Gönülde sızı bırakan şekere alternatif ev baklavası…

Bazı şekerler gönülde acı bir sızı bırakır. Öyle ki içinde alamadığınız tad kadar yaşayamadığınız onlarca gün, duygu ve olay saklıdır. Tamamlayamadığınız hayalleriniz, sarfedildiği için pişmanlık duyduğunuz sözleriniz kadar sarfedemedikleriniz ve aslında belki de daha da önemlisi bitmemiş bir kavganız, aşkınız, hasretiniz, sevginiz; büyümemiş bir çocukluğunuz vardır bazen mesela. İşte belki de insanı en fazla yoran şey o “tamamlanmamış”, “yarım kalmış” olma halidir. Bayramdan bir gün önce genelde mezarlık ziyaretleri yapılır. İşin aslında bakarsanız ben pek sevmem mezar ziyaretlerini; belki de bizimkinin aile mezarlığı olmasındandır. Her gittiğimde içimde garip bir duygu ile dolu olan mezarların yanındaki boşlara ama bize ait olanlara kayar gözüm. Sonra kendimce yeterli vakti geçirdikten sonra içimden, tek dilek olan “Umarım uzuuuuuun süre daha bir başka kayıp için gelmeyiz buraya” cümlesini geçirir ve dönerim. Ölümü kabullenmemek değil bu; bence daha çok aslında sonrasında kalanlarda oluşan boşluk duygusunu anımsama hali. 

Ansızın yolunuzu buraya düşürdüğünüz olur mu mesela? Bende bazen olur, ansızın adımlarım beni oraya götürür ve o ara beni yoran her ne ise orada kendimle baş başa kalıp derin bir iç çekebilirim. Garip bir sessizliğin içinde hayatta aslında, önemli, kıymetli ve özel olanların ne olduğunu anımsarım ağaçların sayesinde. Güzel olan ne varsa onun sonsuzluğunu fısıldar bir diğer yanıyla da o ağaçlar. Onları içime çektiğim derin nefesle hisseder ve dönerim oradan. Bayram öncelerinde mezar taşlarına bırakılan şekerlere ilişir hep gözüm. Bugün de öyle oldu. Hem mezar başlarındaki suluklar, hem de şekerler olur bu ıssızlar diyarında. İşte o şeker bu yazıyı yazmama sebep oldu. Sabah beri benimle dönüyor duygular ve şimdi kelimelerime akıyor. Birazdan yeni günün ilk saatleri ile beraber Şeker Bayramı başlayacak. En çok ama en çok sevdiklerimizin sağlığı, neşesi, huzuru, kahkakası dolsun her günümüze. Gönlümüzde acı bir sızı değil, dolu dolu bir yaşam geçirelim her birimiz ve sevdiklerimiz. Tüm bu niyetlerle bazen içimden gelerek, bazen de dıştan kendime ettiğim telkinlerle yine bir bayram öncesinde ev baklavası açtım ve galiba yapmaya çalıştığım şey, kalan ve hayatımıza yeni eklenen sevdiklerimizle o sızıya minicik de olsa merhem olmak ve dileğimin gerçek olmasına bir damla ile katkı da bulunmak 🙂 O dileğe istedim ki okuyan herkes dahil olsun… 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

1 Response

  1. Yıldız dedi ki:

    Gençliğinde dolu dolu iştahla yiyenlerin yaşlandıkça az yemesi bundan herhalde, ağzımızın tadı eksilenlerle azalıyor. Ne güzel yazmışsın ağız tadımızı sızımızı. Sevgiyle.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.