“Eskici Baba” İle Hayatın Anlamı
Gördüğüm çiftin ve göreceğiniz karenin günümüz insanına son derece yabancı kalması mümkün. Kapitalizmin bunca coşkulu yaşandığı bir dönemde her şeyin madde üzerinden gösterilmesi sözlerimi bazılarına göre anlamsızlaştırabilir. Hele de sevgiyi hediye alışverişine indirgeyenler hiç bulaşmasın bu yazının yamacına. Ama illa ki çiftlerin hediye alışverişi değil, anneler günü, babalar günü, öğretmenler günü, hatta ve hatta maalesef 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bile bu sofranın mezeleri olarak yerini alıyor. Öyle cevval savunucuları da var ki o sofraların, aksini söylemeye çalıştığınızda ağzınızdan çıkan her söz, karşınızdakinin kulağına ulaşmadan havada yok oluyor.
Hayal edin mesela tek taşı olmadan evlenen bir kadını, hamile olduğu için ithal baby showerları hayatımıza sokmayan bir aileyi, çocuğunun dişi çıktığı için parti vermeyen aileleri, karne almayı ve tatile girmeyi değil de, alacağı hediyeyi düşünen çocuğun hayaline ulaşamamasını mesela… Ne kadar da içler acısı değil mi? Ben bir cümle attım siz hayatlarınızda eminim türevlerine denk geliyorsunuzdur. Bu nedenle burada bırakıyorum bu hediye alışverişinin verdiği zararı ve hayatımızdan alıp götürdüklerini. Anlamak istemeyenler için yazı burada sonlanıyor zaten. Madde bitince, yani hediye bitince de kişinin kendisini değersiz hissetmesi veya sevilmediğini düşünmesi veya hediyenin ederi kadar kendisine değer verildiğini düşünmesi gayet normal görünüyor bu minvalde. Geriye ruhumuzun sesine kulak tıkayan, somut bedenlerin açlığını doyurma çılgınlığı kalıyor.
Aslına bakarsanız niyetim bu tabloyu önümüze koyup da gram keyfimizi kaçırmak değildi. Tam aksine bir çift gördüm bugün yolda yürürken. Öylesine keyifle sohbet ediyorlardı ki, kahkahaları yolun başında yakalıyordu beni. Önce kulağım, sonra da gözüm doydu bu çifti görünce. Eskici Baba yazılı arabalarını süslemişlerdi. Öyle güzel süslemişler ki, her köşesi ayrı bir yaşamı gösteriyordu. Daha da özeli ve güzeli bir çift sokaklarda isteğince dolaşıyor ve eskileri topluyordu ama neşelerine diyecek yoktu. Şimdi eminim çok klasik gelecektir ve bazılarınız için yazdıklarımın hükmü yoktur ama ben bu çifti görünce “Mutluluğun parayla bir alakası yok işte” diye geçirdim içimden. İçimden geçeni dillendirmek ve beni mutlu edenlere de bunu söylemek istedim. Böylece Nurcan teyze ile Mehmet amcayı tanıdım. Bir fotoğrafınızı alabilir miyim sorusu hemen bu çifti yan yana getirdi. İçim açıldı, ruhum dinlendi, kulağım şenlendi sesiniz, neşeniz ve içtenliğinizle. Hayatın bunca karmaşasında ince ve nazik bir dokunuş bıraktığınız günüme. İşte yaşamdan keyif almak, sevdiğini dinlemek, sözlerini önemsemek, neşesinde neşelenmek, gülüşünce konaklamak böyle bir şey dedim kendime. Haliniz, vaktiniz ne olursa olsun size değer veren ve sizi siz olduğunuz için kabul eden, dünyanın yalanından arınmış insanlar gelsin günlerinize. Ben de işte tam böylesi bir çifti sizlerle tanıştırmak istedim. Hayatlarımıza, kabuğa değil öze, bedene değil ruha, mübalağaya değil sadeliğe, lükse değil inceliğe, yalana değil doğruya, maddeye değil yaşama sarılan insanlar dolsun. Onların neşesinde, kahkahasında aydınlansın içimiz.
Son Yorumlar