“Büyük Filmlerin Küçük Kahramanları” Panelistleri Radyoda :)

Çocuk ve Hakları temalı güzel bir gün geçirdik ve günün panel kısmında Büyük Filmlerin Küçük Kahramanları adıyla üç güzel insan yer aldı. Mommo Kızkardeşim filminin senaristi ve yönetmeni Atalay Taşdiken, Prof. Dr. Nursu Çakın Memik ve Dr. Öğr. Üyesi Özgür Velioğlu. Fırsat bu fırsat diyerek hepsini radyoya aldık ve orada önce kendi merakımızı giderecek güzel bir sohbete daldık. Panelde Prof. Dr. Nursu Çakın Memik hoca “Sosyal Medyada ve Ekranda Çocuk” konulu bir sunum ile yer aldı ve sunumunu aşağıda zaten link olarak yerleştirdim. İsteyenler sunum adlarını tıklayarak erişebilirler. Dr. Özgür Velioğlu da “Sinema ve Çocuk” üzerinden sesli düşünmemizi sağladı sunumuyla ve onun da sunumu aşağıda yer alıyor. Radyoda ise aslında paneldeki sohbeti kendi aramızda kurduk ve ben onlara dahil oldum.

Çocuk ve sinema derken çocuğun sinemada nasıl kullanıldığı, temsili ve çocukların içinde bulundukları zor koşulları değerlendirdik. Dr. Öğr. Üyesi Velioğlu’nun verdiği örnek çok ama çok çarpıcı bir örnekti ve burada da paylaşmak istiyorum: “6 aylık bebeğe uyumaması için kahve içirildiğine dair Meltem Cumbul’un açıklaması var” dedi ve hepimiz olayın nasıl da kötü olabileceğini görmüş olduk. Prof. Dr. Memik ise çocuğun istismarı açısından bilgi ve deneyimlerini bizimle paylaştı ve olayı sosyal medya ile ekran arasındaki ilişki ile bütünleştirdi. Elbette Mommo Kızkardeşim filmi de bizleri çok etkileyen ve sayısız ödülle ülkemize dönen bir film olarak masaya yatırıldı. Senaristi ve yönetmeni filmi nasıl çektiğini, neden böylesi bir filmi yazıp yönettiğini açıkladı bizlere. Yine filmde çocuklarla çalışırken nelerle karşılaştığını da ilave etti. Taşdiken’in kendi çocukluğunda tanık olduğu ve hafızasından silemediği bu olayı perdeye taşıdıktan sonra nasıl da fazla insana ulaştığını görmek kendisi için de güzel bir deneyim oluşturmuştur mutlaka. Almanya’daki gösterimde bir kadının gelip “Ben 40 yaşıma kadar ağlamamıştım ama siz beni ağlattınız” cümlesi kadar hiçbir söz söylemeden omzuna yaslanıp uzun süre ağlayan Çinli bir insanın halini ve ondaki duygu durumunu da bizlerle paylaşan yönetmen mekanın duygu açısından çok da belirleyici olmadığını ve meselenin insana ulaşmak olduğunu söyledi. Az söz ile çok fazla şeyi bizlerle paylaşan filmin de aslında bunu başardığını görüyoruz konuşulanları özetlersek. Filmdeki çocukların profesyonel oyuncular olmamaları da ayrıca doğal ve samimi bir ortam yaratıyor ve “çocuk” olma hallerini koruyor bir başka tarafından. Filmin son sahnesinde küçük kızın saçlarının kesilmesinde tüm setin kıza “Biz saçlarımızı keselim, sonra bu sahneyi çekelim Elif” dediklerine değinen Taşdiken tüm koşulların çocuklardan taraf kullanılmaya çalışıldığını da belirtti. Prof. Dr. Memik ile filmde akran zorbalığı, ötekileştirme ve diğer kavramları da konuştuk ve filmi çocuğun hakları üzerinden bir kez daha değerlendirdik. İlk defa üç konukla radyoya geçtiğim bu programda çocuk, sinema, ekran, çocuk hakları, sosyal medya ve film özelindeki konuşulan her şey benim için güzel bir deneyim oldu. Küçücük bir not olarak bu panelde emeği geçenlere ve özellikle Öğr. Gör. Hacı Mehmet Duranoğlu’na da buradan teşekkür etmek isterim. Şimdi de son söz niyetine “bu güzel deneyime dahil olmak istiyorsanız aşağıdaki radyo ikonunu tıklamanız yeterli” diyorum.

Prof. Dr. Nursu Çakın Memik’in sunumu: Sosyal Medyada ve Ekranda Çocuk 
Dr. Öğr. Üyesi Özgür Velioğlu’nun sunumu: Sinema ve Çocuk 

                                                              

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.