Anneannemin Fotoğrafları :)

Özge Bahar Sunar’ın yazdığı ve Senta Urgan’ın resimlediği kitap elimde. Anneannemin Fotoğrafları Nesin Yayınevi tarafından basılıyor. Birkaç tane konuyu ele alıyor yazar bu kitabında. Yaşlılık ve buna bağlı sorunlar kadar alzheimer hastalığına da dikkat çekiyor kitap. Daha önce bu alanda yazılmış kitaplardan birkaçını okumuştum ve aslında ele alınış şekliyle özen ve dikkat gerektiriyor. Yazar da bunu oldukça güzel bir şekilde başarıyor. Sadece bu da değil, aynı zamanda ölüm konusu da ele alınıyor. Okul öncesi ve bence ilköğretimin ilk yıllarında rahatlıkla okunabilir. Bununla beraber yetişkin bir okur olarak benim de ruhuma çok iyi geldiğini belirtmeliyim. 

Kitabın ilk sayfalarında artık klasikleşmiş denilen bir resim canlandı gözümde. Hani küçük bir çocuk yürütecindedir ve yaşlı olan da benzer bir yürüteçle devam eder hayatına. Bu da yaşamın nasıl bir döngüde olduğunu gösterir resme bakana. Aynı zamanda bir çeşit el vermedir benim için o kare. İşte tam da bu nedenle bazı konularda benzerlikleri artar yaşlılar ile küçük çocukların. Özge Bahar Sunar da bu güzel taraftan yakalıyor okuru. Anneanne ile torun arasındaki ilişki oldukça güzel ve sıcacık. Ali yorgun olan ve artık çoğu şeyi karıştıran anneannesini bırakmıyor tek başına ve onunla beraber aile fotoğraflarına bakıyor. İşte tam o anda, anneanne bazı kareleri hatırlıyor ve başlıyor anlatmaya. Yanımda kızım vardı bu kitabı okurken ve kitap bittiğinde en çok bu kısmı sevdiğini söyledi. Hatırlamak ve fotoğraflar arasında eski günlerdeki gibi gezebilmek, tarihin koridorlarında gezmek gibi bir şey okur olarak bizim için de. Anneanne, dede ile olan fotoğrafların sonunda artık dede ile kalmak istediğini söyleyip vedalaşıyor torunu ile. Oldukça yumuşak bir ifade ile anneanne ile okur olarak bizler de vedalaşıyoruz. Ali de o fotoğraflara yeniden baktığında onları oldukları haliyle anımsayacak, tıpkı bizler gibi. Sevdiklerimizi belleğimize kaydediyoruz ve oradan izliyoruz sıkça. Yazarın kalemini oynattığı ve bizleri hem duygusal olarak, hem de okuma keyfine davet ettiği her sayfaya çizer de en az onun kadar dahil oluyor. Her sayfada uzun uzun resimlere bakıyoruz. Her biri birbirinden güzel ve izlenesi. 

Kitabı bitirdiğimde bana bu kitapta neyin iyi geldiğini düşündüm. Elbette yukarıda yazdığım şeylerin dışında. Çocuk edebiyatının bence o büyülü etkisi bir başka. Bununla beraber aslında oldukça ağır birkaç konuyu ele alıyor yazar. Ama bunu tam da çocuğun göz hizasından yapınca büyükler olarak bizlere de bu konularda çocukla konuşmak için aralık açıyor. Bununla beraber ben de sık sık annemin evine gider ve aile albümlerini çıkarır bakarım. O albümlerde gezip, o günleri anımsarım ve bu bana çok iyi gelir. Çağımızın hızla tükettiği şeylerin yanında aile albümleri bana çok özel ve kıymetli gelir, aynı zamanda zamana meydan okuyan bir tarafları var. Bu vesile ile bana çocuklarla ilgili aile albümü yapmam gereğini de hatırlattı yazar. Galiba anı toplayıcısı gibi olacak bu iş ama nasıl ben eski resimlerde dolaşmaktan garip bir mutluluk duyuyorsam, benden sonrakilerin de aynı mutluluğu yaşamalarını istiyorum. Okurken ve sonrasında yaşattığı duygular için içim minnetle doldu bu kitapta emeği olanlara.

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.