Kocaman kalbi ile blogdaki en küçük arkadaşım Serra Bildik “oğlak sohbetleri”nde :)

Sabah sabah kendime bir iyilik yaptım ve Serra ile telefonda konuşarak başladım güne. Sorduğum sorulara içten ve kısa yanıtlarıyla renk katmıştı ama henüz yüzyüze tanışamadık. En azından telefonda sesini duyarak başlamak bile inanın mutlu etti beni. Hatta belki bir gün beraber resim bile yapabiliriz 🙂 Kalbi kocaman bir arkadaşım oldu ve onu alıp kalbimin güzel bir köşesine taşıdım.

Daha iki yaşındayken resim yapmaya başlayan, hastalanan arkadaşı için düşünen ve çabalayan güzel bir kızce var karşımızda. Arkadaşı için yaptığı resim LÖSEV tarafından kullanılıyor ve Serra bununla da kalmıyor. Aşağıda hepsini anlatıyoruz zaten. Sadece içimden “keşke sizlere layık olabilsek ve güzel bir dünya bırakabilsek” diye geçirdim bir kez daha Serra özelinde tüm çocuklar için. Özgürce, huzurla, neşeyle, sağlıkla ve evrensel bilimin eşliğinde; tam da Serra’nın dediği gibi oyunun ve eğlencenin doruğunda geçsin tüm çocukların hayatları… Sizler de bu güzel çizeri merak ediyorsanız haydi o zaman sohbetimize dahil olun 🙂

Saadet: Sevgili Serra merhaba. Hoş geldin “oğlak sohbetleri”ne. Seninle sohbet etmek şu ana kadar yapacağım en güzel şeylerden birisi olacak. En genç ressamım benim 🙂 Biraz kendinden bahseder misin? Kaç yaşındasın, ne zaman resim yapmaya başladın? Kaçıncı sınıfa gidiyorsun?

Serra: Merhaba. Ben 2 yaşımdayken resim çizmeye başladım. Şu an 9.5 yaşındayım ve 4. Sınıfa gidiyorum. Resim çizmek dışında en çok oyun oynamayı seviyorum 🙂

Saadet: Duyduğum kadarıyla yakında “abla” olacaksın. Neler hissediyorsun? Sence “abla” olmak nasıl bir şey olacak? Neler getirecek hayatına sence? İyi ve kötü yanları ne olabilir “abla” olmanın sence?

Serra: Şimdilik çok fazla bir şey hissetmiyorum sanırım. Kardeşim doğunca göreceğiz. Şu bir gerçek ki, bunun hisle bir alakası yok, annemle oyun oynarken sürekli yarıda kalacak. Annem alt değiştirmeye falan gidecek…

Saadet: Kayan Yıldızını Bekleyen Küçük Yıldız kitabının arka kısmında yazdığına göre bir arkadaşın hastalanmış ve sen ona destek olmak için resim yapmışsın. O resmi bizimle de paylaşır mısın? Sonrasında bu resim LÖSEV tarafından basılmış galiba. Biraz o zaman yaşadığın duygulardan bahseder misin?

Serra: Arkadaşım Lidya’nın ateşli halini çizmek istedim. Bebeklerin hep ateşliyken giysilerini çıkarırlar ya, ben de Lidya’yı kıyafetsiz çizdim ve bu çizim, keçeden bir bebeğe dönüştürüldü. Sonra Lidya’ya hediye edildi. Lösev’in bir farkındalık projesiydi bu.

Saadet: Serracım sanırım insanlara yardım etmeyi seviyorsun. Bu anlamda yaptığın başka çalışmalar da var galiba? Biraz bahseder misin neler yaptığından?

 

Serra: Saçlarımı kestirdim. Çok uzunlardı ve ben kısa saçı daha çok seviyorum. Bana fazla gelen kısımlarını da bağışladım. Onlarla mutlu olacak başka insanlar var çünkü. #sacimsacinolsun kampanyası aracılığı ile saçlarım peruk yapıldı ve yeni sahibine gitti.Bir de bir melek resmi çizmiştim. Cezaevindeki kadınlar amigurimi bebeklere dönüştürdü bu çizimi. Sonra çantaları ve hatta kolyeleri yapıldı. Geliri de kimsesiz çocuklara bağışlandı. Aslında ben bu şekilde yardım edebileceğimi çok da bilmiyordum ama etrafımızdaki insanlar ve annem sayesinde bunların olabileceğini keşfettim.

Saadet: Resim yaparken ne hissediyorsun? Oyun oynamak, film izlemek, dans etmek ve buna benzer şeyler arasında resim senin için neden öncelikli? Nedir seni çeken şey?

Serra: Bilmiyorum. Sadece resim çizmeyi diğer her şeyden daha çok seviyorum.

Saadet: Serra biliyor musun ben resim yapamayan birisiyim ve okul dönemimde hep ağlardım resim yapamıyorum diye. Kardeşime benim yerime yapmasını isterdim. Ama birgün Anıl Tortop adındaki bir kadınla röportaj yaptım ve o bana aslında herkesin resim yapabileceğini ve bundan keyif alabileceğini söyledi. O günden sonra iş yerime boya kalemleri aldım ve canım sıkıldığında resim yapmaya başladım. Çok da keyif alıyorum. Farkettim ki, sahiden renkler ve çizimler insanı çok rahatlatıyor ve mutlu ediyor. Bir gün iki tane yıldız çizdim ve etraflarını çiçeklerle süsledim. O resmi de ekliyorum buraya, bakabilesin diye. Sonra elime senin resimlerinle oluşturulan Kayan Yıldızını Bekleyen Küçük Yıldız kitabı geldi. İlk dikkatimi çeken şey, küçük yıldızın başındaki çiçek oldu 🙂 Çok yakın buldum kendime bu çizimi. Çok da hoşuma gitti. Biraz bu kitaptan bahseder misin?

Serra: Hiç bu kadar fazla yıldız çizmemiştim! Neredeyse fenalık geldi diyebilirim 🙂 İlk basta küçük bir defterle başladı her şey. Sonra profesyonel görünmesi için başka büyük bir deftere çizdim. Detaylandırdım. Arada başka şeyler çizmek istesem de maalesef hep yıldız çizmek gerekiyordu. Ama bir söz vermiştim. Tamamlayana kadar da devam ettim. Sonunda bitirince ve kitap basılınca kendimi çok iyi hissettim ama. Hala yıldız çizmiyorum 🙂

 

 

 

Saadet: Yeni bir okul dönemi başlıyor. Heyecanlı mısın? Sence okul nasıl bir yer? Daha iyi olabilir diyeceğin ne olabilir yeni dönem için?

Serra: Bursa’dan İstanbul’a taşındığımız için yeni bir okula gideceğim. Bu okulda yüzme dersi olmadığı için çok mutluyum. Okul berbat ve sıkıcı bir yer… daha fazla eğlence olmalı bence. Öğretmek için daha farklı yöntemler olmalı. Hatta bence öğrenci, öğrenmek istediğinde öğrenmeli… yoksa tam bir işkence!

Saadet: Resim yapmayı senin gibi seven arkadaşların için ne söylemek istersin?

Serra: Bazen dışarı çıktığımızda annemle, yanımda kağıt ve kalemim olmuyor. Tam o sırada aklıma çizecek bir şey geliyor. O zaman çok zorlanıyorum. Peçeteye falan çizmek zorunda kalıyorum. O yüzden evden çıkmadan ilk iş, kalem kutumu ve resim defterimi çantama koymak oluyor. Arkadaşlarım da öyle yapsınlar. Akıllarına geleni çizebilirler böylece.

Saadet: Serracım sen öyle misin bilmiyorum ama benim kızım yerinde duramayan ve sürekli zıplayan oğlaklar gibi hareketliydi daha küçükken. Bu nedenle bu bloğun adı “oğlaklara kitaplar.” Oğlakları çok severim ve şimdiki çocukları onlara benzetiyorum. Kim bilir belki senin kardeşin de küçük bir oğlak olur 🙂 Elinde sihirli bir değnek olsaydı; ne yapmak isterdin bu sevimli oğlaklar için?

Serra: Sihirli değneğim olsaydı, dev bir trambolin, kocaman bir serbest yüzme ve eğlenme havuzu (bu bir içecekten yapılmış da olabilir), serbestçe koşabildikleri alanlar yapmak isterdim.

Saadet: Çok teşekkür ederim sohbete katıldığın için. Seni birebir tanımadan sevdim. Yolun açık olsun, hep güzel resimlerin olsun ve kitaplarla karşımıza gelsin diye umuyorum. Öpüyorum seni kocaman 🙂 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.