Kızlar da Yapar! & Erkekler de Yapar!

Çift taraflı kitapları seviyorum. Hele de bunlar resimli kitaplarsa. Bayılıyorum bu fikre ve bence eleştirel düşünme için önemli adımlar. Daha önce bu grupta “Kardeşler!” kitabını okumuştum. Hem büyük, hem de küçük kardeş tarafından anlatılmıştı bir kardeşinin olmasının iyi ve kötü yanları. Dolayısıyla madalyonun iki yanını da görmemizi sağlamıştı. Elimdeki kitap da benzer şekilde. Cinsiyetçilik kavramına iki taraf için de yaklaşıyor ve olayı hem kızlar, hem de erkekler açısından görmemizi sağlıyor. Yapı Kredi Yayınları tarafından basımı yapılan kitabın yazarı Sophie Gourion ve resimleyeni Isabelle Maroger. Türkçe’ye Hazel Bilgen  tarafından çevrilen kitap oldukça güzel noktalara değiniyor ve en son kısmı, iki cins için de benzer mesajlarla son buluyor. 

İlk sayfalarda iki taraf için de toplumsal kalıp yargılarda yapılmaması gerekenler söylenerek bunların yanlışlığına işaret ediliyor. Sonra da duygular kadar düşüncelerin de cinsiyet kalıplarına sığmaması gereği vurgulanıyor. Dolayısıyla hem seyirlik; çünkü her resim bir öncekinden daha güzel ve ilgi çekici; hem de okuması insanı rahatlatan bir kitap çıkıyor ortaya. Olayı yukarıda da belirttiğim gibi tek taraf üzerinden işlememesi bence daha da önemli bir şey. Kızı ve oğlu olan birisi olarak ikisine birden okuduğum kitapta aslında ikisinin de haksızlığa uğradığı duygusu eşlik ediyor bana. Elbette kadınlar tarih boyunca eşitsizliğe daha fazla maruz kalan taraf ve elbette eril iktidarın kıskacında bir sürü baskı ve şiddete daha fazla maruz kaldılar ve kalmaya devam ediyorlar. Bir kadın olarak aksini düşünmem imkansız. Bununla birlikte eril iktidarın erkekleri de zorladığı ve başka türlü bir kıskaç içinde onları da tuttuğunu söyleme niyetiyle yazıyorum. Bu alanda oldukça güzel çalışmalar var. Dolayısıyla kızlar ve erkekler için bir şeyler dönüştürmek ve erken yaşlarda bu eşitsizliği yok etmek istiyorsak olaya iki taraflı bakabilmenin daha doğru olduğu düşüncesindeyim. Çünkü maalesef daha dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren bir sürü kalıp yargı ile başlıyorlar hayata ve bunu değiştirmek daha da zorlaşıyor. Bebeklerde renk seçiminden, oyuncak seçimine, hatta isimlerin anlamlarına bile bakıldığında eril iktidarın her yerde kendini gösterdiğini söylemek hata olmaz. Dolayısıyla basit gibi görünen her cümle veya davranışta cinsiyetçilik yeniden inşa edilmekte ve bununla mücadele etmek bir o kadar zorlaşmaktadır. İşte tam da bu nedenle belki de o basit olanın bir çocuk kitabı aracılığıyla bertaraf edilmesi, edilme çabası önemli diye düşünüyorum. 

Kitaplar her ne kadar çocukları hedef alıyor gibi görünse de ben her zaman alıcılarının daha fazla ebeveynler veya çocukla çalışan kişiler olduğunu düşünüyorum. Örneğin elimdeki kitabı çocuğa okurken aslında bende kafamdaki öğretilerden uzaklaşmam gerektiği algısını oluşturuyorum. Dolayısıyla hem çocuklar, hem de büyükler için sanatla yoğrulmuş bir çalışma oldukça iyi bir fikir. Sizce de öyle değil mi 🙂 Göze ve kulağa hitap ettiği kadar duygularımızı da etkileyen başka bu kadar kıymetli ne olabilir ki hem sonra? Bu kitap aracılığıyla bir kez daha tüm ayrımcılıkların son bulmasını diliyorum. 

 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.