Sıkı Dostlar Kurbağa ve Murbağa

Bu gece kızımın okumamız için seçtiği kitap yanda görseli olan Kurbağa ve Murbağa serisinin Sıkı Dostlar başlıklı olan kitabıydı. Birkaç gündür elimizde bu seri. Arnold Lobel’in yazdığı kitabı Kelime Yayınları basıyor ve Türkçe’ye Ece Özkan çeviriyor. Serinin yazarı 1987 yılında aramızdan ayrılmış. Arka sayfadaki bu bilgiyi okuyunca “Ne güzel şey hayata kalıcı ve güzel şeyler bırakmak” diye geçti içimden. Şimdi de bu yazı ile seslendirmiş olayım o sesi.

Zor günlerden geçiyor insanlık. Neredeyse tüm ülkeleri kasıp kavuran ve tüm bilinenleri yerle bir eden bir salgınla mücadele halindeyiz. Elbette tarihte benzerleri var ve bu salgın da sürecini tamamlayacak. Kitabı okurken bir hikayeyi kızım okudu, baktım bana da iyi geldi; “Bir sonrakini de ben okuyayım” dedim. İyi ki yarına bırakmamışım çünkü tüm gün üzerime yapışan olumsuzluğu azıcık öteledi bu kısım. Murbağa hergün postacının gelmesini bekliyor ve bundan üzüntü duyuyor çünkü ona hiç mektup gelmiyor. Kurbağa da bunu duyunca Murbağa’ya bir mektup yazıyor. Kısa, içten ve hoş bir mektup bu. Mektubu posta kutusuna bırakması için salyangoza veriyor Kurbağa. Buraya kadar tamam. Bundan sonrası biraz sıkıntılı çünkü salyangoz için hızlı olsa da kurbağalar için ağır ilerleyen bir süreç başlıyor. Kurbağa telaşla ve heyecanla arkadaşına giderek postacıyı biraz daha beklemesini söylüyor. Murbağa da çoktan pes etmiş ve kendisine mektup gelmeyeceğini bildiği için yatağına girmiş durumda. Nihayetinde mektup ikiliye ulaşıyor ama dört gün sonra. Salyangoz mektubu getirdiğinde sevdiğimiz bu sevimli ikili mutlu bir şekilde oturuyorlar evlerinin önünde. Sıcacık bir hikaye. Okurken çok hoşuma gitti ve içimde bir sıcaklık bıraktı. Ben de onun sizlere de ulaşmasını istedim. Biraz nostaljik olacak mektup yazmak ve ulaştırmak şimdilerde bizlere ama olsun; ben şu an yaşadığımız sıkıntı ile mücadele eden sağlık çalışanı bir arkadaşıma iki satır mektubu bu yazıya eklemek istiyorum:

“Sevgili Arkadaşım Çiğdem;
Biliyorum oldukça zorlu bir süreç yaşıyorsunuz. Aileniz ve sevdiklerinize hastalık taşıma ihtimali zaten yeterince zor. Bununla beraber yoğun bakım hemşireliği sürecinde ne denli zor bir işin içinde olduğunu biliyorum. Hatta çoğu zaman arkadaş yelpazenin bunca geniş olmasını yaptığın işe bağlamışımdır. Ara ara dillendiririm sana da, herkese de; “Eğer Çiğdem anlaşamıyorsa birisiyle, o kişiye bir durup bakmak lazım, nedir bu kadar toleranslı birisini yoran” diye. Elinizde insanlar son derece savunmasız bir mücadele içindeyken, seni tanıdığım için bunu rahatlıkla söyleyebilirim, senin gibi çalışanların işlerini nasıl da layıkıyla yaptığına hep şükrederim. Her mesleğin içinde “insan” faktörü var ve ben meslek anlamında senin gibilerinin artmasını dilemişimdir. İşini insanlara faydası olacak diye sevenlerdensin. Şimdilerde ise sizler için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını, sizlerin ve çalışmak zorunda olan herkesin bu süreci en az zararla bitirmesini diliyorum. Elbette bu dileğim tüm insanlık için aynı zamanda. Çiğdemce, kitaptaki Mektup bölümünü okuyunca sana mektup yazmak istedim. Epeydir de mektup yazmadığımızı farkettim bunu düşünürken. Zamanın imkansızlığı ve aslında o mektubun sıcacık duygularının okuyanlara da ulaşması isteğimle burada yazmak istedim. Bu zamanlar geride kalacak. Ortaokulda yan yana oturmamızla başlayan dostluğa çocuklarımızın telaşlarını da sığdırdık. Ayrı illerde olmak, aynı sitede olmaya bıraktı yerini. Elbette gel git yapmıyoruz şimdilik ama bu zamanlar geçtiğinde mutfağında derin sohbetler kuracağız ve camdan dışarıda oynayan çocuklarımızı izleyeceğiz. Sonrasında da onların geleceğe güvenle açılan kollarına bakıp beraber mutlu olmaya devam edeceğiz. Bu arada seninle kaçamak bir Eskişehir turumuz vardı, buna Kapadokya eklenecek. 

Şimdilerde saatlerce su bile içemeden görev yaptığını, kıyafetlerin ve kullanılan koruyucu eşyaların can acıtıcı ve sıkıcı olduğunu biliyorum. Senin üzerinden tüm sağlık çalışanlarına şükranlarımı sunmak istedim. Şu günler geçtiğinde biz de Kurbağa ve Murbağa gibi mutlu şekilde tamamlayacağız kahvelerimizi, çaylarımızı.

Sevgiler,

Saadet “

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.