Uğurböceği Sevecen İle Salyangoz Tomurcuk

Elimde 24 kitaptan oluşan bir serisi ile Erika Bartos var. Üç çocuğundan sonra çocukların dünyasına seslenmeye başlayan Erika çok iyi bir işe girişmiş doğrusu.
 
Küçücük seri arkadaşlarımızla başlayalım mı? Uğurböceği Sevecen ve Salyangoz Tomurcuk. Onlara göre büyük olan bizler için bu küçük canlıların yaşamına konuk olmak çok keyif verici. Her kitapta ayrı bir olay ve macera etrafında koşan bu sevimli ikiliye bir sürü arkadaşı eşlik ediyor. Öyle sıcak, öyle içten hikayeler var ki herbiri birbirinden farklı bunca canlı nasıl da ahenkle buluşuyor resimlerle görmeniz lazım. Agi Judit Kirişoğlu ve Elvan L. Eti tarafından çevirileri yapılan kitaplar Yapı Kredi Yayınları tarafından basılmış. Budapeşte’de mimarlık eğitimi alan yazar anlaşılan 3 çocuk annesi olduktan sonra hayatını daha da renklendirmek istemiş. Yaşadıklarını ve hayal ettiklerini yazıp çizmeye başlayan Erika bizleri bu seriyle başbaşa bırakıyor.
 
Hemen belirtmek isterim ki özellikle okul öncesi çocuklarda farklı canlıların biraradalığı ve aralarındaki diyalog kadar resimlerin bunlarla uyumu da ayrıca çekici kılıyor kitapları. Bazı karakterleri alıp sevmek istiyorsunuz resimlere bakarken. Bir güzel haber daha; bu seri aynı zamanda çizgi film olarak da yayınlanmış. 

Bunca güzel çabanın ödülsüz kalması da beklenemez elbette ve seri de bundan nasibini alıyor bolca.

Biz yine kitaplarımıza dönelim ve arkadaşlık, gökkuşağı, cadılar, ayçiçekleri, yavru kanaryalar, ormandaki yarış diye uzayan seriye bir yakın plan bakalım. Neden güzel bu seri biliyor musunuz? Çünkü çocuk dünyasına yaklaşımı, dili, resimleri çok güzel ve yumuşak. Orda olabilecek hemen her şey kitaplara konu olmuş. En güzeli de sevgi, paylaşma, dostluk, dayanışma, emek, doğa, deniz, toprak, su konu olmuş. Beraber kurabiye yapanlar, beraber yaban mersini toplayanlar kadar bazen çatışan, küsen ve tavır alanlar da var. Aynı çocuklar gibi. Ama hepsinde de tatlıya bağlanan bir güzel çözüm yolu açık. Örneğin yaban mersini toplamak isteyen ikiliye Kelebek Peri ve Patates Böceği Domdom da katılıyor. Domdom heyecan ve hırsına yenik düşerek Kelebek Peri’nin suya düşmesine sebep oluyor ve bu olay onun hatasını farketmesine sebep oluyor. Güneşin yardımıyla kanatlarını kurutan Peri karşısında Domdom’un pişmanlığı rekabet kavramını da alaşağı ediyor. İşte en çok da bu yönünü seviyorum bazı hikayelerin. Günümüz dünyasına daha doğrusu büyüklerin dünyasına uygun düşmese de rekabetin kızgın ve kural tanımaz tüm halleri yok ediliyor çocukların hayatında. Keşke rekabet, hırs ve yarış gibi kavramların dayanışma, dostluk ve arkadaşlık kavramlarının nasıl da gerisinde kaldığını görebilse büyükler de. 

Serinin bir başka kitabında Uğurböceği Sevecen, Salyangoz Tomurcuk, Kelebek Peri, Arıcık Baltazar ve diğerleri Kirpi’nin doğum günü için hummalı bir çalışmaya girişiyorlar. Onun sığabileceği büyüklükte bir salıncak yapıyorlar ve sonra da büyük bir pasta hazırlama telaşına giriyorlar. Sonra ne mi oluyor; pirelerin telaşlı halleri ile pasta düşüyor ve tüm emek boşa gidiyor. Durun durun üzülmeyin hemen bu güzel canlılar aleminde uzun soluklu üzülmelere yer yok. Hemen bir çözüm bulunuyor ve meyvelerden bu sefer bir pasta görünümü yaratılıyor. Sizler de evde bir şeyle uğraşırken küçük pirelerin hışmına uğramadınız mı hiç? İşte burda da benzer bir hikaye seyrediyor. Yaşanan olumsuzluklar Kirpi’nin doğum gününe gölge düşürmüyor elbette ve herkes neşeyle günü tamamlıyor. 

Başka bir kitapta Kırkayak, serinin sevimli kahramanlarına bisiklet hediye ediyor ve bu bisiklet iki kişinin kullanımına uygun. Onlarla beraber biz de heyecanlanıyoruz, düşüyoruz, kalkıyoruz, üzülüyoruz ve mutlu oluyoruz. Hediyeyi getiren bir güvercin. Nasıl da sıcak geliyor kulağa değil mi? Elbette resimlerle daha da belirginleşiyor tüm duygular. Yazar inceden mesajlarını da veriyor her kitapta ama asla didaktik bir dil kullanmadan. Mesaj vermek yerine belki kendine ait kafasına takılan veya kendine dert ettiğini dile getiriyor demek daha doğru bir tanımlama. Erika Bartos da bunu yapıyor. İşte onlardan bir tanesi de anaokulunda yaşananlar. Farklı cinslerin birarada oynaması ve oyuncakların bile cinsiyetlendirilmesine inceden bir eleştiri getiriliyor ve sonunda çocuk olma noktasında tüm canlılar eşitleniyor. Elbette oyuncaklar da bu eşitlenmeden payını alıyor. 

Yukarıda çizgi film için önerisini verdiğim web sayfasında “Gökkuşağı” adlı kitap anlatılıyor. Bu da çocukken hemen hepimizin yapmak istediği bir şeyi konu alıyor. Hepimiz gökkuşağının altından geçmek istemişizdir değil mi? İşte Salyangoz Tomurcuk da benzer bir istekte diretiyor. Gökkuşağının üzerine çıkmak için diretince Uğurböceği Sevecen bunun imkansızlığını anlatmaya çabalıyor. Bakıyor ki olmuyor; bu sefer ona bir sürpriz hazırlıyorlar ve gökkuşağının renklerinden bir kaydırak yapıyorlar. Böylece Tomurcuk da mutlu oluyor. 

Seride yer alan her kitaba ayrı ayrı değinmek çok uzun bir yazıyı kapsayacağı için Ormandaki Yarış ile sonlandırmak istiyorum. Bu yarış neden mi önemli? Çünkü herkesin kendi fiziksel özelliklerine ve yapabilirliklerine uygun bir yarış ortamı sunması açısından güzel bir örnek. Hani çoğumuzun gördüğü ve internette sıkça dolaşan bir resim var ya “eğitimde fırsat eşitliği” temalı. Orda masa başında bir kişi karşısındaki fil, balık, fok, köpek, maymun ve kuşa “Adil bir seçim olması için herkesin aynı sınavdan geçmesi gerekiyor” diyor ve arkalarındaki ağacı göstererek “Lütfen şurdaki ağaca tırmanın” diyor. İşte Erika Bartos da farklı bir noktadan aynı mesajı veriyor Ormandaki Yarış kitabıyla. Hiçbir yarışmada başarılı olamayan Tomurcuk üzgünken imdadına arkadaşları yetişiyor ve onun da başarılı olmasına imkan sunan bir başka yarışma hazırlıyorlar hemen. Geyikböceği Tomurcuk’a “Hepimiz yeteneklerimizi keşfettik! Koşuda ben başarılıydım. Zıplamada Zipi, uçmada Peri, taklada Sevecen, ip atlamada ise Lüle birinci oldu. Sen de hedef vurmada harikaydın!” Günün sonunda yarışmaya katılan herkese madalyaları takılıyor ve derecelendirmeler böylece yine yok ediliyor. 
O zaman günün dileğiyle kapatalım bu yazıyı da; eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanacağı ve her çocuğun kendi yeteneğini keşfedeceği günlerin isteğini duyan ilgili ve yetkililerin bolluğunda olalım insan ırkı olarak.

Metnin Yayınlandığı Gazete için tıklayınız

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.