Epeydir aklımda olan bir konu için fırsat buldum bugün. Sizlere 17 Kasım 2015 tarihinden beri Kocaeli’de hizmet veren Nazmi Oğuz Çocuk Kütüphanesi ve çalışanından bahsetmek istiyordum. Kütüphaneler Haftası etkinlikleri de bana vesile oldu.
Füsun Oğuz, bu şirin, sıcacık kütüphanede çalışıyor. Aslında beden eğitimi öğretmeni. Bu kimliği kütüphaneye giden her çocuk için şans diye düşünüyorum. Kütüphaneye gelen çocukların devamlılık göstermesi için elinden geleni yapıyor. Çok ince bir noktadan yakaladı beni Füsun Oğuz: “Çocuğun kitabı ve kütüphaneyi sevmesi için bizleri de sevmesi gerekir. Bunun farkında olarak onlarla konuşuyorum. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Bazen kararsız kaldıklarında fikrimi söyleyip geri çekiliyorum.” Son derece duyarlı ve işini severek yapan bir çalışan Füsun Oğuz, ama bence o aslında öğretmen kimliği ile ön planda.
Çocukların okudukları kitaplar üzerine yorum yapmalarını isteyen, onları okudukları üzerine düşündüren Oğuz, kesinlikle en doğru kanaldan giriyor konuya. Boş zamanlarında mutlaka kitapları inceleyen ve onlar hakkında bilgi sahibi olan Oğuz aslında bir anlamda canlı bir kaynak ve rehber görevini de üstlenmiş durumda. Üye sayısının artması da en büyük isteklerinden birisi. O mekan iş yeri değil de sanki onun evi gibi. Gerçekten böyle davranıyor. Kocaeli’de yaşayanlar sadece mekanı deneyimlediklerinde ne dediğimi daha net anlayacaklardır.
Kütüphane hakkında “İnsanların kafasında eski ve sıkıcı mekan algısı bu kütüphane ile yok oldu. Oyuncaklar var, oyun alanı var ve sıcacık, şirin bir yer oldu burası. 5-14 yaş aralığında çocukların üye olabildiği kütüphaneye bazen yetişkinler de üye olmak istiyor ama üzgünüz burası sadece çocukların” diyor Oğuz. Kısacası mekanı fazlasıyla dolduran bir çalışan ve eğitmen olarak bence çocuklar ve veliler için şans Oğuz.
Bugün de Bülent Türker Anaokulu’ndan Şirinler Sınıfı ve öğretmenleri ziyaret etti kütüphaneyi. Kütüphaneler Haftası etkinlikleri çerçevesinde ildeki tek çocuk kütüphanesine gelmekle oldukça da iyi bir karar verdiler. Çocukları elbette sürpriz bekliyordu.
Önce Füsun ablalarından kütüphane hakkında bilgi aldılar. Sonra da kendilerini bekleyen eşsiz bir eğitimci ile küçük Nino’yu okudular. Zehra Demiral’ı zaten Kocaeli’de yaşayan çoğu kişi biliyor. Fazla söze gerek bırakmadan böylesi bir eğitimci ile 12 sene çalışmış olmanın ve deneyimlerinden hayatım boyunca yararlanacağım ara cümlesi ile onu tanımanın sadece büyümemde büyük yeri olduğunu söylemeliyim. Onunla hikayemiz benim büyümemden küçük cadımın büyümesine ve devamına gelecek. Kısacası bizden kurtulmasına izin vermediklerimizden.
İşte Zehra Demiral bugün çocuklara, benim de çok sevdiğim, Sara Şahinkanat’ın yazıp Feridun Oral’ın çizimiyle hayatımıza katılan “yavru ahtapot olmak çok zor” kitabını okudu. Hem nasıl okuma. Çocukların dilinden, onların heyecanından, onların gözünden ve halinden anlayan Demiral kitapla ilgili çocuklara sorular sordu. Örneğin “Siz bu kitapta kimin yerinde olmak isterdiniz?” gibi. Ayrıca kitabın sonunda çocukların kütüphaneye üye olmaları, onların da Nino gibi çevresindekilere yardım etmeleri, en azından kendi sorumluluklarını almaları konusunda mesajlar verdi. En büyük mesajı da aslında onlar aracılığıyla büyüklere verdi Demiral. Sözlerini aynen aktarıyorum “Çocuklar kimlerin anne-babası ona gece uyumadan önce kitap okuyor? Okumayanlar hemen eve gidiyor ve akşamları mutlaka kendisine kitap okumalarını istiyor, anlaştık mı?” Bu sözler elbette çocuklardan kararlı bir söz alınması ile son buldu.
Gelelim bu Şirinlerin öğretmenleri Ebru Şengel’e. Öncelikle okumaya olan ilgisi ve çocuklara her hafta okuduğu kitapların yakın takipçisi olarak o da bence kitapların güzel dünyasının farkında olanlardan. Okuyan, çocukların okumasına fırsat veren (çocuklar resimlerinden de okur kitapları) ve aslında yaratıcı okuma uygulamalarını gerçekleştiren Ebru Şengel de çocuklarını bu güzel mekanla tanıştırmaktan mutluydu. Etkinlik Zehra Demiral’a çiçek ve Füsun Oğuz’a birbirinden güzel kitap ayraçlarının sunumu ile devam etti.
En son bıraktığımda çocuklar kitapların arasına karışmıştı bile. Şimdiye kadar geçirdiğim en keyifli Kütüphaneler Haftası etkinliğiydi. Yolu kitaplardan yana olan herkesin uğrak yeri olması dileğimle çocuk kütüphanelerinin…
Broşürün arka sayfasında yazılanlardan:
Hiçbir gemi, bizi bir kitap kadar uzaklara götüremez.
Kitapsız yaşamak, kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.
Hiçbir eğlence okumak gibi ucuz, hiçbir zevk okumak kadar kalıcı olmaz.
Kitaplar hiç aldatmayan dostlarımızdır.
Kitapsız büyüyen çocuk susuz büyüyen ağaca benzer.
Son Yorumlar