Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler 2

Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler kitabının birinci cildini yine blogda yazmıştım. Elimdeki kitap aynı kitabın ikinci cildi. İtiraf ediyorum ki; en az birincisi kadar güzel hikayeler yer alıyor kitapta. Bununla birlikte “Bu kişi neden bu kitapta yer almış, ne gereği var?” diye zihnimden geçirdiğim isimler de var. Yani bazı isimlerin diğerlerinin yanında çok sönük kaldığı okurken bile anlaşılıyor. Hep Kitap tarafından basımı yapılan kitap, Francesca Cavollo ile Elena Favilli tarafından yazılmış. Türkçe’ye Deniz Öztok tarafından çevrilen kitapta Türkiye’den de bir isim var. O da Selda Bağcan. Bir asi kız olarak görülen, sesiyle dünyada ün yapan bir isim olması ve yaşamı elbette kitaba konu edilecek iyi bir tercih bence. Bununla birlikte gözüm ilk etapta Türkan Saylan’ı aradı mesela. Türkiye’den nice asi kız öyküsü olduğunu biliyoruz; birini diğerinden ayırmamak adına buraya yazmıyorum ama en azından ve ilk etapta aklıma gelen ve yüzlerce kız çocuğunun okuması için canla başla çalışmış ve hayatını buna adamış böylesi güzel bir isim olan Türkan Saylan bence kesinlikle bu kitapta yer alması gerekenlerden. Kitabın basımını üstlenen yayınevi veya çevirmeni bu konuya belki gereken ilgiyi gösterebilir ve Türkiye’den daha fazla örneğin bu serinin yeni baskılarında yer almasını sağlayabilir. Belli ki; kitabın yazarları çokça isim arasında her ülkeye yeterli zamanı ayıramamış. Yine de değerli ve önemli bir çalışma olduğunun altını çizmek istiyorum. 
 
“Büyüdüğünde neden iki elin olduğunu anlayacaksın: Biriyle kendine, diğeriyle başkalarına yardım etmek için” diyen Audrey Hepburn’un hayatını okuduğumda çok şaşırdım ve saygı duydum mesela. Yine kolları ve bacakları olmayan ama hayallerinden vazgeçmeyen eskrimci Beatrice Vio da öyle. “Benim için hayır bir yanıt değildi” diyor ve sadece kendi hayatının değil, kendi gibi olan pekçok insanın hayatına umut oluyor sporcu. Hemen belirteyim bugün haberlerde gördüğüm ve kolları olmadığı halde “Balıkların da kolları yok” diyerek yüzmeye başlayan ve Türkiye’den gencecik bir umut daha eklendi mesela bugün bu sporcuya. Güzel bir başarıya imza atarak bizlerin de gururlanmasına sebep olan ve Paralimpik Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya sahibi olan Sümeyye Boyacı’dan bahsediyorum elbette. Yine başarılı bir sporcu ile devam edelim o zaman. Kitaptaki bir güzel isim de Tenisçi Billie Jean King. Sadece başarısı değil, aynı zamanda erkeklerin kadın sporculardan daha fazla para ödülü almasını protesto ederek bu alandaki mücadeleye olan katkısı nedeniyle güzel bir örnek bence. Yine hem ırkçılığa karşı duruşu, hem de cinsiyet eşitliği alanındaki mücadelesi ile Chimamanda Ngozi Adischi de yazar olarak kitapta yer alan isimlerden. 
 
“Güvenlik doğuştan gelen bir hak olmalıdır” diyen hikaye anlatıcısı ve aktivist Clemantine Wamariya da son derece zorlu bir yaşamdan çıkıp insanlığa umut olanlardan. Öyle ki; sadece altı yaşındayken mülteci kamplarına düşen ve buralarda geçen yedi senenin sonunda Chicago’ya giden Wamariya’nın yaşamını okuduğunuzda neden hiç tarihten ders çıkarılmadığına bir kez daha içerliyorsunuz. Çünkü Ruanda soykırımının yaşayan bir tanığı aslında kendisi ve insanlığın çürümüşlüğüne tanık olup yine insanlığa umut olanlardan. Yine İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin oluşturulmasına katkı sunan siyasetçi Eleanor Roosevelt de bir başka güzel örnek. Giusi Nicolini de adını geçemeyeceğim bir diğer isim. Belediye Başkanı olan Nicolini insanlık adına değer ve umut olanlardan. Mültecilerle ilgili yardımsever çalışmaları kadar insanların eşit haklara sahip olmaları doğrultusunda harcadığı çaba da okunmaya değer. Cinsiyet eşitliği alanındaki mücadelesi ile aktivist Gloria Steinem de kitapta yer alıyor. Kitapta spordan zoolojiye, edebiyattan müziğe, siyasetten hikaye anlatıcılığına çok sayıda ve çeşitlilikte güzel insanın hayatına yer veriliyor. Lauren Potter adında bir kız çocuğu var mesela. Aktris ve aynı zamanda down sendromu olan bir insan. Diyor ki; “Bir engeliniz varsa çok çalışmaya devam edin. Ne pahasına olursa olsun bunu yapın!”. Daha ne söyleyebilir ki? Yaşamının kendisi umut zaten aynı şekilde yaşayanlara ve ailelerine. IŞİD tarafından zulme uğrayan ve insan hakları aktivisti olan Nadya Murad da yaşadıklarını açıkça dünyaya anlatan ve cesaretiyle kötüyü işaret eden bir başka örnek. Kendini çevreci hareketin içinde var eden bir isim Rachel Carson da örnek bir yaşamla karşımızda duruyor. Sadece rengi nedeniyle ırkçılığa maruz kalan ve henüz ilkokul birinci sınıf öğrencisi olan Ruby NellBridges’in ve annesinin yaşadıkları insanlık tarihinin en acı hikayelerinden ve kitaba konu ediliyor. Küçücük bir kız çocuğundan insanlığı sarsan bir cesaret ve kötülüğün yok olmasını izliyoruz bu hikayede. 
 
Galiba bana kalsa beğenerek, ilgiyle ve hayranlıkla okuduğum her yaşamdan alıntı yapacağım ama bu yazının sınırlarını aşacağı için duruyorum. Arkadaşımın okumam için getirdiği bu iki ciltlik kitabın bitmesini hiç istemedim. Bana bir okur olarak umut verdi hikayeler, kadınların dünyayı nasıl güzelleştirdiklerini ve kötülüğü bertaraf ettiklerini gösteriyordu. İyilik ve kötülüğün bir coğrafyası veya milliyeti olmadığını da gösteriyordu. Bununla birlikte iyiden, yaşamdan yana olan kadınların gücünü. Size bu kitabı ben de bir anne, kadın, kız çocuğu ve okur olarak yazıyorum ki, daha fazla sevdiğinize ulaştırın. Ayrıca zamanı geldiğinde kendi küçük cadımın da bu cesur hemcinslerinin umudundan almasını diliyorum. Son olarak erkek çocuğu yetiştiren annelerin veya anne adaylarının da etraflarındaki erkeklerle beraber bu hikayelerin büyüsüne kapılmalarını istiyorum.   

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.