Yazmayı tek kelime ile “uçmak” olarak tanımlayan Toprak Işık oğlak sohbetlerinde :)
Fotoğraf: Sevda Sevinç Tağ
Yazmayı tek kelime ile “uçmak” olarak tanımlayan Toprak Işık kitap çeşitliliği fazla olan yazarlarımızdan. Hem yetişkinlere hem çocuklara hitap eden yazar, yazmanın kendisi için tutku olduğundan bahsediyor aslında. Bir de Sait Faik’in “yazmasaydım çıldıracaktım” sözüne atıfta bulunan yazar oğlak sohbetleri davetimizi kabul etti. Daha önce Babam Okulun En Çalışkanı ve Nine Bizi Kurtarsana kitapları üzerine yazmıştım ve bu yazılar oğlaklara okumalar kısmında yer alıyor zaten. Şimdi gelin bu keyifli sohbetimize ortak olun.
Saadet: Merhaba, hangi kitabın yazarı diye düşündüm ama bir sürü kitap adı bir anda geldi aklıma, seçemedim. Bu kadar çeşitlilikte yazan birisi ile sohbete nereden başlayacağımı da bilemedim. Siz o zaman kendinizi kısaca tanıtarak başlayın bence.
Toprak: Söyleşilerde hep kullandığım için ezberlediğim bir özgeçmişim var, onu tekrarlayayım: 1973 yılında doğdum, 1996 yılında üniversiteden elektronik mühendisi olarak mezun oldum. Yirmi yılı aşkın bir süredir, yazarlık ve mühendisliği birlikte yapıyorum. Her iki mesleğimi de seviyorum ama yazarlığı biraz daha fazla seviyorum.
Saadet: Mühendislik eğitimi alıyorsunuz ama yazar oluyorsunuz? Nasıl bir yol ayrımı bu?
Toprak: Hayalim hep yazar olmaktı. Mühendisliği beni geçindiren bir işim olsun diye seçmiştim. Mezun olur olmaz da bir şirkette çalışırken bir yandan da düzenli olarak yazmaya başladım. Düzenli yazmakla, gerçekten düzenli yazmayı kast ediyorum. Mühendislik yapmadığım sürelerin neredeyse tamamını yazmak ve okumak için kullandım. Süreç içinde yazdıklarım birikti. İki bin iki yılında ilk kitabım yayımlandı: Sırabaşı… Yetişkinler için bir öykü kitabı… Bunu diğer kitaplar izledi. Bir noktadan sonra tam zamanlı mühendisliği bıraktım; danışmanlığa başladım. Hala da bu düzende devam ediyorum.
Saadet: Yazmak sizin için nedir desem, tek kelime ile ne söylersiniz?
Toprak: Uçmak… Mecazi değil, gerçekten fiziki olarak uçmayı kastediyorum. Bir de eklemeden olmaz; Sait Faik’in dediği gibi “yazmasaydım çıldıracaktım.”
Saadet: Kız Ararken, Halat Gösterisi ve diğer kitaplarınızı okurken aniden kahkaha atıyordum otobüsteki yolculukta. Sanırım buna dikkat ederek mekan seçmeli kitaplarınızı okumak için. Mizahı iyi kullanıyorsunuz. Kendinizde ne zaman farkettiniz bu yönünüzü? Yoksa yazarken farklı, yaşarken farklı karakter mi yaşıyorsunuz?
Toprak: Ne kadar gurur verici bir soru bu. Çok teşekkür ederim. Bana sorarsanız yazarkenki ve yaşarkenki karakterim aynı. Öyle olsun diye uğraşıyorum. Samimi yazmaya çalışıyorum. Dolayısıyla günlük hayatımda da mizahı seviyorum.
Saadet: Çocuk kitapları yazmaya nasıl karar verdiniz?
Toprak: Yazmayı okurla sohbet etmeye benzetiyorum ve çocuklarla sohbet etmeyi seviyorum. Çocuk edebiyatını okumayı da seviyorum. Sanırım bu iki nedenle çocuklara da yazıyorum.
Saadet: Çocuk kitaplarınızda aynı zamanda eğitsel bir süreç işliyor. Her romanın içine eritilen bilgiler yerleştirilmiş ama bunlar okuyucu rahatsız etmeden yapılmış. Neydi böylesi bir yola sürükleyen sizi?
Toprak: Bilginin duygularla birlikte alınmasının çok daha kolay olduğunu düşünüyorum. Özellikle de çocuklar için bu böyle… Edebiyatın en önemli işlevlerinden biri de okuyanda duyguları harekete geçirmek… Bu yüzden böyle bir yöntem kullanıyorum. Edebi metin çocukların duygularını uyandırırken, bu uyanıklığı bilgilerin beyinlerine girmesi için fırsat olarak kullanmaya çalışıyorum.
Saadet: Kitaplarınızı okuyan çocuklardan geri dönüşler alıyor musunuz ve tepkiler ne yönde?
Toprak: Olumlu tepkiler alıyorum. Sanırım çocuklarla birbirimizi seviyoruz.
Saadet: Ben bir yetişkin olarak hem mizah kitaplarınızı hem de çocuk kitaplarınızı keyifle okudum. Okurken sohbet ediyor gibisiniz, sanırım bu yönü iyi geliyor okura. Biraz kitaplarınızın ve oluşturulan serilerin nasıl oluştuğundan bahseder misiniz?
Toprak: Yetişkinler ya da çocuklara yazarken farklı yöntemler izlemiyorum. Disiplinli çalışan bir yazar olduğumu söyleyebilirim. Kendimi yazmaya zorlamaktan çekinmiyorum. Sözcük sayarak yazıyorum; günlük belli bir miktarın altında kalmamaya çalışıyorum. İşlenmeye değer olduğunu düşündüğüm bir konu seçiyorum ve bu konu üzerinde temellenen bir kurgu oluşturuyorum. Tabii yazmaya başladığımda kurguyu çok kesin bir biçimde oluşturmuş olmuyorum. Birçok ayrıntı ile ana eksinin uzantıları yazma sürecinde oluşuyor. İnandığım iki slogan var. İlki şu: Yazmak yeniden yaşamaktır. İkincisi de şu: İyi bir eser yazdıklarınızla değil, yazdıktan sonra attıklarınızla oluşur. Tekrar tekrar yazıyorum ve her tekrarda neleri atabilirim diye düşünüyorum.
Saadet: Çocuklara yazarken size ne ilham veriyor? Neyi düşünerek yazıyorsunuz bu kitapları?
Toprak: Çocuklarla sohbet ettiğimi düşünüyorum. Onlar gibi düşünmeye, onlar gibi hissetmeye çalışıyorum. Dolayısıyla ilham kaynağım da çocukların dünyası oluyor.
Saadet: Çocuklar için yazdığınız romanlarda aynı zamanda belirli konularda farkındalık yaratma telaşınız da var. Neyi söylemek size iyi geliyor yazarken?
Toprak: Umudu, kararlılığı ve doğru bilinen yolda inatçılığı yüceltmeye çalışıyorum. Elbette ki doğruluğuna inandığım değerleri paylaşıyorum onlarla… Daha adil bir dünyayı arzulayalım istiyorum.
Saadet: Çocuklarla sık sık biraraya geliyorsunuz çeşitli etkinliklerde. Okul ziyaretleri, edebiyat söyleşileri vb. Sizi buralarda en çok motive eden şey nedir?
Toprak: Çocukların dünyasına dokunmuş olduğumu görmek benim açımdan çok teşvik edici oluyor. Yazdıklarım onların büyüme ve gelişim sürecinde etkili oluyor. Bunu hissetmek çok güzel.
Saadet: Çocuklardan aldığınız ve asla unutamam dediğiniz yorum nedir desem?
Toprak: Adından Belli Kuşlar Köyü adlı kitabımda çocuklar, “Aşağı Dünya” diye fantastik bir yere gidiyorlar; romanın önemli bir kısmı orada geçiyor. Dördüncü sınıftaki bir kız öğrenci bu kitabımı okumuştu. Aynı zamanda benim mühendis olduğumu, Toprak Işık’ı takma bir isim olarak kullandığımı da biliyordu. “Siz iki dünyanız olmasını istiyor olabilir misiniz?” diye sormuştu bana. Onun bu çıkarımından çok etkilendim. Böyle bir yorum gelene kadar bunu fark etmemiş olmama da epeyce şaşırdım.
Saadet: Sahiden neden iki isim kullanıyorsunuz? Gerçek adınız Erdal, peki yazar olarak neden Toprak Işık?
Toprak: Açıkçası bunun hikayesi bana da biraz keyif veriyor. Ben uzun süre kendi kendime yazdım. Bir an geldi ve bunları paylaşma isteği duydum. Ancak yazdıklarım benimle birlikte ailemi de bağlamasın, zan altında bırakmasın diye o an aklıma bu isim geldi ve onu kullanma kararı aldım.
Saadet: Mizahla çocukların arası nasıl peki? Siz mizahı seviyorsunuz ve kitaplarınızda bunu bence oldukça iyi kullanıyorsunuz, peki çocuklardan dönüşler nasıl?
Toprak: Çocuklar mizahı seviyor ve aslında bu onların dünyalarına daha yakın. Ben asıl eleştiriyi mizahtan anlamayan yetişkinlerden aldım. Çocuklarla pek anlaşamama veya mizahın anlaşılamama sorunu yaşamadık. Bazen daha fazla açıklamayı sadece yetişkinlerde yaparken buldum kendimi. Samimi olmaya ve çocukları hafife almamaya çalışıyorum onlara yazarken ve elbette mizaha başvurmayı çok seviyorum. Bunun da olumlu dönüşlerini alıyorum.
Saadet: Kendi çocukluğunuzdan bahseder misiniz biraz?
Toprak: Çocukluğumu güzel hatırlıyorum. İlkokul üçüncü sınıfa kadar köydeydim. Daha sonra İnegöl’e taşındık. Doya doya oynadığımı söyleyebilirim. Evimizde kitaplar ve okumak çok önemsenirdi. Bunun da üzerimde etkisi vardır. Sanayide çalıştığım bir dönem de olmuştu. Geçmişte çocuk işçi olmak, bugün beni daha çalışkan bir birey yapmış olabilir.
Saadet: Sizce çocuk olmanın en iyi ve en kötü yanları neler?
Toprak: Çocuk olmanın bence en iyi yanı hayallere daha açık olmak, yetişkinler kadar gerçekçi olmamak. En kötü yanı ise hayatınızın gerçekçi yetişkinlerce düzenlenmesi…
Saadet: Sizce ebeveynler özellikle okul öncesi grupta kitap seçiminde nasıl bir yol izlemeli?
Toprak: Bence çocuğun yaşına ve algı düzeyine uygun seçimlerde bulunmalı büyükler. Ayrıca seçerek kitapların alınması gereğini düşünüyorum. Bir de bence en önemli şey çocuklara eleştirel okuma pratiği kazandırmak. Bu yerleştiğinde ilerde daha iyi okur karşınızda olacaktır. Bu eleştirel okuma pratiği de 4-5 yaşlarından itibaren kazandırılabilir diye düşünüyorum. Kısacası çocukla kitap üzerine konuşulabilir ve okunanları sorgulamasına izin verilebilir.
Saadet: Örnek aldığınız yazarlar kimlerdir, birkaç kişi ile örnekleyebilir misiniz?
Toprak: Maksim Gorki, Honore de Balzac.
Saadet: Toplumsal cinsiyet konusuna da duyarlısınız? Hatta eşinizle ortak bir kitabınız da var. Biraz bundan bahseder misiniz?
Toprak: Aslına bakılırsa toplumsal cinsiyet konusu üzerinde daha fazla durmamız gerekiyor. Ben bir erkek olarak kendimi sorguluyorum. Yazdıklarımda kullandığım karakterler ve onlara yüklenen rollerde de zaman zaman kendimi eril dünyanın içinde buluyorum. Ama farkındalıklarım arttıkça dikkatim de artıyor. Mesela Nine Bizi Kurtarsana kitabım bu konu üzerine düşündüklerimden sonra yazdığım bir kitap. Kadın orda figüran değil, aksine sorun çözen, eden ve eyleyen olarak yer alıyor. Bunların hepsi elbette bizim farkındalıklarımızın artmasıyla oluşuyor. Eşimle Toplumsal Cinsiyet ve Efsaneden Gerçeğe Türkiye’de Kadın biraz da bu nedenle ortaya çıktı.
Saadet: Bundan sonraki planlarınızdan bahseder misiniz?
Toprak: Çocuklara yazmaya devam edeceğim. Yazdıklarımda bilgi ile duyguları birleştirme çabam da sürecek. Bunun yanında sadece kurgu kitaplar da yazacağım elbette. Yetişkinlere yazmayı da sürdüreceğim. Eşim akademisyen… Onunla birlikte akademik çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarımızı derinleştirmeye çalışacağım. Özet olarak şunu söyleyebilirim: Ömrüm oldukça yazacağım.
Saadet: Türkiye’deki kitap fuarları ve çocuk kütüphaneleri hakkında kısaca görüşleriniz nelerdir?
Toprak: Fuarlara katılım arttı ve kitap satışlarında da artış olduğunu aktarıyorlar. Bunlar bence güzel gelişmeler. Ayrıca çocuk kütüphanelerinin sayısı da artıyor. Bunların hepsi bana umut veriyor. Niceliksel büyüme beraberinde niteliksel gelişmeyi de getirecektir diye düşünüyorum. Çocuk edebiyatı ile ilgili yazan kişilerin artmasını da bu bağlamda olumlu görüyorum.
Saadet: Çok teşekkür ederim bu keyifli sohbet için. Oğlaklara Kitaplar yeni bir blog. Bizlere sohbetinizle dahil olmanız güzeldi. Burdan oğlaklara söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Toprak: Okumak, yazmak, bilimle ilgilenmek, bilim yapmak, öğrenmek, üretmek güzeldir. Bu güzelliklerin peşine düşsünler; keyifle yaşasınlar.
Son Yorumlar