Ah Frederick, Canım Frederick

Büyüklerin dünyasından yorulan ve sıkılan tüm okurseverlerin bir buluşma noktası olsun bu yazılar. İsteyen yeğenine, çocuğuna, sevdiğine veya kendine okusun yine de herkesin bir parça kendinden bulacağı kitaplardan bir tanesini bu sefer Leo Lionni yazmış ve bizlere ulaştıran da çevirisiyle Kemal Atakay. Kitabımız adını kahramanı olan fare Frederik’ten alıyor. Elma Çocuk Yayınevi tarafından yayınlanan Frederick aynı zamanda bol ödüllü bir kitap. Bu kitabı tanımamızda adını geçmek istediğim ve bu kitabı yeğenine alan Başak’ı belirtmem gerekiyor. Hayatın en güzel yanlarından bir tanesi de yetişkinlerin çocuk kitapları üzerine konuşabilmeleri ve bunu sohbetlerine dahil edebilmeleri. Bu yazı dizisi biraz da bu niyetle yola çıkıyor. Sohbet içeriklerimizi çocukların dünyasıyla doldurabilirsek belki bizler de büyümenin gereklerini anımsarız onlar adına.
Şimdi Frederick’e gelirsek, kışa hazırlık yapan bir fare ailesinin çalışan tüm üyelerinin yanında boş duruyormuş gibi duran Frederick önce tepki çekiyor. Ama durun hemen kızmamıza gerek yok çünkü Frederick kimsenin yapamadığını yapanlardan. Ne mi yapıyor hayal dünyamızı zenginleştiriyor, hayal kurmayı öğretiyor ve sözcüklerin, renklerin, hayatın kıymetini anlatıyor. Fiziksel ihtiyaçlar kadar psikolojik ihtiyaçlarımızın da öneminin altını çiziyor. Şiirin o güzel yanını anımsatıyor. Sözcük biriktiriyorum çünkü kış uzun ve konuşacak şeyimiz kalmayabilir derken günümüzde ne kadar az “sohbet” kurulabildiğini, kurulanların da içeriklerinin nelerle dolu olduğunu (!) hatırlatıyor. İşin ilginç yanı bu kitap oldukça da eski bir kitap ama belki de usta kalemlerden çıkan kitapların en güzel yanı her dönemde okuyanların kendilerinden bir şeyler bulabilmeleri. Güneş ışını, renk ve sözcük topladığını ve bu yüzden diğer fareler gibi yiyecek toplamadığını söyleyen Frederick elbette çevresine göre farklı bir fare. Kış gelip de yiyecekler hızla tüketildiğinde ve taşların arasında yaşamlarını sürdürmeye çalışan fare ailesinin üyeleri için hayat zorlaştığında Frederick’e biriktirdiklerinin ne işe yarayacağı soruluyor. İşte yazarın tılsımı da burda; Frederick önce gözlerini yuman farelerin güneşi hissetmelerini sağlayacak önerilerini sunuyor, ardından yine hayal dünyalarına seslenerek renkleri görmelerini sağlıyor. Güneşin sıcaklığını hisseden fareler, gözlerini yummuş halde bu sefer renkleri görmeye başlıyorlar. Son olarak kendisine biriktirdiğini söylediği sözcüklerini soran fareye cevaben en etkileyici cümleleriyle hem hayatı, hem de mevsimleri tasvir ediyor. Öylesine güzel tasvirlerde bulunuyor ki sözleri bittiğinde herkes Frederick’i alkışlıyor ve “meğer şairmişsin sen” diyorlar ona. Utanan ve yanakları kızaran Frederick “biliyorum” diyor ve kitabımız bu sayfayla bitiyor. Kitap bitiyor bitmesine de 1966 Caldecott Onur Kitabı, 1966 ALA Dikkate Değer Kitap, 1967 New York Times En İyi Resimli Kitabı ödüllerini de çoktan almış olan Frederick bakmak ve görmek arasındaki farka da işaret ediyor. Renklere, sözcüklere, güneşe, mevsimlere, kısacası hayata dikkatle bakanların hayal dünyalarının nasıl da güzelleştiği, sanatın onları nasıl da görünür kıldığını gösteriyor. Aynı zamanda kendisini fare ailesi gibi aç, soğukta ve yorgun hissedenlerin de yardımına koşuyor. Elbette söylemeden olmaz Frederick’i sadece okumak değil aynı zamanda resimlerle onun dünyasına girmek de önemli. Yazar Leo Lionni oldukça başarılı ve hikayesini resimleriyle tamamlayan bir usta. Şiddetin her türlüsünün fazlasıyla yaşandığı dünyaya keşke Leo Lionni’nin kalemi daha fazla değseydi, hala yaşasaydı ve daha çok hikaye anlatıp resimleseydi çocuklara. Tüm dünya çocukları tam da Frederick gibi güzel, sevimli, sanata ve hayata yakın olan güzelliklerle dolsaydı. Yine de bu yolda çabalayan çocuk yazar ve çizerlerine çok güzel bir örnek. Biz Frederick’i çok sevdik ve hayatımızı böylesi farelerin basmasını bekliyoruz, tabii bunu sohbetine dahil edenlerin de artmasını…
Metnin Yayınlandığı Gazete için tıklayınız
 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.