Bizim Antiprenses Serisi-Türkan Saylan
Notabene Yayınları güzel bir çalışmaya imza atarak “Bizim Antiprenses Serisi”ni hazırlamış. Tam da kitabın başında açıkladıkları gibi prens ve prenses yetiştirilmesine itiraz üzerinden kuruyor seri kendisini. Bu bağlamda Dünya’da bu kalıplara uymayan, yaşamın içini gönlünce dolduran kişiler seriye dahil edilmiş. Sırayla okudukça bahsedeceğim hepsinden. Şimdilik elimde olan Türkan Saylan ile başlamak istiyorum.
Melike Belkıs Aydın’ın kaleminden çıkan kitabın çizimlerini İpek Okyar yapmış. Bazı çizimler öylesine güzel ki, atlayıp resmin içine girmek istiyorsunuz. Kapağında mesela bir çiçek ve çiçeğin üzerine küçük mantar şapkalı evler çizilmiş. Bir de sayfalarda sıkça karşımıza çıkan martı yer almış kapakta. Anlatılanlarda çocuklar adına sorular soran ve kafası karışan sevimli bir martı. Yine iki çiçek arasına bir asma köprü kurulmuş kendi doğallığında.
Geliyoruz kitabın içeriğine. Türkan Saylan’ın hayatı konu ediliyor elbette kitaba. Çocukların anlayabileceği şekilde düşünülmüş ve yazılmış kitabın dili oldukça sade. Türkan Saylan’ın çocukluğundan başlıyor ve nasıl bir ailede büyüdüğüne değiniyor yazar öncelikle. Doktor olmaya ne zaman karar verdiği ve sonrasında nasıl bir eğitim sürecinden geçtiği de anlatılıyor. Evlenmesi ve iki çocuğunun olması kadar, çocuklarına neden Çağlayan ve Çınar isimlerini verdiği de yanıtlanıyor. Doğa, insan ve yaşam tutkunu Türkan Saylan’ın cüzzamlı hastaların tedavisinde üstlendiği role de yer verilen kitapta Saylan’ın onlarla nasıl ilgilendiği, Cüzzamla Savaş Derneği’nin nasıl kurduğu ve bu alandaki çalışmalarıyla Uluslararası Gandhi Ödülü’nü nasıl aldığı da anlatılıyor. Elbette oldukça keyifli bir şekilde ilerliyoruz sayfaları bunları okurken. Çünkü arada çizimler ve kısa notlar ekleniyor kitaba. Bir de sevimli küçük martının bizim adımıza merak eden gözleri.
Kitapta, ülkesinin farklı yerlerini gören, deneyimleyen ve gittiği yerlere artı değer katmaya çalışan Türkan Saylan’ın okula gidemeyen kız çocukları için yaptıkları da yer alıyor. Onların okumalarına yardımcı olmak için kurulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin çalışmalarından ve ilk genel başkanı olarak Türkan Saylan’ın bu çalışmalardaki payından da söz ediliyor. Öncelikle belirtmek gerekiyor ki kitap oldukça güzel ve akıcı. Yaşam hikayesi tüm gerçekliği ile sunulmuş ve bu anlatımda Saylan’ın iki evliliği ve başından geçen olaylar da aktarılmış.
Bir kız çocuğu, bir kadın, bir anne, bir hekim olarak Türkan Saylan’ın tüm hayatını kapsayan kitapta, Saylan’ın geçirdiği rahatsızlıklar ve bunların karşısında moral ve motivasyonunu nasıl korumaya çalıştığı da anlatılmış. Bir de ayakucunda uyumayı seven köpeği Bubu’dan bahsediliyor son sayfalarda. Kız çocuklarının eğitimine önem veren, çalışmayı çok seven, hekimlik mesleğinin gereklerini yerine getiren, hayatını insanlar ve ülkesi için faydalı olanlara adayan Türkan Saylan’ın sevenlerine vedasına da değinen yazar onun yaşam umudunu da taşıyor kalemine. Elbette, İpek Okyar’ın güzel çizimleriyle. Kitabın son sayfasında içimden “Ne güzel hayata değer katanları bilmek, görmek ve dinlemek” dedim ve şimdi onu bu yazıyla dillendiriyorum… Türkan Saylan’a saygıyla…
Turkan Saylan ve onun gibi nice onurlu ve vatanina hizmetkar buyuk i sanlara saygiyla. Bu guzel insani yasarken gorduk sukur, ona yapilan haksizlik ve vicdansizliklari da gorduk. O dimdik durusuyla devlesti ve tahtini kurdu gonlumuzde. Yapilanlar yapanlarin yaninda bu dunyada ve obur dunyada kalmasin. Yazi icin tebrik ederim.