Dünya Çocukları

Nuria Roca tarafından yazılan, Rosa Maria Curto tarafından resimlenen “Dünya Çocukları” kitabının çevirmeni Ayşe Sarıoğlu. Tübitak Popüler Bilim Kitapları’ndan çıkan kitap adından da anlaşılacağı gibi Dünya’nın farklı yerlerindeki çocukların hayatlarından kesitler sunuyor. Bundan da öte tüm çocukların aynı ihtiyaçlarda olduğu ve hepsinin sahip olduğu haklar olduğunu vurguluyor. Aileleri ve arkadaşlarıyla eğlenceli vakit geçirmenin tüm çocukların ortak isteği olduğu da belirtiliyor.

Kitap oldukça güzel bir giriş yapıyor aslında. Bırakın tüm çocukların benzer olduğunu, uzaydan bir görüntü ile başlaması aslında evrende nerede olduğumuzu anımsamamız anlamında önemli. Bu görüntüden sonra farklı ülkelerden çocukların yaşamlarına bakıyoruz. Yerel özelliklerin sunulduğu ve coğrafi farklılıkların insanların yaşamlarına etkilerine değinildiği kitap oldukça ilgi çekici. Çin’deki yeni yıl kutlamalarından Kuzey Alaska’ya gidiyoruz aniden. Havaların çok soğuk olduğu zamanlarda evdeki internet üzerinden derslerini takip eden Pall’ın yaşamına konuk oluyoruz burada. Sonra aslında çocuklar için hiç de uygun olmayan kocaman kocaman binalar arasında yaşayan İçiro’ya bakıyoruz. Japonya’nın Tokyo kentinde yaşayan İçiro’yu ve hayatını anlatırken yazar “Öyle yüksek binalar olur ki, bazı sokaklara hiç güneş girmez” diyor. Yine araçların gürültüsü de dile getirilen bir diğer konu.

Yazar oldukça duyarlı birisi. Bunu her çocuğun hayatına yaklaşırken öne çıkardığı kavramlardan çok net anlayabiliyoruz. Tıpkı savaşı geride bırakan ve bu esnada bir bacağını kaybeden Draco adlı çocuğu ve ülkesini anlatırken yaptığı gibi. Sırbistan’da yaşayan Draco’nun “En büyük dileği, savaşların bir daha geri gelmemek üzere yok olması” diyor yazar ve bizim de ortak sesimiz oluyor. Bu dilekle birlikte bu kez Afrika’ya gidiyoruz ve çölde yaşayan Kadi’nin hayatına konuk oluyoruz. Ordan da Avustralya’da yaşayan Tarita’nın hayatına. Bu kısımda biraz zaman harcadım çünkü Tarita babasının çaldığı diciridu adlı müzik aletiyle dans ediyormuş. Merak edip internette biraz bu müziği araştırdım. Farklı kültürlerin kullandığı müzik aletlerini dinlemek oldukça keyifli. Eminim çocuğunuza okurken siz de aynı zamanı geçireceksiniz. Kitabın bizi açtığı en güzel yanlardan birisi de bu işte. Merak duygumuz artıyor her çocuk ve ülkede.

Yazar, çocuk işçi kavramına da usulca değiniyor Nawal sayesinde. Mısır’da bir kasabada yaşayan çocuklar sabahları tarlalarda yasemin topluyorlar ve aile bütçesine destek oluyorlar. Tarladan dönen çocuklar ancak bundan sonra okula gidiyorlar. Mısır’dan bu defa İltal’yanın sularla kaplı sokaklarına giriyoruz. Sizce de çok eğlenceli bir yolculuk değil mi? Gina sayesinde Venedik sokaklarında geziyoruz. Kısa bir moladan sonra bu kez Kinu ile Amazon Yağmur Ormanları’na geçiyoruz. Yağmurun büyük ağaçlardan kendisine yer aralayıp çocuklara ulaşamadığı bu eşsiz yerlerde olduğumu düşünmek bile harika. Kitabı okurken tüm çocukların ülkelerini görmek ve gezmek istedim. Tam da Pol’ün söylediği gibi tüm dünya çocukların evi aslında.

Yazar herkesin birbirinden farklı ama herkesin eşit olduğunu belirttiği son kısımla bitiriyor kitabı. Elbette devamında etkinlikler bölümü var. Yazar; din, dil, müzik, mekanları farklı olsa da tüm çocukların eşit olduğu ve aynı haklara sahip olduğu vurgusunda bulunuyor. Oldukça keyifli bir yolculuktu aslında bu kitabı okumak. Belki tüm okul öncesi gruplarına okunursa insanlar bir diğerinden üstün olmadıklarını daha net görebilirler. Aslında çocuklar zaten böylesi bir duygu ile büyümüyorlar, onlar sadece büyüklerin söylemlerine maruz kalıyorlar. Yine de kitabı çocuğa okurken belki büyükler de kendi çocuk yanlarına daha fazla kulak kabartır ve daha çok insan olabilirler. Rengi, dili, dini, kültürü farklı olan çocukların galaksideki küçücük bir nokta olan Dünya’daki halleri belki büyüklere de bir ders olur. Yaşamdan ve çocuklardan yana bir dünya düşünü paylaşıyorum yazarın. Tavsiye ile…

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.