergedanın hayvanat bahçesine iadesi yerine ailesinin yanında olması gerektiğini söyleyen aile, bunun için elinden geleni yapıyor. Birbirlerinin yaralarını saran ve acılarını gideren bu güzel dostlar sonunda ayrılma vakti geldiğinde sıkıca sarılıyorlar birbirlerine. Arkalarında da oldukça güzel değerler bırakıyorlar bizlere. Anne ve babası Begüm’e ve ondan ayrı kaldıkları sürede kaybettiklerine bakıp hemen kendilerine geliyorlar. Böylece küçük kızlarını dinliyor ve ona yeniden yakınlaşıyorlar. Begüm de oldukça mutlu oluyor bu sonuçtan. Elbette hikaye burada bitmiyor, kapıda bekleyen gölge ile yeni bir maceranın bizi beklediğini gösteriyor yazar/çizer.

Kitabı okurken çokça şey geçti zihnimden. Yine de çocuklar özelinde kalsın istedim duygularım. Bunca olumsuzluk yaşanırken, ruhumuzu en fazla iyileştiren çocuklar için en azından ciddi bir uyarı bu kitap bir yanıyla da. Ayrıca hayvanat bahçelerinin pek uygun mekanlar olmadığına inanan birisi olarak gergedanın ailesine kavuşması ayrıca mutlu etti beni. Hayvanların doğal ortamına uygun olmayan koşullarda insanlara seyirlik olarak sunulması hep acımasızca gelmiştir bana. İki defa gitmişliğim var bu mekanlara. Bir tanesi üniversite yıllarımda, diğeri de küçük cadımın kreş gezisi için yoğun ısrarında. İkisinde de aynı olumsuz duyguyla ayrıldım mekandan. Bu kitabı yazanların tam da bu nedenle mor gergedanı ailesine kavuşturması ve hayvanat bahçesine göndermemesi benim adıma ikinci mutlu son oldu. Çocukların ve hayvanların sunduğu karşılıksız sevginin bizi de sarıp sarmalaması ve kendimize getirmesi dileğimle.

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.