Elleriyle Gören Çocuk

Beyaz Balina Yayınları tarafından basımı yapılan ve İsmail Zeki Dikici’nin Türkçe’ye çevirdiği kitabın yazarı Tomasz Matkowski. Görme engelli bir çocuğun ve ailesinin gözünden okuyoruz hikayeyi. Sayfalara Joanna Rusinek resimleriyle eşlik ediyor. İlk sayfalardan itibaren okur olarak beni yakaladığını itiraf etmeliyim. Gerçekçi bir dili ve hayatın içinden sunduğu kesitleriyle oldukça sade ve güzel bir anlatımı var yazarın. Gereksiz dramatik öğeler yerine bir gerçekliği paylaşıyor bizlerle. Sorunun veya sıkıntının bazen en yakınlarımızdan da geleceğini gösteriyor bir başka yönüyle. “Normal” denilen şey her ne ise, onun dışında kalanların maruz kaldıklarını tüm çıplaklığıyla okuyoruz. Aynı zamanda görme engelli çocuk Kamil ve ailesi özelinde aslında engel denilen şeyin ne olduğunu da sorguluyoruz. 

Daha önce görme engelli bir çocuğun konu alındığı bir başka kitabı okumuş ve beğenmiştim. Elimdeki kitap da beğendiklerim arasında yerini aldı. Kamil’in ailesi onun gelişimi üzerinde oldukça olumlu etkilere sahip. Anne ve babası onun görme sorununu ön planda tutmadan onun yapabilirliklerine odaklanıyorlar. Kız kardeşi de en büyük destekçilerinden birisi. Yukarıda da belirttiğim gibi bazen sorun en yakınlarımızdan da gelebiliyor. Örneğin bu kitapta çocukların teyzesi olan Hale, Kamil’e acıyor. Bu nasıl da insanı bunaltan ve zorlayan bir duygu ve davranıştır böyle dediklerimizden hem de. Üstelik çocuğun yapabilirliklerini de baltalayan bir yaklaşım. Kamil ve ailesi neyse ki bunun farkında ve teyzeye karşı mesafeliler. Öteki olanın, farklı olanın pek çok zorlukla ve sorunla baş etmesi gerektiği aşikar. Dolayısıyla bu kitapta ötekileştirmeler üzerine de çokça şey görüyoruz. Bunlarla nasıl mücadele edileceği de Kamil ve ailesi üzerinden aktarılıyor aslında. Karşımızda güç gösterisi yapanlar yok, aksine insanların tepkilerden etkilenen, ağlayan, üzülen gerçek insanlar var. Bu nedenle belki de bu kadar sardı bir okur olarak beni. Diğer yandan anne ve babanın çabası çok güzel. Özellikle baba, çocuğu için cesur adımlar atmaktan çekinmiyor. Okurken çok düşündüm. Çocuğu kendisine bağımlı yapmadan hayatta kalabilsin diye uğraşan bir çift var önümüzde. Kendi öz bakım becerilerini elde etmesi için çalıştıkları kadar hayattan istediklerini alsın diye de uğraşıyorlar. Aslında bir başka ifade ile onu olduğu gibi ve normal olarak hayata dahil ediyorlar. Sadece görme engelini hesaba katarak ve gerekli tedbirleri alarak dahil oluyorlar her şeye. 

Bazı sorunlar, kazalar olmuyor değil. Örneğin Kamil şımarık olarak azarlanıyor, öteleniyor, düşüyor ve yaralanıyor. Her defasında ayağa kalkıyor ama ve hayattan keyif alacak yolları buluyor ailesi ve sevdikleriyle. Arkadaşlarıyla top oynuyor, yüzüyor ve bisiklet sürmeyi öğreniyor. Sadece 5 yaşındaki bir çocuğun bunları yapabilmesinde kendi becerileri kadar anne ve babasının davranışları da rol oynuyor. Bir sahne çok hoşuma gitti. Anne yemekten sonra bir çocuğundan bulaşıkları sudan geçirip makineye dizmesini isterken, diğeri, yani Kamil’den de masayı silmesini istiyor. Kamil çizgi filmini izlemek için itiraz edecek gibi olsa da anne kararlı davranıyor. Kamil de baştan sağma bir şekilde masayı silip çizgi filmine koşuyor. Bir süre sonra anne masayı kontrol ediyor ve işin öylesine yapıldığını fark ediyor. Kamil’e tekrar seslenerek masayı düzgün bir şekilde silmesini istiyor. Hayal edin, sadece 5 yaşında ve görme engelli bir çocuk var karşınızda. Böyle bir çok sayfa var aslında. Etkileyici bölümler var ve hepsi de aslında bu çocuğun tek başına hayatta kalabilmesi üzerine kurgulanmış gibi. Kitabın sayfalarında gezerken hem ötekileştirenleri hem de hayata dahil edenleri görmek güzeldi. Okurların da bu karşılaştırmayı benim gibi yapacaklarını düşünüyorum. İyi ve kötünün birarada sunulması ve kahramanın her ikisiyle de karşılaşması bence oldukça gerçekçi ve çarpıcıydı. Kitapta bir başka konu da zorbalık konusuydu. Okulda yaşanan akran zorbalığı ve bunun kırılma anı çok anlamlıydı. Çocuk dünyası da yetişkin dünyası kadar zor ve acımasız olabiliyor; yani orada da mücadele söz konusu. Tam da bu nedenle ister empati diyelim, ister hayatı anlama çabası diyelim; bu kitap bence iyi kurgusu, sade dili ve gerçekçi yaklaşımı ile çocukların dünyasında kendilerinden bir şeyler bulacakları türden. 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.