“Müzeler Yaşamları Değiştirebilir”- Mardin Müze Müdürü Nihat Erdoğan
Yaşayan ve yaşatılan bir mekan hayal edin. O mekanın çocuklar için oyun alanına dönüştüğünü ve kaybolmaya yüz tutmuş değerlerle örüldüğünü hayal edin sonra da. Sonra orda toplumun tüm kesimlerinin sevgi yumağı haline geldiğini düşünün. Beraberce şarkılar söyledikleri, masallar dinledikleri, oyunlar oynadıkları bir mekan. Nasıl bir mekan biliyor musunuz? İçine girdikten sonra çıkmak istemeyeceğiniz bir mekan. Üstelik burası bir müze. Evet burası Mardin Müzesi. İnanılmaz güzel etkinlikleriyle sadece ekranın öte tarafından izlerken bile beni fazlasıyla heyecanlandıran ve oğlaklar adına mutlu eden bir müze. Şimdi gelin bu hayali gerçeğe dönüştürenlerden Müze Müdürü Nihat Erdoğan ile sohbete dahil olun.
Saadet: Nihat Bey merhaba. Öncelikle hoş geldiniz “oğlak sohbetlerine”. Sizi bir müze müdürü olarak tanıyoruz ama ona gelmeden önce biraz kendinizden bahseder misiniz? Yolunuz Mardin’e nasıl düştü mesela? Kaç yıldır bu ildesiniz?
Nihat: Merhabalar Saadet Hanım hoş bulduk. Böyle bloğa beni ve Mardin Müzesi’ni konu aldığınız teşekkürlerimi sunuyorum.1996 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Klasik Arkeoloji ve Sanat Tarihi alanında lisansımı bitirdim. 1997-2001 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak 4 yıl Hakkâri’de sınıf öğretmenliğini, 2001-2008 yılları arasında Kültür Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak Ankara’da Müzeler Genel Müdürlüğü’nde arkeolog olarak görev aldım. 2008 yılı sonunda bu güne Mardin Müzesi Müdürü olarak çalışmalarıma devam etmekteyim. 2013 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müze Eğitimi dalında yüksek lisansımı tamamladım.
Saadet: Sizi bu sohbete konu etmemizin temel nedeni müzedeki çalışmalarınızı çocuklar için oyun alanına dönüştürmeniz. Bunu ben Türkiye’de ilk defa duyuyorum. Biraz oyun, çocuk ve müze bağlantısından bahseder misiniz? Nerden geldi aklınıza böyle bir fikir?
Nihat: Mardin Müzesi müzeleri tarihi eserlerin saklanıp korunduğu tanıtıldığı yer kimliğini aşarak müzenin toplumun yaşamında bir değişim yaratacak kurum olarak görmektedir. Müze koleksiyonuyla izleyici arasında bağ kurma süreçlerini kapsayan müze eğitimi etkinlikleri düzenleyerek müzeyi yaşam biçimi haline getirdik. Çok zengin olan kültürel mirasımızın topluma işlemesi, kültür varlıklarımızı değerli bulan, onları izlemekten keyif alan, mutlu olan, geçmişin bilgi kaynakları olarak gören bir nesil için küçük yaştan itibaren müzelere gitme alışkanlığı kazandırılmasını önemsiyoruz. Yaparak, yaşayarak, oynayarak öğrenmenin gerçekleştiği bir müze ortamı sağlayarak ve müzeyi bir eğitim kurumu olarak, yapılandırarak çocuklarda kültürünü ve mirasını tanıma, koruma, yaşatma bilinci geliştirilmektedir. Müze eğitimi ile kültürel mirasını koruyan, yaşatan, farklılıklara saygı gösteren, demokrasi bilinci edinmiş, paylaşımcı ve kendisi ile barışık nesiller yetiştirmek hedefindeyiz. Müzemiz eğitim/programlarımızı yaklaşık 7 yıldır devam ettiriyoruz. Her yıl müze eğitim ve etkinliklerimizi geliştirerek çeşitlendiriyoruz. Duvarsız sınıf olarak gördüğümüz müzemizde eğitim programlarına ve atölyelere katılan çocukların, müzemizin kapısından girdiklerinden itibaren güler yüzlü eğitmenlerimizle karşılanmalarıyla birlikte sıcak ve güvenli bir yuva, oyun ve eğlence mekanı hissiyatı uyanıyor. Atölye eğitimlerine geçilmeden önce eğitmenlerimiz ve öğrencilerimizle birlikte yaratıcı drama etkinliğinin içerisinde müzenin avlusunda öğretici oyunlar oynanıyor. Bu oyunlar drama çalışmaları ve atölye etkinlikleriyle çocuklarda hayal gücünün ve yaratıcılığın, sanat ve estetik duygunun gelişmesini sağlayarak, nesnelere bakma, nesnelerle çalışma, karşılaştırma yapma, ilişki kurma, sınıflandırma, sorgulama, soyutlayabilme, genellemelere ulaşma gibi birçok farklı yöntem ile düşünmelerini sağlarken el becerilerini geliştiriyoruz. Böylece oyunlar ve atölyeler eşliğinde çocuklarımızın doğal ve tarihi çevreyi koruyan, buna duyarlı olan, tarih ve kültür bilincine sahip bireyler olarak yetişiyorlar.
Mardin Müzesi hayatı anlamlandırmaya çalışan çocuğa, yeni ufuklara açılmaya çalışan kadına, tecrübelerini başka tecrübelerle birlikte kullanmak isteyen yaşlıya, topluma entegre olmaya çalışan engelli bireyleri müze eğitimi programıyla bir araya getirerek toplumun gelişimine ve eğitimine katkı sunarak toplumun kalkınmasına destek veren gerçek bir eğitim/öğrenme ve iletişim kurumu niteliğindedir.
Saadet: Çalışmalarınızı yürütürken uluslararası çalışmalardan örnek aldıklarınız oldu mu? Neydi sizi bu konuda motive eden?
Nihat: Çalışma hayatıma öğretmen olarak başlamam ve arkeoloji bilimine gönül vermem nedeniyle Anadolu’da var olan çok zengin kültürel miras, kültürel çeşitlilik, kültür varlıklarının toplum tarafından fark edilmesi, değer verilmesi ve korunması için eğitimin çok önemli olduğunu gördüm. Mesleki ve iş hayatındaki deneyimlerimi birleştirdim. Yurtdışındaki seyahatlerimde müzelerde gördüğüm aktiviteleri gözlemleyerek ve yüksek lisans yaparken de müze eğitim konusunda araştırma yapma fırsatım da oldu.
Saadet: Çalışmalarınıza sadece ildeki okullar mı, yoksa çevre illerden de okullar dahil ediliyor mu?
Nihat: Müzemiz “Herkes için ulaşılabilir müze” anlayışıyla hareket ediyor. Bu kapsamda tüm dünyadaki insanların ortak kültürel mirası olan müze koleksiyonlarına herkesin ulaşabilmesi için imkanların yettiği her yere ulaşmaya çalışıyor. Çevre iller, ilçe ve köylerinde yaşayan çocuk ve gençleri müze eğitimine katarak fırsat eşitliği sağlayarak, müze eğitim uygulamalarını gerçekleştiriyoruz. Okulların ve grupların müzemize gelmesi kadar müzemizin de il genelinde ilçeler ve köylerde çevre illerde bulunan okullara, sokağa, köye, halka açık alanlara gitmesi gerektiği anlayışla parklarda, kafelerde, kreşlerde, yurtlarda, Suriye mülteci kamplarında ekinlikler ve gösteriler düzenlemeye devam ediyoruz. Uluslararası Engelsiz İzmir Kongresi’nde müze eğitim etkinliklerimizle ve atölyelerimizle büyük bir katılım gösterdik. 28-29 Nisan tarihlerinde Heritage İstanbul Restorasyon, Arkeoloji ve müzecilik teknolojileri konferansına Mardin Müzesi olarak müze eğitim faaliyetlerini anlatan bir sunum ve eğitim atölyelerimizle birlikte konuk olacağız.
Saadet: Müze gezmek maalesef bizde yaygın bir kültür değil, siz bir anlamda müzeyi öğrenme aracı olarak da kullanıyorsunuz. Bu eğitime de destek. Yurtdışında bunun örneklerini duyuyoruz. Sizden de buradaki deneyimlerinizi alalım. Bir öğrenme mekânı olarak müzeler nasıl işliyor? Size yapılan geri dönüşler nasıl?
Nihat: Türkiye’de yaşayan toplumların müze gezme alışkanlığı sayıca diğer ülkeler göre daha az ve üzücü bir durum. Bizim müzemizde eğitim atölyelerin varlığı ve sürekliliği aynı zamanda geliştirdiğimiz projeler ve etkinliklerle Mardin’de yaşayan halkın ve yerli dinamikler tarafından tanınan ve saygı duyulan bir kurumuz. Müzemizde sabah ve öğle grupları olmak üzere günde 100’ün üzerinde öğrenci eğitim atölyelerimize katılıyorlar. Bunun yanı sıra hafta sonları ziyaretçi sayımız 4000 kişiye çıkıyor. Müze eğitim atölyelerimizin içerisinde yer alan ve her gelen grupların mutlaka katıldığı nesnelerle bağ kurmasını sağlayacak olan atölyeler ve müze gezisi atölyesi yer alıyor. Bu atölyede çocuklara müze nedir? Müzede neler vardır? Müzede kimler çalışır? Arkeolog, Sanat Tarihçi, Antropolog, vb. mesleklerin ne iş yaptıklarını soru cevap ve oyunlar eşliğinde kalıcı bilgiler aktarıyoruz. Sonrasında müzemizin tematik salonlarımızı gezerek orada bulunan eserleri hikâyeleştirerek çocuklara anlatıyoruz. Müzeye gelen her çocuğun tekrar müzeye gelmek için verdiği çabalar neticesinde tek seferli ziyaretçiden çok seferli ziyaretçi ağırlayan müzeye dönüşmemiz, öğrencilerin yazdığı mektuplar, yapılan anketler sonucunda kazandırılan farkındalıkların yanı sıra en önemli tespitimiz ziyaretçilerimizi mutlu etmeyi başardığımızdır.
Müze olarak tek seferlik ziyaretçiden çok seferlik ziyaretçiye yönelik bir alt yapı oluşturarak müzecilik faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Yaptığımız etkinliklerin görünür kılınması için tanıtım faaliyetlerine özel önem veriyoruz. Çok büyük ve önemli kültürel mirasa sahibiz. Çok zengin bir kültür varlığı koleksiyonumuz var. Bu koleksiyonu ve mirası değerli bulan, geçmişin bilgi kaynağı olarak gören, hem bunları izlemekten keyif alan hem de müzede vakit geçirmekten mutlu olan, müze kültürlü ve yaşadığı kentte mutlu bireylerin yetişmesi için müze eğitim çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
Mardin Müzesi, topluma hizmet bakış açısıyla faaliyetlerini planlayarak ve müzenin sınırlarının ve kapsamının kentlilerle birlikte belirlenmesi gerektiğine inanarak, “Müzeler Yaşamları Değiştirebilir” sloganı ile halkın yaşantılarını değiştirmek için bilgilendirerek, danışarak, birlikte karar vererek ve birlikte hareket ederek, bağımsız girişimleri de destekleyerek Mardin’de varlığını sürdürecektir.
Saadet: Bazı araştırmalar çocuğun oynayarak en rahat öğrendiğini gösteriyor. Siz de duyduğum kadarıyla oyunu da işin içine katıp böyle bir öğrenme modeli sunuyorsunuz? Neler oynuyor çocuklar müzede?
Nihat: Biliyoruz ki çocukların dünyası oyunlardan ibaret ve aynı zamanda da öğrenme çağlarının ilk zamanlarıdır. Bizim çalışmalarımızın merkezinde çocuk eğitimleri önemli yer tutar. Eğitim atölyelerimizde eğitmenlerimiz ve katılan çocuklarımız drama çalışmaları, masal atölyeleri ve oyunlar eşliğinde aktivitelerini gerçekleştiriyorlar. Oynanan oyunlarımızı eski çocuk oyunlarını temel alarak gerçekleştiriyoruz. Çünkü gözle görülebilen modern dünyanın getirdiği teknolojik yeniliklere paralel olarak çocuklarımızın oyunları değişti ve bunun sonucunda eski çocuk oyunları yok olmaya başladı. Somut olmayan kültürel mirasın korunması ve konuları içerisine giren eski çocuk oyunları yerli halkın yaşlılarıyla yaptığımız sözlü tarih araştırmaların sonucunda belgeledik. Bu araştırmalar ışığında geleneksel çocuk oyunlarının unutulmaması ve yaşatılması için Mardin’de bir parkın duvarlarına resim atölyemize katılan çocuklarla eski çocuk oyunlarının resimleri çizilerek boyandı. Buradaki bulunan parkta geleneksel çocuk oyunlarından topaç, birdirbir, ip çekmece, ip atlama, beştaş (kıt kıt), bezirganbaşı, saklambaç, bilye, körebe, çelik-çomak, çuval yarışı, aşık atma, uzuneşek gibi bu oyunlar resmedilirken çocuklara eğitmenlerimiz tarafından yeniden öğretilerek bu oyunların oynanması sağlanıyor. Geleneksel çocuk oyunları müzemizin eğitim salonlarında ve etkinliklerimizde de önemli yer alır. Bu oyunlarla birlikte eskiden sokakta oynayan ve artık ‘geleneksel’ olarak tanımlanan oyunların, çocukların eğitimi ve kişiliği üzerindeki olumlu etkilerini söyleyerek çocukların sosyalleşmesinde, arkadaş edinmesinde, topluma karışmasında, önemli payı olduğunu gözlemliyoruz.
Saadet: Çalışmalarınızda sosyal medyayı da sıkça kullanıyorsunuz. Müzenize ait bir sosyal medya hesabı bile var. Anladığım kadarıyla olumlu çalışmaların yaygınlaşmasına da yardımcı olmak istiyorsunuz? Bu araçsal kullanımda sizleri neler karşıladı?
Nihat: Müze eğitim çalışmalarımızın etkin tanıtımı ve eğitim programlarımızın takibi için oluşturduğumuz(www.arkeoparktabirgun.com.tr – www.mardinmuzesi.gov.tr) web sitelerinden öğretmenler başta olmak üzere herkesin geniş kapsamlı bilgiye ulaşmalarını sağlıyoruz. Bu web sitelerinde tanıtım filmimiz, yapılacak etkinlik ve eğitimlerin önceden bildirilen haberlerini yayınlıyoruz. Yanı sıra müzemizin resmi web sayfasında da (www.mardinmuzesi.gov.tr) müze eğitimimizin etkinlikleri, projeler, organizasyonların duyuru ve haberlerini paylaşıyoruz. Ayrıca müze eğitimimiz kapsamında gün gün yapılan tüm etkinlikleri sosyal paylaşım sitelerimizde facebook, twitter ve ınstagram(Müzeler yaşamları değiştirebilir, Mardin Müzesi) hesaplarımız üzerinden paylaşıyoruz. Müze eğitiminin sürdürülebilirliğini, yaygınlaşmasını, görünürlüğünü ve etkisinin arttırılmasını sağlıyoruz. Uzaktaki hedef kitleye ulaşmak için afiş, broşürler ve tanıtım filmi ile müze eğitim çalışmalarımızı proje ve etkinliklerimizin tanıtımını yapıyoruz.
Saadet: Mardin’in coğrafi yapısı, tarihi ve kültürel geçmişi çalışmalarınızda nasıl bir rol oynadı? Bu ilde çocuk olmak sizce nasıl bir şey?
Nihat:Mardin uygarlık beşiği olan Mezopotamya topraklarında yer alıyor. Mardin diller, dinler diyarıdır. Coğrafi yapısı, tarihi ve kültürü paralel olarak gelişmiştir. Mezopotamya’nın kuzeyi maden zenginlikleri, güneyi ise tarımsal kaynakları arasında gelişen ticaret nedeniyle önemli bir geçiş noktası olduğu için bu bölgede MÖ 6. binden itibaren sayısız yerleşme kurulmuştur. Mardin her zaman bir bölge merkezi olarak farklı dil konuşan ve farklı inanışlara sahip insanların buluştuğu çok özel bir kent olmuştur. Çağlar boyu farklı kültürler Mardin’de izlerini bırakmışlardır. Bu kültürel zenginliği ürünü birçok tarihi yapıyı ve somut ve somut olmayan kültürel mirası bünyesinde barındıran Mardin, önemli bir açık hava müzesi konumuna sahiptir. Tabi bizde bir müze olarak Mardin’deki tarihi derinliği, farklı kültürlerin varlığı ve çeşitliliği çalışmalarımızda önemli bir payı vardır. Çocuk olmak dünyanın her yerinde güzeldir. Mardin’de kültürel çeşitliliğin zenginliği, masalların, oyunların, ezgilerin çeşitliliği çocukların hayal gücünü besler. Çok dilli ve dinli bu kentte büyüyen her çocuk umuduyla, özgürlüğüyle bu kültürü biriktirir. Dünya demokrasisi ve barışı için bu birikim çok değerlidir.
Saadet: Çalışmalarınızı bir ekip olarak yürütüyorsunuz ve bu ekip içinde önemli saç ayakları var. Biraz da onlardan bahseder misiniz? Yerel yönetimler mesela? Projelerinizin şekillenme aşamasında nasıldı tepkileri?
Saadet: Mardin’de sadece müze değil bunun dışında da çalışmalar yürütüyorsunuz. Bunlardan bir tanesi de müzik. Siz de oğlaklar gibi duramayanlardan mısınız? (çok yönlü çalışma, her şeye merakı olan diye de okuyabilirsiniz bunu)
Nihat: Mardin Müzesi çağdaş müzecilik anlayışıyla kültür varlıklarının korunmasının yanı sıra kentin somut olmayan kültürel mirasının da yaşatılması, korunması, müzeleşmesi ve tanıtılması için çok yönlü çalışmalarımız bulunmakta ve devam ettirmekteyiz. Somut olmayan kültürel miras konularında yer alan müzik kültürü oluştuğu ilk çağlardan bu yana insanlar ve toplumlar için kendini ifade etme, tanımlama, anlatma ve birbirleri ile uzlaşma yolu olarak kullanılmıştır. Yenileyerek ve geliştirerek evrimleşmiş olan müzik günümüzde de yansımaları görülür. Mardin’in tarihi kadar köklü, sanat değeri yüksek, yaşayan müzik sevgisi ve potansiyeli her zaman var ola gelmiştir. Kaybolmaya yüz tutmuş Mardin’in geleneksel leylileri (geceleri) müzemizin sanat galerisinde her cumartesi masallarımız, hikâyelerimiz, tekerlemelerimiz, gelenek ve göreneklerimiz konuşuluyor. Mardin’in dünyaca ünlü reyhanî müzik ekibimizle Mardin Müzik kültürünü yaşatarak devam ettiriyoruz.
Saadet: Yakınlarda bir etkinliğe daha ev sahipliği yapacaksınız. Uluslararası Uçurtma Festivali. Biraz festival ve içeriğinden bahseder misiniz?
Nihat: Mardin Valiliği, Mardin Büyükşehir Belediyesi, DİKA ve Müzemizin işbirliğiyle uluslararası uçurtma festivalini Türkiye’de ilk defa Mardin’de gerçekleştireceğiz. On farklı ülkeden gelen yirmiye yakın profesyonel uçurtmacılar ve Martı Uçurtma Kulübü uçurtmacılarını festivale davet ettik. Aynı zamanda festivale hazırlık olarak müze eğitim atölyelerimizde 5000 çocuğun kendi yaptığı uçurtmalarıyla festivale renk katarak 21-25 Nisan tarihleri arasında bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz geleneksel gökyüzü şölenini bu sefer dünya ile paylaşacağız. 21 Nisan Cuma sabahı Mardinli uçurtma severler Müzemizdeki “Uçurtma Atölyesi”nde profesyonel uçurtmacılar ile buluşacaklar. Kendi uçurtmalarını yapmak isteyen katılımcılar için oluşturulmuş atölyede uçurtma yapılışını uygulamalı olarak gösterilecek. Festivalimiz, öğle saatlerinde sokak müzisyenlerinin, akrobasi ustalarının, tahta bacakların, bisikletlilerin, Rahvan atlarının ve kostümlü grupların katılacağı rengârenk görkemli bir kortej yürüyüşü ile başlayacak. Kortej yürüyüşünün başlamasıyla beraber Mardin Kalesi’nden devasa uçurtmalar ve paraşütler havalandırılacak sonrasında eski Mardin’de yaklaşık 200 evin damından dalgalanacak olan uçurtmalarla tam bir görsel şöleni gerçekleştirmiş olacağız. Akşam saatlerinde binlerce dilek fenerinin gökyüzünde salınmasıyla Mardin’in mistik havası yıldızlarla buluşacak. Festivalimizin açılış etkinlikleri, uçurtmaların müzik eşliğinde birbirleriyle yarışıp, dans ettiğine tanık olmak isteyenler için Cumhuriyet Meydanı’ndaki bir konserle açılış günümüz son bulacak. 22 Nisan Cumartesi günü Mardin’in ilçesi olan Midyat’a, 24 Nisan Pazartesi günü ise Savur’a taşınacak burada profesyonel uçurtmacılar öğrenciler ile “Uçurtma Atölyeleri” gerçekleştirerek hem uçurtma yapımına dair bilgi ve tecrübelerini paylaşacaklar hem de devasa uçurtmalarını uçurarak gökyüzünü renklendirecekler. Festivalin en keyifli günü ise 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda uçurtma sevenleri, uçurtma yapan ve uçuranları Mardin Alan Sürücü Kursu eğitim alanında bir araya toplayacağımız bir panayır havasında gerçekleşecek. Bu kapsamda; yiyecek-içecek ve alışveriş stantları, çocuklar için oyun alanları, “Eski Çocuk Oyunları Atölyeleri” ve profesyonel uçurtmacıların gösterilerini izlemek için parkurlar kurulacak. Gün boyunca sürecek olan danslar, oyunlar, yarışmalar ve yerel sanatçıların konserlerinin ardından, tüm uçurtma sevenlerin aynı anda uçuracağı binlerce dilek feneri ile festival son bulacak. Biz burada Mardin’in uçurtma geleneğini canlı tutmak, çocuklarımıza gökyüzünün masumiyetini tanıştırmak, onlarla çocukluğumuzu yeniden yaşamak ve bu vesileyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocuklarımıza unutulmayacak bir bayram hediyesi vermek istiyoruz. Bu festivale büyük küçük herkes davetlidir ve sizleri de uçurtma festivalimize bekliyoruz.
Saadet: Sizce çocuk olmanın en iyi ve en kötü yanı nedir?
Nihat: Çocuk olmak en iyi yanlarından biri kaygısız, sorumluluktan uzak ve özgür hissetmek çok çabuk mutlu olabilmeyi mutlu kalabilmeyi ve koşulsuz sevmeyi başarabilmektir. Çocukluğun en kötü yanı çok çabuk büyümektir.
Saadet: Sizce siz içindeki çocuğu büyütemeyenlerden misiniz, yoksa büyütmek istemeyenlerden mi?
Nihat: İçindeki çocuğu kaybetmeyen ve ondan beslenmeye çalışanlardanım. İçimizdeki çocuk hep masum hep deli dolu, hep sevecen haliyle hiç pes etmeden hayatın daha katlanabilir hale gelmesini sağlayacağına inanırım. Hayatın rengini içimizdeki çocuk görebilir.
Saadet: Çocukların müzede en çok hoşlandıkları şey nedir? En çok ilgilerini çeken şey nedir?Nihat: Müzemizde en çok hoşlanmadıkları şey müzeden erken ayrılmak diyebiliriz. Yaparak yaşayarak katıldıkları atölye ve etkinliklerin tümünden çok keyif almaktalar. Drama çalışmalarında neolitik dönem adamı Ungo tiplemesi ile yaptıkları sohbet, eski çocuk oyunları ve arkeolojik kazı atölyesi ile toprak altından bir eser çıkarma deneyimi en çok hoşlandıkları aktivitelerdir diyebiliriz.
Saadet: Tek kelimeyle müze nedir desem ne söylersiniz?
Nihat: Müze insanın belleğidir.
Saadet: Müzenizin bir kütüphanesi de var. Buradaki çocuk kitapları bölümü var mı? Ya da şöyle sorayım bu kütüphane çocuklar açısından güncel mi?Nihat: 2010 yılında kurduğumuz kütüphanemizin koleksiyonunda 8 bin kitap ve dijital yayın arşivi ile birlikte 20 bine yakın kaynak bulunduruyoruz. Bu kaynaklar Arkeoloji, Tarih, Sanat Tarihi, Mimarlık, Felsefe, Mitoloji ve diğer birçok konuda çalışma yapan araştırmacılara ve öğrencilere yönelik donanımlı bir hizmet sunuyoruz. Bölgenin ihtisasa yönelik en büyük kütüphanesi konumundadır. Bunun yanı sıra Müze eğitim salonumuzda 7-18 yaş aralığına hitap eden yaklaşık 800 adet kitap bulunmaktadır. Burada eğitmenlerimizle kitap okuma atölyelerine katılan öğrencilerin okuduğunu anlama ve anlatmanın yanı sıra komposizyon çalışmaları yapılmaktadır. Bunun yanı sıra müzemiz Mardin’in taş evlerinden birinde 65 yıllık “Basut Bakkaliyesini”, adını Halide Edip Adıvar’ın ünlü romanından esinlenerek “Sinekli Bakkal” olarak değiştirdik. Daha sonra bu bakkalın raflarına yaklaşık bin kitap yerleştirdik. Bakkaldan alışveriş yapan vatandaşlara 15 günlüğüne ödünç kitap veriliyor. Hem bakkal hem kütüphane görevini üstlenen Sinekli Bakkal mahalledeki çocuk ve gençlerin yanı sıra kente gelen yerli ve yabancı turistlerin de odak noktası konumunda. Sinekli Bakkal, son 1 yıldır kütüphane olarak da işlev görüyor.
Saadet: Buradan oğlaklarla (küçük ve tıpkı oğlaklar gibi zıplayan, yerinde durmak nedir bilmeyen zamane çocukları) herhangi bir şekilde bağı olanlara ne söylemek istersiniz?Nihat: Sevimli oğlaklarımıza geçmişi öğrenmenin çok önemli olduğunu geçmişteki her olay ve olgunun bugünün dünyasının var olmasına sebep olduğunu, bugünkü her seçimimizin de geleceğimizi şekillendirdiğini fark etmelerini isterim. Müzeler geçmişe açılan kapılar olarak geçmişin bilgi kaynaklarını, geçmişin belleklerini günümüze taşırlar; o nedenle geçmişe, kültürümüze ve insanın kendine yolculuğuna çıkmak için müzeleri ziyaret etmelerini ve müzede hoplaya zıplaya ve meraklarını kaybetmeden öğrenmelerini tavsiye ederim.
Saadet: Bir gün mutlaka gelip yerinde görmek istiyorum müzeyi. Çok teşekkür ederim bu sohbet için. Umarım bu çalışmalar ve sohbet farklı illere de örnek olur.
Nihat: Oğlak Sohbetleri’ne bizi konuk ettiğiniz çok teşekkür ederiz. Bu keyifli sohbetimizin devamını müzemizde sizleri misafir ederek devam etmek istiyoruz. Çalışmalarınıza kolaylıklar diliyorum.
Müzelere gitmek, tarihin, eski eserlerin korunması bilinci bizde -gezip gördüğüm yerlere baktığımda- çok fazla gelişmemiş. Küçüklükten itibaren bu bilinci yerleştirmek için müzelere çocukları çekmek, oynayarak öğrenme albenisi yaratmak gerçekten çok güzel ve örnek alınacak bir fikir. Herşeyde "eğitim şart" diyoruz, çok klişe belki ama, gerçekten "ağaç yaşken eğilebildiği" için çocukluktan alınan alışkanlıklar baki kalıyor ve sürekli oluyor.
Yine Müze ve Kütüphane işbirliği de çok anlamlı, alışveriş yapana ödünç kitap verilmesi okuma alışkanlığı edinilmesinde önemli bir katkıdır.
Emekleri için Müze Müdürümüze,bu etkili röportaj için de Saadet Hn a çok teşekkürler.
Çok güzel çalışmalar sahiden. Birgün umarım yerinde de görürüz ve farklı örneklerini diğer illerde de. Teşekkür ederim yorumlarınız için.