Bugün Çok Sıkıldım Ben :)

Gökçe Ateş Aytuğ’un yazdığı ve Merve Atılgan’ın resimlediği “Bugün Çok Sıkıldım Ben” kitabını Günışığı Kitaplığı basıyor. Kitap bir çocuk romanı ve biz bu tarz kitaplara geçerken biraz zorlanıyoruz. Yani bir yanımız kocaman bir çocuk olduk diyor, diğer yanımız ve gönlümüz hala resimli kitaplarda. O nedenle yanımdaki minik okuru sıkmadan ve onunla okumaya devam ederek bu geçiş dönemini atlatıyoruz. Bu noktada karakterler çok önemli. Olay ve konu ilgisini çekiyorsa demeyin keyfimize. Zaten bu kitaptaki ana karakter Aret’in de bir küçük kardeşi var ve genelde sorun oluyor ona. Tamam işte yakaladınız yanımdaki okuru 🙂 Bir saniye elbette beni de. Çünkü ben de bir anne olarak ufağını korurken bazen büyüğünü göremiyor muyum diye düşünürken buluyorum bu kitabı okurken. Bana da kızımın gözünden bakma şansı veriyor kısacası. Uzun lafın kısası ikimizi de meraklı bir yolculuk bekliyor.

Aret dördüncü sınıf öğrencisi ve hoşlandığı bir kız var, adı da Aslı. Ona açılmak istiyor ama bazen ona kötü davranırken buluyor kendisini. Oldukça komik halleri, bulunduğumuz yaştan bakınca komik elbette ama galiba bize yakın gelen yanı tanıdık olmasından. Hangimiz duygularımızı tanımlarken bocalamadık ki. Bir de evde sürekli mızırdanan ve öncesine göre Aret’in hareket alanını daraltan bir küçük kardeşi var. Büyük olması bir yana, kendisine hayran olan bu minikle hareket ederken ona uyum sağlamaya çalışması da tahmin edeceğiniz üzre komik. Yazar zaten ufaklığı onu dilinden cümlelerle yazıyor. Bu bence çok iyi, çünkü çocuğu daha iyi canlandırabiliyoruz kafamızda. Kendisiyle, kardeşiyle ve hayatındaki yeni duygularla bocalayan Aret tam da bana “8 yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel” diyen Cedric karakterini hatırlattı. Bu arada yanımdaki minik okur 8 yaşında ve Cedric’den ne zaman bu cümleyi söylesem kızıyor. Bence komik de bir hal. Her yaşın getirileri oldukça güzel ve ilginç. İlerleyen ergenlik dönemleri için de aynı şeyleri söyleyebilecek miyim şimdilik bilemiyorum doğrusu. Neyse şimdilik kitabımıza geri dönelim. Aret yaklaşan doğum gününe Aslı’yı çağırmak istiyor ama acemi çocuk, işleri birbirine karıştırıyor yine. Evlerine gelen misafire verdiği davetiye aslında Aslı’ya özel hazırlanmış ve içinde kalp resmi var. Eyvah ki ne eyvah 🙂 

 Hiç beklenmedik bir hamle ile yardım Aret’in küçük kızkardeşinden geliyor. Alıp davetiyeyi abisine getiriyor ve neden kalp çizdiğini soruyor. Çok güldüm bu kısımlara. Aret o zamana kadar sinir olduğu minik kız kardeşi için bu sefer övgüler yağdırıyor. Yine ondan aldığı yardım ile bu sorunu geride bırakıyor ana karakterimiz. Okurken kendi çocukluğuma ve evet sıkıcı olan yanlarına bir göz atıp geri geldim. Bir diğer taraftan da kızımın içinde olabileceği sıkıcı haller belirdi gözümde. Üstelik evdeyiz uzun süredir ve sahiden bazen herkes için sıkıcı olmaya başlamışken işler bir süreliğine kitabın heyecanına daldık ikimiz de. Ben de bir dönem karelere basmama oyunu oynardım, hatta hala kızımla oynuyoruz dışardan eve gelirken. Bu kitaptaki karakter Aret de böyle. Karelere basmama oyunu oynuyor kendi kendine. Sizi bilmem ama ben kendi çocukluğumda bir dönem uzun yolculuklarda yanımızdan geçen arabaları da sayarak oyun geliştirirdik. Eğlencemizdi uzun yolculuklarda arabaları saymak ve gelen geçen arabalara el sallamak. Önümüzde ekran yoktu elbette ve arabaların arka koltuklarında da; işte bu dönemdeki yolculuklarda sessiz kaldığımız zamanlarda da yanımızda duran evlerin içindeki yaşamları hayal ederdim. Gökçe Ateş Aytuğ farkında olmadan beni çocukluğuma götürdü. Yazar, bir çocuğun hayatından kısa bir kesiti önümüze koyarken bizi de hikayeye aldı. Güldük ana karakterin sakar hallerine ve aslında onda bulduğumuz kendimize. Bu kitabın ikincisi de var. O da Bugün Hayal Kuracaktım ve bu kitapta da bu sefer aynı günü kız çocuğunun gözünden izleyeceğiz. Merak ediyorum doğrusu 🙂 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.