Bir babanın çocuklarını sevmesinde saklı bazen umut :)

Lisede iki sene aynı sınıftaydık Emre ile. Açıkçası çok fazla bir paylaşımımız olmamıştı. Şimdilerde bir oğlu ve bir kızı var ve sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla onlarla pek mutlu. Daim olsun elbette mutluluğu bu güzel ailenin. Emre’nin çocuklarını sevme şekli oldukça naif ve içten. Öyle ki o çocuklarını severken ve onlara dair küçücük anlarına dair paylaşımlar yaparken içimdeki ses “Böyle babalar çoğalsın ve her kelime anlamını taşıyarak çoğalsın pek çok ailede daha” diyor. 

İlk görselde eşi hamile ve oğlu ile birlikte onun gelişini bekliyorlar. İkinci karede ise kızları hayatlarına katılmış ve anlaşılan ailedeki neşe artmış. Oğlunu da, kızını da sevme şekli ile farkında olmadan bana umut oldun arkadaşım 🙂 Gönlüm, her çocuğun en doğal hakkı olan sevilme ihtiyacına en uygun koşullarda ulaşmasını diliyor senin karelerinde. Kendi kendilerine ayakları üzerinde duracakları zamana kadar onlara eşlik etmek gibi güzel ve büyük olan bu yükü senin gibi isteyerek taşıyan, taşırken daha da güzelleşen ve çocuklarına güzel anılar bırakan babaların çoğalmasını diliyorum tüm çocuklar adına. Aklıma sık sık resimlerine dalıp mutlu olduğum Babam Yanımdayken (Redhouse Kidz-Soosh) kitabı geliyor. Öyle sıcak, içten ve samimi ki resimler ve sözler, keşke tüm çocukların babaları onlar için böyle sevgi dolu olsa diyorum her sayfasında. Diğer yanıyla bir erkeğin bence en şanslı olduğu zamanlardır çocuklarıyla geçirdikleri zamanlar. Başka ne bu kadar mutlu edebilir ki bir insanı. Bir bakış, bir gülüş, ilk kez ağzından çıkan “baba” kelimesi değil de nedir sahiden? Hoş, çok daha büyük bir çabayı anneler harcıyor ama onlar yine de hayata genellikle “baba” kelimesi ile başlıyorlar. Bunun da ayrıca hakkını vermek gerekiyor galiba. 

Bu karede oğlu Demir’e sesleniyor Emre ve diyor ki; “Topu topu 6 dişinle, hangi ara ‘hayatımız’ oldun fark edemedik bile… Gülüşün hiç eksilmesin, seni seviyorum oğlum…” Altı değil, tek dişiyle, hatta dişsiz ve evin tüm düzenini yerle bir edip herkesi helak etmişken bile “hayatımız” oluyorlar aniden o ufaklıklar aslında. Bir hareketi, şaşkınlığı ve gülüşü yetiyor insana etrafındaki dumanı dağıtması için. Galiba Emre’nin çocuklarını sevmesini alenen yazması da beni mutlu ediyor. Kaba ve sert mizacı kendine artı sanan erkek figüründen uzak ve duygularını ifade etme şekli ile de klasik rolleri bozması hoşuma gidiyor galiba; o bunu niyetlemiş olmasa bile. Belki sırf bir çocuğa yaklaşımla değişimin mümkün olacağını, şiddetin azalacağını ve insanların tüm canlılara daha iyi davranacağını düşündüğüm için seviyorum bu paylaşımları.  
 
 
Bugün ondan izin alarak bloga bu yazıyı yazıyorum ve çocuklarının resimlerini ekliyorum. Yandaki cimcime ailenin kızı ve ona da yine bir cümle ile sesleniyor babası: “Senin o gözlerinin parlaması benim gözlerimi doldurur, sen henüz bilmezsin…” Sahiden de bakmaya doyamadığımız kareler aslında çocukların bebeklik halleri. Bu duyguyu biliyoruz ve belki dillendiriyoruz ama Derin hanıma babası böyle seslenince kalbim tüm kız çocukları için aynı sözleri fısıldıyor. En çok babaları sevip korusun onları, en çok babalarından öğrensinler sevgiyi ve doğruyu; en çok onlardan görsünler annelerine olan sevgi ve davranışın nasıl olacağını. Böylece hayata bir sıfır önde başlarlar ve ne yaşarlarsa yaşasınlar, her zaman iç sesleri onlara eşlik ederken çocukluk deneyimlerinden en güzel hali ile bahsederler.
 
 
Bu son karede ise abi kardeş sevgi yumağı halindeler. Durmuyor elbette babaları ve yine yazıyor onlara; “Sarılmanın en güzel şekli. Kardeş sarılması. Canlarım…” Tek kare ile yazmak istemiştim ama her kare için konuşmak isterken buldum kendimi. Bazen oluyor galiba böyle. Sanırım beslendiğim umudu yazarak ve paylaşarak çoğaltmak isteği ağır basıyor. Gördüğüm o güzel olan şey her ne ise; daha çok dolaşıma girsin istiyorum. Belki iyi diye bildiklerimize daha çok sarılırsak kötülük kendiliğinden kaçıp gider diye bir ses var içimde. O nedenle seviyorum bana iyi geleni bloga almayı ve çoğaltmayı. Bir de lisede belki doğru dürüst hiç sohbet etmediğim arkadaşımı yıllar sonra “canları” vasıtasıyla izlerken onun babalığından tüm çocuklara dileklerde bulunma şansını bulduğum için keyif veriyordur yazmak. Biliyorum ki tüm olumsuzluk ve şiddet haberlerine rağmen gerçek sevgiyi bilen, yaşayan, paylaşan ve çocuklarına bunu gösteren insanlar var. İyi ki varlar ama değil mi 🙂
 

Emre-Demir-Derin DEMİRCİ 

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.