Cadılar Soruyor-Özge Bahar Sunar Yanıtlıyor :)

Her şey bir hevesle başladı. Bir sohbetimiz esnasında “Anne benim bazı sorularım var, mesela Özge Bahar Sunar’a” dedi ve gerisi çorap söküğü gibi geldi. Önce şu ana kadar beş kitabını okuduğumuz yazar ile ilgili araştırma yaptı ve sonra da sorularını hazırladı. Bu arada beni sekreter olarak kullanarak ilk iletişimde aracı olmamı istedi. Ben de sevgili Özge’ye telefon açtım ve Küçük Cadı da konuştu kendisiyle. Teklifi kabul eden yazarın “Heves ne güzel şey, çiçek açtıralım bu hevesi” sözleri gözlerimi doldurdu. Ne güzel bir kişiyle yola çıkıyor Küçük Cadı dedim içimden. Boşuna değil kitaplarını bunca sevmesi. Neyse bu benim girizgahım oldu ama yeterli; şimdi sözü Küçük Cadı ve ilk röportajındaki sevgili Özge’ye bırakıyorum 🙂 

Küçük Cadı: Merhaba, bu benim ilk röportajım. Bu nedenle heyecanlıyım. Bu röportajı Özge Bahar Sunar ile yapacağım. Başlıyorum; çocuk kitabı yazmayı seviyor musunuz, neden?

Özge Bahar Sunar: Merhaba, öncelikle ilk röportajını benimle yaptığın için çok mutlu olduğumu söylemek isterim. Nice röportajlarını okumak dileğiyle diyor ve hemen cevabıma geçiyorum. Çocuklar için hikayeler yazmayı çok seviyorum. Bu sayede senin gibi birçok harika çocukla tanışma fırsatım oluyor. Çocuklar için yazmak kolay bir şey değil. Çok çalışmak gerekiyor. Başka bir şey olsa bu kadar çalışmak beni sıkabilir ama konu çocuk kitapları olunca sıkılmıyorum.

 

Küçük Cadı: Çocuklarla faaliyetlere katılıyor musunuz?

Özge Bahar Sunar: Kitaplarımla ilgili etkinlikler yapıyorum. Çocuklar sevdikleri kitapların yazarlarıyla bir şeyler yapmayı seviyor. Bazen de çocuklar kitabı okuyup kendileri etkinlikler düzenliyor ve beni davet ediyor. Mesela bir kitabımla ilgili bilmeceler hazırlamışlardı. Gerçekten çok eğlenceliydi çünkü bilmeceler zordu ve cevap verirken zorlanmıştım. Bazen çocuklarla kütüphanelerde buluşuyorum. Çocuklarla felsefe eğitimlerime devam ediyorum; planlarım arasında onlarla buluşup felsefe yapmak var.

 

Küçük Cadı: Hikâyeyi yazarken çocukların bakış açısından kitaba bakıyor musunuz?

Özge Bahar Sunar: Evet bu dediğini yapmaya çalışıyorum. Sık sık yazdıklarımı çocuklarla paylaşıp düşüncelerini soruyorum. Bazen de çocukluğumu düşünüp sanki şimdi de bir çocukmuşum gibi hissederek yazdıklarımı okuyorum.

 

Küçük Cadı: Hikâyeyi yazarken neler size ilham verir?

Özge Bahar Sunar: Aslında bir şeylerin bana ilham vermesini beklemiyorum. Ben yaşadığım her şeyden ilham almaya çalışıyorum. Mesela çok acı bir yemek yiyorsam “Acaba bu yemekten nasıl bir hikâye çıkar?” diye düşünüyorum. Bazen müzeleri ya da sergileri dolaşırken bir resmin önünde donakalıyorum. O sırada kafamın içinde o resimle ilgili bir hikâye uydurmaya başlıyorum. İlhamı zorla çağırıyorum.

 

Küçük Cadı: Herkes çocuk kitabı yazabilir mi?

Özge Bahar Sunar: Bilmiyorum. Çok zor bir soru. Herkes mi? Tüm dünyadaki sekiz milyar kişi mi? Bence çocuk hikayelerini çok seven ve bu konuda çok çalışan kişiler yazabilir.

 

Küçük Cadı: Kitapları yazarken ne hissediyorsunuz?

Özge Bahar Sunar: Bütün duyguları hissediyorum. Hoşuma giden bir konu bulduğumda seviniyorum, yazmaya başlayınca güzel yazamadığımı düşünüp hayal kırıklığına uğruyorum. Yine de cesur olup yazmaya devam ediyorum. Hikâye şekillendikçe umutlanıyorum. Yazdıklarımı okuyunca eksiklerimi görüp üzülüyorum. Eksiklerimi tamamlamaya çalışırken sıkılıyorum. Bitince kendimle gurur duyuyorum. Nihayet kitap haline gelince rahatlıyorum. Çocuklar kitabımı beğendiklerini söylediğinde dans ediyorum ve büyük bir dilim pasta yiyorum.

 

Küçük Cadı: Bu mesleği niye seçtiniz?

Özge Bahar Sunar: Düşündüm taşındım benim için en ideal mesleğin yazarlık olduğuna karar verdim. Hikayeler yaratmayı seviyorum. Kendi başıma çalışmak hoşuma gidiyor. Çalışma saatlerine de ben karar veriyorum. Bu mesleği seneler sonra buldum, umarım ona karşı hevesimi hiç kaybetmem.

 

 

Küçük Cadı: Bir kitabı yazıp bitirdiğinizde sizi ne mutlu eder?

Özge Bahar Sunar: Bitirmek zaten çok mutluluk verici. Bu da bitti, artık yepyeni bir hikâyeye başlayabilirim, diye düşünürüm.

 

Küçük Cadı: Bunun dışında neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Özge Bahar Sunar: Yürüyüş yapmayı çok severim. Yeni şeyler öğrenmek beni mutlu eder. Ailemle gezmek, arkadaşlarımla sohbet etmek, güzel bir kitap okumak, iyi bir film izlemek, daha önce denemediğim bir şeyi denemek hoşuma gider.

 

Küçük Cadı: 12 yıl öğretmenlik yaptınız nasıl bir histi?

Özge Bahar Sunar: Öğretmenliği pek sevmiyordum. Mesleği seven arkadaşlarıma bakıp keşke ben de onlar gibi hevesli olsam diye düşünürdüm. Elbette çok eğlendiğim, çok duygulandığım, çok mutlu olduğum zamanlar oldu. Çocuklarla beraber olmak güzeldi.

 

Küçük Cadı: Bay Kamuki kitabını yazdınız bu kitabı çocuklara nefrete gerek olmadığını anlatmak için mi hazırladınız?

Özge Bahar Sunar: Aslında çocuklara bir şey öğretmek için hikayeler yazmıyorum. Hoşuma giden bir fikir buluyorum sonra onunla ilgili bir şeyler uydurmaya başlıyorum. Bir düşünce başka bir düşünceyi doğuruyor ve sonunda ortaya bir hikâye çıkıyor. Bütün hikayeler bir şey anlatır zaten, Bay Kamuki’de de diğer şeylerin yanında nefretle ilgili kısımlar var.

 

Küçük Cadı: Cam kavanozlar kitabınızla ilgili bir sorum var cam denizleri kirletmiyor mu, eğer kirletiyorsa balıklar cam kavanoz yerine niye başka bir şey kullanmıyor? Mesela kum ya da deniz kabuğu?

Özge Bahar Sunar: Çok güzel bir soru sormuşsun, teşekkür ederim. Haklısın aslında cam kavanozların denizlerde olmaması gerekir. Biz insanlar maalesef denizlere birçok şeyin yanında cam kavanozlar da atıyoruz. Denizde cam kavanoz olması da balıkların cam kavanozlarda yaşaması da saçma. Bu saçmalığı düşünerek yazmıştım. Dediğin gibi kum ya da deniz kabuğu kullanarak da bir hikâye yaratılabilirdi.

 

Bu güzel sorular için tekrar teşekkür ederim Armin. Benim için çok güzel bir anı olacak. Bir gün yüz yüze de tanışmayı çok isterim. Sevgilerimle.

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.