Çakıltaşı kitabı için çocuk cenneti olan “Ev Kütüphanesi”ndeyiz :)

Daha önce Sevim Ak ile röportaj yapmış ve onunla ilgili yazmanın bir çeşit terapi olduğunu söylemiştim. Kendisine çocuklardan ve çocuk kitaplarından oluşan bir cennet kurduğunu ve bu cennete her gün daha çok çocuğun geldiğini de eklemiştim. İşte uzun bir süredir biz de o etkinliklerden bir tanesine katılmak için bekliyorduk. Hemen her hafta bir etkinlik ile kapılarını çocuklara, yazarlara, çizerlere, eğitmenlere ve alanında uzman kişilere açan Sevim Ak bu hafta Sezin Mavioğlu’nun Çakıltaşı kitabı ile etkinlik yapılacağını duyurmuş ve yaşı uygun olanların katılımı için isim belirtmelerini istemişti. Biz de hemen dahil olduk. Kentsel dönüşüm üzerine harika bir kitap ve dahası olay anneannenin evi ve torun sevgisi üzerinden anlatılıyor. Çocuklarla okuma etkinliği ve daha sonrasında anı kumbarası yapma niyetiyle Kocaeli’den Sevim Ak’ın İstanbul’daki ev kütüphanesinin yolunu tuttuk. İyi ki gitmişiz ve bu güzel etkinliğe dahil olmuşuz. 

Sezin Mavioğlu bir edebiyat öğretmeni olan yazarlardan. Kalemini çocuklar için kullanıyor olması çok iyi bir tercih olmuş. Kitapla ve yazarla ilgili daha detaylı konuşacağız bu sayfalardan; o nedenle bugüne geçiyorum hemen. Öncelikle bir masa etrafında ve sıcacık bir ortamda çocuk edebiyatının ev sahipliğinde başlayan okuma etkinliği Sezin hanımın soruları ile yol aldı. Kitapta önce anneanne gidiyor torunun hayatından, ardından onun anılarıyla dolu olan evi kentsel dönüşüme verilmek isteniyor. Ama buna karşı çıkan birileri var; kim acaba? Galata Kulesi’nden Kız Kulesi’ne, Pisa Kulesi’nden Çin Seddi’ne, Piramitler’den Taç Mahal’e kadar bir sürü yer var itiraz edenler arasında. Sezin hanım Sunay Akın’dan dinlediği Galata Kulesi’nin Kız Kulesi’ne olan aşkından bahsediyor ve hikayeyi çocuklarla okurken onları da heyecana dahil ediyor. Çocukların hepsi kitabı okumuş ve hepsi bir tarafından sohbete dahil oluyor. Sezin hanım bir ara “Evinizde en sevdiğiniz yer neresi?” diye soruyor ve cevaplar çok tatlı sohbetlere yol açıyor 🙂 Sonrasında kitaptaki bir karakteri merak eden İda’nın sorusuna cevap ararken soyut kavramları nasıl somutlaştırdığımızdan bahsediyor Sezin hanım ve çocuk kitaplarındaki simgelere değiniyor. Elbette çocukların göz hizasından yapıyor bunu. 

Konu bir anda Don Kişot’a ve ordan da Çikolata Fabrikası’na geliyor ve oradaki simgelere değiniyor çocuklar. Filmi de çoğu kişi izlemiş ve oradan alıntılar yapıyorlar. Açıkçası bu okuma etkinliğini izlemek harikaydı benim için. Sonrasında okuma atölyesi yerini anı kumbarası yapmaya bırakıyor. Çocuklar sesli düşündüklerini ve anılarında biriktirmek istediklerini ellerinden çıkacak evlere yükledikleri simgelerle gösterme niyetiyle masada hareketleniyorlar aniden. Bunun en büyük nedeni boya kalemleri, yapıştırıcılar,  renkli kağıtlar ve diğer materyallerin önlerine bırakılması. Bundan sonrasında küçük kadınlar ve erkekler hummalı bir çalışmaya girişiyor. Bu arada ben de hem onları izliyorum, hem de sohbetlerine kulak misafiri oluyorum. Elif adındaki bir çocuk bir ara Sezin hanıma “Keşke kardeşim de gelseydi, eminim çok eğlenirdi, burası çok eğlenceli” diyor. Sezin hanım da “Böyle düşünmen ne güzel, sen de burada yaptıklarını evde ona gösterirsin, evde de eğlenebilir böylece” diyor. Kısacası mutlu çocuklardan mutlu edecek sözler geliyor. 

 
 
Her duvarında ayrı bir seyirlik olan bu güzelim ev kütüphanesi sahiden insanı mutlu edecek her şeyi barındırıyor. Bir ara kızıma duvardaki resmi gösterip; “Bak bakalım bu çizimleri anımsayacak mısın?” dedim. Cevabı hemen ve çok açıktı “Bilyeler’in yazarı anne bu!” O da benim gibi sanki tanıdık birisini görmüş gibiydi, haksız da sayılmaz çünkü, Behiç Ak da kitaplarıyla evimizde olan kişilerden birisi. Çocukların buraya böylesi hevesle gelmeleri boşuna değilmiş demek ki. Baksanıza şu güzelliklere. Diğer odaları çekmedim ama isteyenler Sevim Ak ile yaptığım röportaja bakabilirler daha fazla bilgi almak ve bu güzelliğe ortak olmak için. Bu arada atlamadan geçmek istemem çok kısacık da olsa Hafize Çınar Güner, Nihal Ünver, Gülsüm Koçak Sönmez’i görmek benim için oldukça güzeldi. Belki aynı mekanda yine biraraya gelebiliriz çocuklarla kim bilir 🙂
 
 
Çocuklar anı kumbaralarına çokça şey yüklediler. Onlardan bir tanesi de bugün yaşadıkları ve sohbetine dahil oldukları her şeydi bence. Güzel ve eğlenceli bir günün sonunda kitaplarını yazarına imzalatmak ve beraber fotoğraf çektirmek de örneğin benim kızım için eğlenceliydi. Şimdi imzalı kitabıyla yatağında uykuya daldı mesela. 
 

Dinozor Çocuk Yayınları tarafından basımı yapılan ve Volkan Akmeşe’nin resimleriyle çocukların dünyasına seslenen Çakıltaşı doğa ve anneanneleri birleştirmesiyle bence zaten içtenliğini yakalayanlardan. En yakın dostu doğa ile birlikte insanlık tarihindeki tüm güzel dostlarını da yanına alınca kim yenemez ki demir dişli canavarı. Bugün o evde Sezin Mavioğlu’nun da okuma etkinliği sırasında söylediği gibi önce doğa, önce çocuk, önce insan geldi ve iyi ki de öyle oldu. Bu yazı biraz da bu niyetten yazıldı. Bu cümleleri yinelemek ve iyi olanı daha fazla dolaşıma sokmak için. Aynı güzel temennileri paylaşarak ben de; önce insan, önce doğa ve önce çocuk diyorum ve bir kez daha bu güzel günü bizlere yaşatan herkese ama en çok da Sevim Ak ile Behiç Ak’a teşekkür ediyorum. 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.