Sıra Dışı Meslekler

Yine kapağından yakalayan bir kitap daha. Elbette kitabın başlığı önemli ama daha önemlisi kucağında panda olan bir kadının ona içtenlikle sarılması. Pandaları sevdiğimden de çekici gelmiş olabilir bu kitap, itiraf ediyorum. Final Kültür Sanat Yayınları tarafından basımı yapılan ve Türkçe’ye Nilay Kaya tarafından çevrilen kitap Alla Hutnichenko tarafından yazılmış. Resimlerini ise Yuliia Kolomiets yapmış. Birbirinden ilginç ve güzel meslekler tanıtılıyor ve bizleri de düşünmeye sevk ediyor kitap. Bir çocuğun ağzından ailesindeki farklı meslek sahipleri anlatılıyor. Açık söyleyeyim oldukça şanslı bir çocuk bu.

Sırasıyla fosil bilimci yani paleontolog, çiçekçi, arıcı, çay tadımcısı, veteriner, köpek bilimci yani kinolog, hava balonu pilotu, pizzacı, işaret dili çevirmeni, mimar, cam üfleme sanatçısı ve gökbilimciden oluşan aile fertleri üzerinden meslekler tanıtılıyor. Her mesleğin tanımı yapıldıktan sonra bu kez meslek gereği kullanılan araç ve gereçler tanıtılıyor resimlerle. Oldukça ilgi çekici bir serüven doğrusu. En çok da hava balonu pilotu bana ilginç geldi. Elbette çay tadımcısı olmak da farklı bir deneyim olabilirdi. Yine çiçeklerin dilinden anlayabilmek sanırım güzel olurdu. Kitabın güzel olan yanı aslında okurken bizi kendi sınırlı dünyamızdan bir an olsa çekip alması. Yani herbirimize kodlanan ve sıradanlaşan meslekler değil önümüzdekiler. Hayatın içinden ve oldukça keyifli işler.

Alışılageldik ve prestijli işler olması gerekmiyor yaptığınız işin sizi mutlu etmesi için. Asıl önemli olan sizin bu işi yaparken ne hissettiğiniz. Mesela çiçeklerin dilinden anlamadan çiçekçi olamazsınız; veya arıların dünyasını bilmeden onlarla yaşayamazsınız. Bu satırları yazarken gelecek kaygısını küçücük yaşlarda ebeveynlerinin gözlerinde gören ve bunu hisseden çocukların hali geldi aklıma. Maalesef çoğumuz en sıradan ve “garanti” meslek olarak bildiğimiz mesleklere yönlenirken bulduk kendimizi ve çocuklarımızı da benzer kaygılarla büyütüyoruz. En olumlu bakanımız bile çocuğumuz üniversite için tercihte bulunurken “Acaba bu meslekte nasıl iş bulacak, evet seviyor bu bölümü ama…” diye başlayan bir sürü soru geçiriyor zihninden. Oysa yaşam o tanımladığımız sınırlı mesleklerden oluşmuyor. Her gün yediğimiz balın bir üreticisi var mesela. Ya da hala fosiller inceleniyor ve hala yıldızlara aşık insanlar var ve bilimsel araştırmalara bayılıyorlar. Kitapta aktarıcı olan Deniz adındaki çocuk kadar, ailesinde sıradışı meslekleri olan diğer çocuklar da şanslı. Düşünsenize ailenizde sualtı arkeologu var mesela ve size suyun sesinden ve o dünyanın gizeminden bahsediyor. Ya da ne bileyim cam üfleme sanatçısı var ve size camdan yaratılan harikaları sunuyor. Sizce de güzel değil mi? Ya da mesela saksafon sanatçısı var. Drama eğitmeni var mesela. Kulağımızın duymaya alıştığı mesleklerden daha fazlası var ve bu kitap yanımızdaki çocuk ile bunları konuşmamız için de bir hatırlatma yapıyor farkında olmadan. Tüm bunların ötesinde herkesin mutlu ve verimli olabileceği bir mesleğin içinde olması gereğini de fısıldıyor gizlice. Deniz adındaki çocuk gelecekte ne iş ile ilgili olacağına karar verememiş ve bu aile fertleri ona fikir veriyor. Yine kitabın okurları veya dinleyicileri olan minikler de aynı süreci yaşıyor. Biz büyükler de onlara kendi çocukluğumuzdan bir adım, bir meslek daha fazla bahsedebiliyor olmakla yükümlüyüz galiba. Daha mutlu ve istedikleri işlerin içinde olsunlar, olabilsinler diye en çok da…

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.