ÖPÜCÜK ne RENKTİR?
Yeni yılın ilk yazısında bu kitapla azıcık içimiz açılsın istedim. O kadar çok olumsuz olay yaşandı ki, bazen öpücüğün rengini bulamazken, bazen de acıların rengini bulamıyoruz. Sadece tüm renkler karışıyor birbirine, tıpkı sözler gibi, kelimeler gibi. Ortalığı sadece zifiri bir karanlık kaplıyor. Maalesef geride bıraktığımız senede ülke ve Dünya gündeminde acı ve gözyaşı çokça yer aldı.
Yılın ilk gününde önümüzde güzel bir kız çocuğu olan Monika var ama ona Minimoni diyorlarmış. Bisiklete binmekten, kırlangıçları ve kekleri sevmekten ve balkonlarındaki çiçekleri sulamaktan keyif alan bir kız çocuğu. Hatta öyle ki onlar hızlı büyüsünler diye güzel şeyler söylemeye bayılan bir kız çocuğu. Ne harika değil mi? Çiçekleri büyüsün diye onlara güzel sözler söyleyen bir çocuk.
Bizlerin de çocuklarımızı büyütürken sabır, emek, özveri ve güzel sözlere ihtiyacımız var değil mi? En önemlisi de sevgiye ihtiyacımız var. Onların yürekleri öylesine güzel ve sıcak ki, sevmeyi ve sevginin ne demek olduğunu eğer izin verirsek öğretirler bize zaten.
Minimoni’nin bir tutkusu da resim yapmak. Renkleri çok seviyor ama hangi çocuk sevmez ki? Hangi çocuk girdiği ortamdaki karanlığı yırtmaz ki? Hangi çocuk gittiği yere neşe katmaz ki? Sevgiyle büyüyen hangi çocuk sizi sevgiye boğmaz ki? Hangi çocuk sizi güldürmez ki? Ama büyükler onların yaptıklarını yapamıyor maalesef. Üzüyor, acıtıyor ve gülen yüzleri solduruyor ansızın. Hem de ne uğruna? HİÇ, koca bir HİÇ uğruna. Hiçbir sebep bir çocuğun gözyaşına değmez. Bu kitabı okurken öpücük gibi rengini bilemediğimiz bir de gözyaşı olduğunu, acı olduğunu geçirdim zihnimden. Bir de bunların çocuklara hiç yakışmadığını.
Neyse, yeni yılda savuralım olumsuzlukları zihnimizden ve Minimoni’nin telaşına kapılalım. Küçük kız epeyce düşünüyor, bocalıyor öpücüğün rengini bulmaya çalışırken. Sırayla tüm renkleri düşünüyor ve hepsinin alışılmış yorumlarını eleştiriyor inceden inceye. Öyle güzel bir eleştiri ki tüm renkleri kucaklıyoruz bu küçük kız sayesinde. Sembolik tüm söylemleri alt üst ediyor Minimoni renkler üzerine sesli düşünürken. Biz de onunla aynı düşünme sürecine katılıyoruz kendi hayal alemimizde.
Perilerden ve prenseslerden hoşlanmayan Minimoni sadece önyargılar değil, aynı zamanda bence başka şeylere de karşı çıkıyor sözleriyle. İyi de yapıyor. Herkes bir zahmet vazgeçsin şu saçma sapan prenses çocuk büyütme takıntılarından. Varsın cadılar sarsın hayatlarımızı. Şenlensin ortalık Minimoniler sayesinde. “MAVİ için dediler ki, hünzün RENGİDİR. GERÇEKTEN Mİ? Hiç de bile…!” diyen sözlere eşlik eden görüntüde küçük kız son derece mutlu bir şekilde mavi sularda yüzerken gösteriliyor.
Karşı çıkmak, eleştirmek ve önyargılardan kaçmak iyidir ve çocuklar bunu bizden çok daha iyi yaparlar. Çünkü onlar hergün aynı şeyleri bizler kadar deneyimlemedikleri için önyargılarını pekiştirmemişlerdir daha. Düşüncelerinde özgür bırakılan çocuklar zaten hayatlarına önyargıyı pek sokmazlar ilerleyen dönemlerinde de. Böylesi büyüyen çocuklarımızın bolluğunda geçsin günlerimiz.
Kitabımıza dönecek olursak tekrar; resimler o kadar güzel tamamlıyor ki sözleri, üstüne aslında söylenecek bir şey kalmıyor. Sadece bu yazının konusu gereği bendeki izlenimleri etrafında geziyorum şu anda. Yazarı ve çizeri aynı olan kitaplarda sözleri resimler, resimleri zaten sözler tamamlıyor. Bu kitapta da öyle oluyor. Rocio Bonilla tarafından yazılıp çizilen ve Türkçe’ye Müren Beykan tarafından kazandırılan kitap Günışığı Yayınları’ndan çıkmış. Kapak tasarımından elimize ulaşana kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. İçimizi ısıttı kitabınız.
Minimonileri olanlar bilirler onların nasıl olduğunu. Yerinde duramayan, sürekli sorular soran, neden sonuç ilişkisini kurmaya çabalayan; bunu yaparken çoğu zaman güldüren. Hayattaki hemen her şeyden zevk alan ve bizlerin de almasını sağlayanlardır onlar. Çizdikleri alakasız bir şekli bile hayallerinde öylesine süsler ve anlatırlar ki izleyen olarak zorlasınız kendinizi, onun söylediğini görebilmek için. Önyargılarınızdan sıyırırlar sizi ve kalakalırsınız ortada çırılçıplak. Sonrasında istediğiniz kıyafeti alırsınız üstünüze. Size bundan güzel hediye olabilir mi? Belki bilmeden, anlamadan geçirdiğiniz çocukluğunuzu yeniden yaşama şansı verir size Minimoniler.
Yaşamdır, neşedir, enerjidirler bize onlar. En çok da masumiyet ve saflıktır. Yumuşacık bir dokunuştur. Yerinden sarsmadır aniden ve yere çakılmaktır onlarla yaşamak. Uykusuz geceler sonunda huzura eren uykulardır mesela. Dünya’ya katlanma sebebidir en çok da onlar. Kıymetli ve her biri kendine özeldir. Özelliği güzellikleri olarak katlanır yaşamlarımızda. İşte tam da bu yüzden tüm renkler onların etrafında gezer, tüm renkler yakışır onlara. Hayatın tüm renklerinden skalaları sarsın onlarla birlikte bizleri de o zaman. Renk ve çeşit sarhoşu olalım ki Dünya bizimle güzelleşsin. Tüm renkler öyle coşkuyla sarsın ki bizleri olumsuz tüm kararlarımız yok olsun onların hayatlarından. Mesela en azından, ya da sadece hak ettikleri çocuklukları doyasıya yaşasınlar, o bile yeter bize.
Metnin Yayınlandığı Gazete için tıklayınız
Son Yorumlar