Müziği hayat, dramayı eğitim olarak tanımlayan Agâh Eroğlu Oğlak Sohbetleri’nde :)

Oğlak Sohbetleri’nin altıncısını Agâh Eroğlu ile müzik ve drama üzerine gerçekleştirdik. Müziği hayatın kendisi, dramayı ise tek kelime ile eğitim olarak tanımlayan Agâh Eroğlu 1200 civarında şarkı bestelemiş. İzmit Çok Sesli Müzikal Korosu’nu kurmuş. Kocaeli Şehir Tiyatroları’nda çalışıyor ve okullarda müzik eğitimi veriyor. Gelin kendisinden dinleyelim biraz da 🙂

Saadet: Merhaba, biraz kendinizden bahseder misiniz?

Agâh: Merhaba. 1998 yılında lise yıllarında başladım müziğe. Sonrasında Kocaeli Üniversitesi Müzik Bölümü’nde Çello eğitimi aldım. Bu aralar yüksek lisans eğitimimle devam ediyorum. Tezim de müzik ve drama üzerine.

Saadet: Peki bu kadar kısa değil elbette. Tiyatro ile çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Agâh: Evet Kocaeli Bölge Tiyatrosu’nda müzik üzerine başladım önce. Bu da 2005 yılına denk geliyor. Sonrasında Çağdaş Drama Derneği’nin yaratıcı drama kurslarına dahil oldum. O eğitimleri tamamladıktan sonra da anaokulları ve ilköğretimde derslere başladım. 5 yıldır anaokullarında eğitim veriyorum ama 12 yıldır eğitmen olarak çalışıyorum.

Saadet: Çağdaş Drama Derneği ne zaman kuruldu? Sizin derneğe katılım süreciniz nasıl oldu? 

Agâh: 1990 yılında Ankara’da Prof. Dr. İnci San, Tamer Levent ve onların etrafında toplanan bir grup eğitmen tarafından kurulan bir dernek. Türkiye’de ilk ve alanında en iyilerindendir diyebiliriz. Ben de müzik ve drama üzerine düşünürken bu dernekten eğitim almaya karar verdim. Bu dernekten alınan belge ile eğitimci olabiliyorsunuz. Benim temel niyetim müzik eğitimine yaratıcı dramayı dahil edebilmek.

Saadet: Şunu merak ediyorum, neden klasik eğitim değil de yaratıcı drama üzerinden bu yola giriyorsunuz?

Agâh: Bunda kendi eğitim sürecim de etkili oldu diyebilirim. Ben de üniversite eğitimim dahil bana iyi gelen öğretmenlerim ile iyi gelmeyenlere baktım. Ayrıca eğitim anlamında iyi uygulamalar kadar olumsuz uygulamaları da gözden geçirdim. Bunu şöyle öğretselerdi çok daha iyi olurdu dediğim anlar oldu mesela. Bunu kendi kişisel tarihimden yola çıkarak yaptım. Nihayetinde benim için yaratıcı drama, eğitimin çok önemli bir parçası ve çabam da bunu müzik üzerinden yapabilmek.

Saadet: Daha açık sorayım o zaman; nedir eski ve yeni arasındaki fark sizce?

Agâh: Klasik öğrenme modellerini tamamen elbette reddetmiyoruz. Ancak benim söylemek ve yapmak istediğim şey öğrencinin pasif halden aktif hale geçmesi. Yani eskide sadece öğretmen aktif rol oynarken derslerde, şimdi yaratıcı drama ile interaktif bir öğrenme süreci yaşanıyor ve bence bu çok daha güzel ve etkili. Elbette bazı noktalarda yine klasik öğrenme modellerine dönüyoruz ama yaratıcı dramanın eğitime girmesinin, öğrenen ve öğreten açısından çok büyük katkı sunduğu görüşündeyim.

Saadet: Peki yaratıcı drama etkinlikleri kimlere yönelik?

Agâh: Yetişkinlere yönelik olanı da var çocuklara yönelik olanı da. Hatta psikodrama denilen bir alan var. Bunda da psikoloji eğitimi almış olan kişiler yaratıcı drama eğitimini de alarak rehabilitasyon aşamasında veya kendi alanlarında yaratıcı dramayı kullanıyorlar. Elbette bu bizim alanımız değil, ona sadece alandan kişiler dahil oluyor. Özel eğitimde de yaratıcı drama kullanılıyor; onu da eklemem lazım. Tüm gruplarda kısacası yararlanılan ve olumlu dönüşler alınan bir alan.

Saadet: Siz müzik ve dramayı beraber yürütüyorsunuz. Bu bir elde iki karpuz taşımak gibi geliyor kulağa, öyle mi sizce de?

Agâh: Hayır tam değil. Aksine bir elde iki karpuzu birleştirmek diyelim biz ona. Yani ben ikisini ayrı düşünemiyorum. Aynı işi farklı şekillerde sunma imkanı sağlıyorum kendime sadece.

Saadet: Müzik tek kelime ile size ne ifade ediyor?

Agâh: Hayat

Saadet: Peki drama?

Agâh: Eğitim

Saadet: Okul öncesinde de drama eğitimi veriliyor mu?

Agâh: Evet ama bu konuda bazı sıkıntılar var onu belirtmem gerekiyor. Çocukların olgunluğuna bağlı olarak ve onlara uygun yöntemler kullanılmalı. Kısacası eğer siz drama eğitimi alacaksanız kesinlikle eğitmenin nerelerden eğitim aldığına bakmalısınız. Bu aldığınız eğitimin niteliği hakkında da fikir verecektir size.

Saadet: Drama size ne kattı desem?

Agâh: Özgüven derim şüphesiz. Çünkü size bir tartışma konusu veriliyor ve siz kurgudan sonuca doğru çözümler üretiyorsunuz. Empati kuruyorsunuz. Dolaysıyla kendinizi ifade etme üzerine doğaçlama yapılan bir çalışma. Bu sizi özgüven noktasında besliyor.

Saadet: Peki dramayı müzikle birleştirirken başka nerede kullanıyorsunuz?

Agâh: Ben korolarda da kullanıyorum.

Saadet: Drama eğitimi sürecinden kısaca bahseder misiniz?

Agâh: Elbette. Öncelikle hazırlık aşaması var. Bunda grup üyeleri birbirini tanımıyorsa onların tanışmalarına ve kaynaşmalarına yaracak yollar arıyoruz. İnteraktif oyunlar hazırlıyoruz bunun için. Sonrasında fiziksel olarak da adapte olmak için müzik vb. araçlar kullanılarak bazen yürüyerek bazen dans ederek kişilerin oyuna hazırlanmasını sağlıyoruz. Ardından oyuna giriyoruz. Örneğin notaların öğrenilmesi. Yanlış yapan oyundan çıkıyor ve bekliyor. Sonraki aşamada canlandırma yapılıyor. Örneğin aynı apartmanda yaşayan ve sorun yaşayan sakinlerin çözüm bulmaları üzerine olsun canlandırma. Bundan sonrası doğaçlama ve empati ile gelişiyor. En son aşamada da değerlendirme yapılıyor.

Saadet: Anladığım kadarıyla tek cevap yok bu süreçte?

Agâh: Elbette yok. Çoklu cevaplar var. Herkes çözümün bir parçası olarak adım atıyor ama asla tek doğru yok.

Saadet: Yaratıcı dramayı farklı alanlarla da kullanabilir miyiz? Mesela siz neler yapıyorsunuz? Biraz bunlardan bahseder misiniz?

Agâh: Yaratıcı dramanın içine sığdıramayacağınız şey yok. En güzel yanı da bu zaten. Ben anaokullarında müzik eğitimi veriyorum. Anaokullarında ritim daha ön planda. Genelde gitar ve ukulele tercih ediyorum. Anaokullarında nota eğitimi veremezsiniz, en fazla isimlerini verirsiniz toplu derslerde. Müzik enstrümanları anlatılıyor bu derslerde. Orf sistemi ve ritim ön planda diyebilirim.

Saadet: Çocuklar kaç yaşında enstrüman çalmaya başlıyorlar?

Agâh: Genelde 4-5 yaşından itibaren başlayabilirler. Çocukların ilgi ve yetenekleri zaten kendisini gösteriyor okul öncesinde. Bu durumlarda da aile ile görüşerek gerekli yönlendirmelerde bulunuyoruz.

Saadet: Türkiye’deki okullarda müzik eğitimini hakkında ne söylemek istersiniz?

Agâh: Yapılması gereken çok şey var. Öncelikle bu konuya önem verip gerekli kaynak ve bütçe ayrılmalı. Bununla birlikte kendi çabalarıyla bir şeyler yapmak isteyen çok değerli öğretmenlerimiz var. Seslerini duyurup çocuklara daha fazla şey öğretmen telaşındalar. Bazen kampanyalar düzenliyorlar. Bunlara elbette saygım sonsuz. Ancak bence müzik ve yaratıcı drama için özel bir çaba ve kaynak ayrılmalı devlet tarafından.

Saadet: Peki şimdiye kadar kaç şarkı bestelediniz?

Agâh: 120 oyuna müzik besteledim. Bu da yaklaşık 1000-1200 civarı şarkı anlamına geliyor. Çocuklar oynarken bir yandan da müziği seslendiriyorlar ve çalışmalarımızda festivaller de yer alıyor.

Saadet: İlk çocuk şarkınızın adını anımsıyor musunuz?

Agâh: Evet. Yaşasın Gökkuşağı oyunu için hazırladığım şarkıydı.

Saadet: Çocukların dilinde kendi bestelediğiniz şarkıları duyunca ne hissediyorsunuz?

Agâh: Bu tarifini yapamayacağım bir duygu. Kesinlikle tarif edemem onu.

Saadet: Tiyatro ve müzik içinde bir yaşam sürüyorsunuz. Peki sizce çocuklar ne zaman tiyatro eğitimine başlayabilir?

Agâh: Alanın elbette uzmanları var ama ben kendi tecrübelerimden çıkarak 6 yaş bunun için uygundur diyebilirim. Elbette istisnaları olabilir. Bu süreçte zaten çocuktan artistik süreç beklenmez. Tiyatroyu tanımaları, sevmeleri ve kendilerini ifade etmeleri beklenebilir en fazla.

Saadet: Siz tiyatroya yeni başlayan ile birkaç yıldır içinde olan çocuklar arasında nasıl bir fark görüyorsunuz?

Agâh: Çok güzel ve keyifle izlediğimiz bir dönüşüm içine giriyorlar. Bir kere özgüvenleri gelişiyor. Kendilerini ifade etme şekilleri oldukça iyi bir noktaya geliyor. Empati yetenekleri gelişiyor.

Saadet: Peki izleyici olarak ne zaman götürülebilir çocuklar tiyatroya?

Agâh: Hemen her yaştan çocuk için hazırlanan oyunlar var. Seçici olarak bence her yaşta götürülebilir çocuklar.

Saadet: Son soru; çocuklarla çalışmak nasıl bir şey?

Agâh: Çok keyifli ve güzel bir şey. Daha sınıfa girdiğiniz anda gelip size sarılıyorlar. Önce bu sarılma seyansını tamamlıyorsunuz ve sonra başlıyorsunuz işinize. Bir de interaktif yöntemlerle öğretmek istediğiniz şeyi ortaya koyduğunuzda ve olumlu sonuçlar aldığınızda siz de mutlu oluyorsunuz. Bir de onların neşe ve istekle sizinle yol almaları harika bir şey.

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.