Belleğini Yitiren Tilkinin Öyküsü
Günümüzde en sık duyduğumuz hastalıklarından birisi olan Alzheimer, demans bir çocuk kitabına konu oluyor ve çok da iyi oluyor. Çocukların hayatı algılaması ile belki daha güzel bir hayata kavuşabiliriz. Farklı olanı tanıması, ona nasıl davranacağını bilmesi çocuğun geleceği güvenle göğüslemesini de sağlayabilir. Herhangi bir şekilde eski yaşam şeklini süremeyen bir canlıya nasıl yaklaşacağını da gösteriyor bu kitap. Böylece onun için korkulası olmaktan, kaçınılması gereken olmaktan uzaklaşıyor bu farklı olan yaşam ve canlılar. Belleğini Yitiren Tilki 2011 Alman Çocuk ve Gençlik Edebiyatı almış bir kitap. Gergedan Yayınları tarafından basımı yapılan ve Türkçe’ye Kazım Özdoğan ile kazandırılan kitabın yazarı Martin Baltsheit. Elbette çocuk kitaplarının hemen hepsinde olduğu gibi çizimler, resimler, grafikler de kitabın anlaşılmasını, çocukların onları hayallerinde canlandırmasında son derece etkili. Bu anlamda bu kitap belleğini yitiren tilkinin hayatı algılama şekline göre resimleniyor. Böylece kendimizi tilkinin yerine koyabiliyoruz. Yazılar puntoları ile, çizimler renkleri ve sunumlarıyla onun hayatı gördüğünü görmemize yardımcı oluyor. Bu anlamda da ayrıca özel bir kitap.
Vaktiyle haftada bir gün genç tilkileri yemeğe çağıran ve onlara yaşamsal tecrübelerini aktaran ana karakter tilki hızlı ve dolu dolu bir yaşamın sonunda yaşlanmaya ve bazı şeyleri unutmaya başlıyor. Önceleri günleri, sonra düşüncelerinin bazılarını, sonra arkadaşlarının doğum günlerini unutan tilkinin unuttuklarına her gün yenileri ekleniyor. Öyle ki zamanla ne olduğunu, evini, aç olup olmadığını bile unutuyor. Hal böyle olunca etrafındaki bazı canlılar için tehlike iken şimdi her şey onun için tehlike olabiliyor. İşte bu kritik eşikte yazar devreye giriyor. Önceleri haftada bir gün genç tilkileri evinde ağırlayan tilki bu kez onların desteği ile yaşamını sürdürüyor. Bu yönüyle sosyal sorumluluğu çocuklara vermesi yazarın toplumsal mesajını da oluşturuyor. Yaşam döngüsünde bir çeşit görev değişimi diye de okuyabiliriz. Bu yanıyla elbette güzel, elbette kıymetli. Hangi koşulda olursa olsun bir canlının kendini güvende hissetmesi ve yaşamına uygun koşullarda devam etmesi önemli ve gerekli. Bu bakış açısını edinen çocuklar için gelecek daha erişilebilir şehirler (yaşılar, engelliler, çocuklular vb.) olarak başlar ve hayatta atılacak her adımda onlar da sürece dahil edilebilir. Örneğin evlerin mimarileri yapılırken, binalar inşa edilirken, iş hayatında görev dağılımı yapılırken, parkta, sokakta, spor alanlarında kısacası hayatın her alanında yaşam “normal”in dışında olanlar için de kurgulanır ve onların da bu haklardan faydalanacağı şekilde tasarlanırsa yaşam daha güzel olur. Yaşlılık ve getireceği olası değişimlerin sancısını en aza indirmek sadece aile bireylerine değil tüm politikaların da liste başında olduğunda yük paylaşılır ve kaliteli bir yaşam sürdürülebilir. Sosyal sorumluluk projeleri bu anlamda elbette kıymetli ve gerekli. Bu kitap bu amaca da hizmet ediyor. Vaktiyle genç tilkilere başından geçen maceraları anlatan tilki bu kez onların hikayelerini dinlerken buluyor kendini. Yaşlıların ve diğer toplum katmanlarının (engelli, çocuk, kadın vb) kendilerini huzur içinde hissedecekleri, yaşama dahil olabilecekleri ve kabul görecekleri daha güzel bir dünyanın yoluna küçük ve oldukça kıymetli bir çaba ekliyor yazar kitabıyla. Çünkü çocuklar geleceğimiz ve onları “güzel, iyi” diye bilenen ne varsa, yaşamdan yana neyse sunulan ona dahil etmek belki de yapabileceğimiz en güzel şeylerden bir tanesi. Çünkü çocuğuna sahip çıkan toplumlar geleceğini önemsiyor demektir. Ona sarılan toplumlar geleceğe güvenle yaklaşırlar. Tam da yazarın yaralanan ve genç tilkiler tarafından bulunan, sahiplenilen tilki için söylediği gibi; “İsimleri aklında tutamazdı, Evin yolunu bulamazdı, Yalnız uyumayı hiç mi hiç sevmezdi. Ama artık yalnız uyumak zorunda değildi…” Belki de toplum olmanın en güzel yanı birbirimizin yaralarına iyi gelmektir. Çocuklar bu konuda oldukça iyilerdir. Neşe katarlar tüm dertlere, bu nedenle de yaşlılarla çok yakındır davranışları. Birisi büyük çocuk, diğeri küçük. Bu sebeple belki de ortaktır yaramazlıkları. Bir elin diğer ele dokunması dileğiyle ve bu güzel kitabı etrafınızdaki çocuklara okumanız dileğiyle.
Metnin Yayınlandığı Gazete için tıklayınız
Son Yorumlar