8 Mart’ta Aç Kollarını Özgürlüğe Kızım

Bu resme bakarken o kadar çok şey geçiyor ki zihnimden, hangi cümleler yetişecek imdadıma bilemedim ama başlıyorum. Yazarken rahatlayanlardanım ben de. Tam da bu nedenle paylaşmak istiyorum bana gelen, bende kalan ve benden gidecek her şeyi. İçinde bulunduğumuz zamanda neredeyse hergün bir kadın cinayeti işleniyor. Kadınlar öteleniyor, hırpalanıyor ve eşitsizliğe maruz kalıyor. Karşılık vermediği erkek tarafından fiziksel ve ruhsal istismara maruz bırakılıyor genç kadınlar. Kız çocuklarının hayata başlarken 1 sıfır geride olmasına sanki birkaç eksi daha eklendi. Üzülmenin dışında endişe de eşlik ediyor artık anne tarafıma. O endişeleri bertaraf etmek için de kendi alanımdan ne gerekiyorsa yapmaya çabalıyorum. Kızım büyüdükçe onunla kurduğum sohbetler de değişiyor. Bu sohbetlerin satır aralarına gündemdekilerden bende kalanlar da süzülerek akıyor elbette. Onu korkutmadan, endişeli hale getirmeden ama bir yandan da kendi ayaklarının üzerinde durması için çıkıyor çoğu cümle de ağzımdan. Anlıyorum ki annelik zor işmiş. Kendinle mücadele, kendini terbiye etme ve kendine rağmen ondan taraf olmak için çabalama haliymiş. Kendine ait tüm bildiklerini tersine çevirme haliymiş bir diğer yanıyla da. Hayattaki belki de süresiz zihinsel aktivite nedir deseler şu ara “anne olmak” derim. Hem etrafında olup biten her şeye bakıyorsun, hem de büyümesine eşlik ettiğin bir kız çocuğuna yardımcı olmaya çabalıyorsun. Bunca çaba, özen, emek, düşünme geliyor bir anda kabusa dönebiliyor. Pek çok kadının, annenin, babanın dönmedi mi? Dönmeye devam etmiyor mu hala? Kahkahası fazla görülen, giydiği üzerinden zorbalığa maruz kalan, şiddetin her türlüsünü yaşayan değil mi kadınlar? Gelmişiz 2022 senesine ama savaşların olduğu bir dünya değil mi yanımızda olan. Dün başka bir coğrafya, bugün başkası ama yine de en çok zararı kadınlar ve çocuklar görmüyor mu eril iktidarın elinde? Her durumda bedeni üzerinden nesneleştirilen ve hayatı dar edilen ama yine de küllerinden doğan değil mi kadınlar? Dün de hakları için çabalıyorlardı, bugün de? Dün de öldürülüyorlardı bugün de, dün de savaşta ganimet olarak görülüyorlardı, bugün de. Daha nicesi var ama maalesef bir arpa boyu yol alamadığımız yenileri ekleniyor her gün. Tüm bunlardan bağımsız ne anne olunur, ne çocuk büyütülür. Tam da o nedenle bu eşitsizliğin tam karşısında olarak nefesim yettiğince yanında olacağım kızım. Çok daha iyisi olabilirdi tüm dünya çocukları ve kadınları için, olmalıydı da ama beceremiyoruz çoğu zaman. Bireysel olarak da bir çözümün mümkün olmadığını biliyorum. Tam da bu nedenle bu resme bakarken içime dolan onca duyguyu senin üzerinden herkese hitaben yazmak istedim kızım. Açın kollarınızı özgürlüğe. Beraberce mücadele edeceğiz hayatımıza sirayet eden her bir adım zorbalığa, şiddete ve yok sayılmalara. Yapabildiğimiz, kendi alanımızdan dönüştürebildiğimiz kadarıyla da olsa bu eşitsizliğin karşısında durmaya devam edeceğiz. Başka türlüsü mümkün değil, yaşanır değil, insan olmamıza ve benliğimizde taşıdığımız hiçbir değere uygun değil. İşte tam da bu nedenle sen de; yaşamın boyunca sıfırdan başladığının bilincinde olarak ve senden öncekilerin ödedikleri bedelleri bilerek, okuyarak, anlamaya çalışarak yol al istiyorum hayatında. Tüm ötekileştirmelerin karşısında olmak ve koşullar ne olursa olsun umudu yanımıza alıp yapabileceklerimize odaklanarak devam edelim istiyorum bu hayata. 8 Mart’ın hediye alışveriş günü veya sıradan bir kutlama günü değil, tam da bu eşitsizliklere bir başkaldırı günü olduğunu bilerek aç kollarını özgürlüğe. Senden öncekiler ve bu eşitsizlikte kaybolan tüm kızkardeşlerimizin yaşadıklarını hissederek, kaydederek ve unutmayarak. Adını sayamayacağımız kadar çoklar ve niyetimiz, çabamız o “çok olan” kısmın en aza inmesi ve yok olması olsun. Hayatı yaşanır kılan her şeyde katkısı olan kadınlar ve kız çocukları, kızım iyi olan ne varsa etrafınızda olsun… 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.