Uyku/Okul Vakti Babişko :)

Bazı kitaplar bekletmeye gelmiyor. Hemen elime ulaştığı gibi okumayı ve yazmayı acilen gerektiriyor. O anki duyguların hemen not edilmesi ve beğenilen şeyin önerilmesi isteniyor içimden gelen ses tarafından 🙂 İşte “Uyku Vakti Babişko” ile “Okul Vakti Babişko” da onlardan ikisi. Bilgi Çocuk tarafından basımı yapılan ve Türkçe’ye Yasemin Yener tarafından çevrilen kitabın yazarı Dave Hackett. Evinde televizyon olmayan, üç çocuğu ve çok sayıda yaramaz hayvanı olan yazarın çalışmalarını merak ettim diye bugün sayfasında epey gezindim. Çizimlerini yüklediği videoları keyifle izledim. Sonda söyleyeceğimi bu sefer başta söyleyeyim ikinci kitabın son sayfasında bizim küçük cadı aniden “Bitme, bitme, bitmeeee, lütfennn” diye bağırdı 🙂 Hedef kitlesinden bir üye olarak küçük cadının tepkisini eklemeden olmaz galiba 🙂 Söylememe gerek yok, son derece keyifle okuduk ve okurken eğlendik.

Niye yazarken böyle acele ediyorum ben de anlamadım. Sanki bir solukta tüm söyleyeceklerimi söylemem lazım gibi bir hava esti benim tarafımda. Bazen size de oluyor mu aynı şeyler? Kendi hallerinize bakıp güldüğünüz oluyor mu mesela? Bende oluyor ara ara. İşte öyle bir an bu da. Kitap sahiden güzel ve sanırım bu halin oluşmasında etkisi var. Neşeli, eğlenceli ve çocukla beraber yaşayanların tahmin edeceği üzre gerçekliği tersinden okutuyor bizlere yazar. Çocuk baba gibi davranıyor, baba da çocuk gibi. Hal böyle olunca galiba en çok kendini hikayede ve büyük bir karakter olan baba figüründe bulan çocuklar da bu nedenle ilgiyle ve beğeniyle takip ediyor kitabı.

Kitapta birkaç şey hoşuma gitti. Hani derler ya, “Deli deliyi görünce sopasını saklarmış” işte tam onun gibi bir durum var. Çocuk gibi davranan ve rolleri değişen baba kız ilişkisinde kız çocuğunun büyük rolünü üstlenmesi eğlence katmış sahiden. Bunu ara ara ben de yapıyorum. İçinden çıkamadığım veya yorulduğum anlarda küçük cadıdan rolü kapıyorum ve bu sefer o benimle uğraşmak zorunda kalıyor. Bir anlık şaşkınlıktan sonra hemen kendini unutup sizinle uğraşmaya başlıyor yanınızdaki çocuk. Komik ve daha da kolaylaştırıcı bir yol olabiliyor bazen ve tavsiye ederim. Bir diğer konu da babaların konu alınması. Yani klasik söylemlerin ötesinde kızıyla olan diyaloğu üzerinden gerçekliğin tersine çevrilmesinde çocuk bakımı rolü babaya verilmiş. Eminim yazarı da kendi çocuklarıyla en az eşi kadar ilgili bir babadır. Bu da bence okumayı ayrıca güzel kılıyor. Son nokta ise yazarı ve çizerinin aynı kişi olması. Bu elbette her kitapta şart değil; ancak olduğunda da harika bir tad bırakıyor okuyucuda. Örneğin sık sık resimleri takip ediyorsunuz; çünkü metinle kol kola ilerliyorlar. Resimlerine bakıp bakıp gülüyor mesela yanımdaki küçük cadı. Aslında niyetlendiğim bu kitapları ona babişkosunun okumasıydı ama dayanamadım o eve gelmeden ben okudum 🙂 Kitaptaki küçük kızın babasını kocaman bir fırça ile yıkamasına ayrıca uzun uzun güldü yanımdaki. Kısacası sizin resme koyduğunuz her ayrıntı hedef kitlesinde illa ki yer buluyor. Gözlerinden kaçmıyor eklediğiniz mizah unsurları. Dolayısıyla kolay değil, aksine bence özellikle okul öncesine ait kitaplarda çizer olmak oldukça zor ve sorumluluk isteyen bir iş. Bunun farkında olan çizerler de zaten hemen farkını ortaya koyuyor.

Neyse ben epey konuştum. Benden size tavsiye, yaklaşan “Babalar Günü” için bu kitapları evin babasına hediye alın. Almakla kalmayın; onu evin küçük oğlağına okumasını sağlayın 🙂 Siz de oturup manzaranın keyfine bakın. Çünkü belki de hayatta bundan güzel manzaralar bulmak kolay olmayabilir…. 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.