Hepsi Bir Hikaye :)

Nasıl cici, nasıl güzel bir kitap elimdeki. Üstelik o farkında değil ama beni de alıp götürdü bir yerlere 🙂 Jeff Mack tarafından yazılıp resimlenen kitabı Türkçe’ye Alara Beykan çeviriyor. Günışığı Kitaplığı ailesi bu işe gönül verenlerden. Öyle ki Müren Beykan’dan kızı Alara Beykan’a da bulaşmış çocuk edebiyatının tılsımı ve o da bir yamacından tutuyor artık. Nasıl güzel bir şey değil mi? 

Kitaba gelmeden önce bana anımsattığı ile başlamak istiyorum. Liseye başlamıştım ve o dönem İzmit Lisesi oldukça iyi liseler arasında yer alıyordu. Biraz daha çevrede ve geride olan okullar için bir iki fen lisesi ve anadolu lisesi dışındaki en iyi devlet okuluydu. Oraya girebilmek önemliydi. 25 kişilik sınıfımızda ilk yıl 23 kişi üniversiteye yerleşmiştik. 1994 yılında yolum bu okula düştüğünde kocaman bir müzik odasını görmek benim için harikaydı. İçinde bir piyano ve çokça müzik aleti vardı. Bunlardan da öte; bizleri müzikle haşır neşir etmek için çabalayan hocamız vardı. Kocaman bir spor salonu ve kütüphanesi kadar, içinde çeşitli aletlerin olduğu bir biyoloji laboratuvarı da vardı. Bunlar benim geride bıraktığım okula göre oldukça kıymetli şeylerdi. Ailem müzikle ilgili olsa da, ben hep bu konuda ailenin çirkin ördek yavrusuydum. Bir gün müzik odasında Sevgi Şahbenderoğlu hocamız bir müzik açtı bize. Ne olduğunu bilmiyorum ama ruhumda hissettiklerim dün gibi aklımda. Aniden hüzünlendim, sonra üşüme hissettim ve sonra içim kıpır kıpır oldu ve sonra da durağan bir hal. O zaman unuttum elbette adını ve seneler sonra lisansta müzikle çok ilgili bir arkadaşımla(Hülya Çubuk) sohbet ederken bu anı anlattım. Hemen “Saadet senin gibi müzikten bir haber birine bu duyguyu veriyorsa düşün ki ne kadar yetenekli birisi Vivaldi” dedi. Evet evet dinlediğim parça Dört Mevsim’di ve hala üzerimdedir etkisi. Şimdi elimdeki kitaba bakınca “Ben bu hali biliyorum ve yaşadım” dedim kendi kendime. Şimdi de sizlere demiş oluyorum bu yazı ile. İçim sıcacık oldu, o müzik odasındaki halimle okudum her sayfayı ve izledim resimleri. Ejderha yavrusunun ağzından akan salyası kadar, elindeki biberonu ve poposundaki bezi de harika. Çok ama çok güzel, şirin bir kitap elimdeki. 

Okuduğu kitap ile kitabın içine giren ve her bölümdekileri sıcağı sıcağına yaşayan çocuğu anlayabiliyorum. Hayal etmek, hayale dahil olmak ve çocuğa o hayali yansıtmak da bir yetenek. Çocuğun elindeki kitabı da merak ettim, imkan olsa da onun içine girebilsek. Resimlerine, anlatımına ama en çok da beni götürdüğü yerlere daldım gittim her sayfada. İnsanın hayatına ne şekilde olursa olsun dokunan/dokunabilenlere selam olsun o zaman ve Günışığı Kitaplığı bizi böylesi çalışmalarla daha çok karşılaştırsın. Üstelik hazır maaile çocuk edebiyatına merak salmışken 🙂 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.