Güvercinlerin dostu Asiye abla :)

Bir iş günü daha bitmiş ve eve dönüyorum. Aniden önüme bir kadın çıkıyor; hem de kocaman bir mermer kabın içinde ekmekleri ıslatıp yoğuruyor. Yanında su ve bolca ekmek parçası var. Önce anlayamadım ne yaptığını, yanına gidip dinledim. “Gelin yavrularım, bakın yemek getirdim, hadi benim kuzularım, hadi benim canlarım” diye güvercinlere seslenen kadını dinlerken kulağım dinlendi, ruhum beslendi. Sonra da konuşmaya başladık: 

Saadet: Merhaba, kolay gelsin, ne yapıyorsunuz?

Kadın: Güvercinlerime ekmek hazırlıyorum. Niye sordun? Gazeteci misin? Genelde insanlar yanımdan geçer gider, kimse sevmez hayvanları!

Saadet: Hayır gazeteci değilim ama bir sayfam var internette, orada yazmayı seviyorum. Resminizi çekip, sizi de oraya ekleyebilir miyim?
Kadın: Elbette ama dediklerimi yazacaksın tamam mı?

Saadet: Peki, tamam yazacağım, adın ne abla senin?

Kadın: Asiye. Bak yazacaksın, ona göre! İnsanlara de ki, canlılara zarar vermesinler, hele de hayvanlara hiç zarar vermesinler. Bak ben onları besliyorum, ziyan etmesinler, engel olmasınlar, başka da bir şey istemem.

Saadet: Peki, ekmekleri neden böyle ıslatıyorsun?

Asiye: Bu ekmekleri çöplerin kenarlarına bırakıyorlar, ben de gidip onları topluyorum. Sonra bazıları sert oluyor ve kuşlar yiyemez diye ıslatıp böyle ovuyorum.

Saadet: Anladım, daha önce güvercinler şu karşı ki boş alana doluyordu. Oraya otopark yapılınca demek ki buraya geldiler.
Asiye: Yok öyle kendi kendilerine gelmediler. Ben alıştırdım. Hergün geldim, yavaş yavaş, usul usul yanaştım onlara. Her gün ekmek ve yiyecekleri ne varsa topladım ve getirdim. 

Bu arada Asiye abla kuşlarla konuşuyor: “Gelin yavrularım, bakın yemek getirdim, hadi benim kuzularım, hadi benim canlarım.” Dinlerken kulağım dinlendi, ruhum beslendi.

Saadet: Ellerine sağlık, emeğine sağlık, neye niyet ediyorsan kabul olsun, ne diyeyim seni görmek mutlu etti beni.

Asiye: Sen de sağol kızım, ben sadece kuşları değil, kedileri de besliyorum. İnsanlar her şeye şikayet ediyorlar. Her gün ortalıkta dolanıp iyilikten bahsedenler beni görünce “sen kedileri, kuşları besliyorsun ama kuşlar arabama pisletiyorlar” diye söyleniyorlar. İnanabiliyor musun? Vallahi bak, bunları duydum ben.

Saadet: Ne diyorsun peki böyle şeyleri duyunca?

Asiye: Sana şimdi söylediğimi, neyim var dedin sen? İnternette sayfan mı, heh orda yaz ama lütfen. Ben sadece şunu söylüyorum, sevmeyi bilmiyorsan en azından engel olma, söylenme. Başka da diyeceğim yok.

İşte böyle bir diyalog. Sonra Asiye ablaya söz verdiğim gibi sizlerle paylaşıyorum bu konuşmayı. Bana iyi geldi, bana iyi gelen belki sizlere de iyi gelir. Belki kocaman sözlerle değil, en küçük cümlelerdeki mana iyi gelir ruhumuza. Ne olduğumuzu, yaşamda neyden, kimden yana olmamız gerektiğini gösterir belki bu diyalog. Belki, sadece bir küçük tebessüm bırakır yüzünüzde. Azıcık da olsa ihtiyacımız var galiba bunca şiddet sarmalının içinde debelenirken…

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.