Kırmızısarısiyahbeyaz

Brigitte Minne tarafından yazılan ve Carll Cneut tarafından resimlenen Kırmızısarısiyahbeyaz kitabı Sarıgaga Yayınları tarafından basılmış. Renkler çocukların isimleri aynı zamanda ve bitişik yazılmış. Türkçe’ye Türkay Yalnız tarafından çevrilen kitap, Belçika ve Fransa’da çeşitli ödüller almış. 
 
Bir köy meydanında yaşayan dört aile ve onların çocukları olan Kırmızı, Sarı, Siyah ve Beyaz arasındaki olaylardan oluşuyor kitap. Köy meydanı deyince insanın içi açılıyor aniden. Çocukların oynamak için evden dışarı serbestçe bırakıldığı bir coğrafya bile yaşadığımız gerçeklik karşısında hikayeyi bir adım daha artıya çeviriyor. Çocuklar kendi başlarına oyunlar oynuyorlar. Yakınlardaki bir parka gidip oradaki gölete ve canlılara bakıyorlar çocuklar.
 
Çocukken sanırım ağaç ev hayal etmeyen yoktur. En azından ben çokça hayal etmiştim. Ayrıca ağacın tepesinde oturup dalından kopardığım meyveleri yediğim de olmuştu ve iyi ki olmuştu. Köy yaşantısını yazdan yaza deneyimlemiş bir çocuk olarak dolu dolu geçen günler diye ömrümün sonuna dek hatırlayacağım anılar birikti. Bunları yaşadığım için de kendimi hep şanslı sayarım. Bunları yaşayamayan çocuklara da üzüntüyle bakarım hep. Site içleri, yüksek güvenlikli sitelerde büyüyenler kadar metropollerin keşmekeşinde kaybolan bir çocukluk bugünkülerin yaşadığı. 
 
Kitaba dönecek olursam; bir ağacın tepesinde bu dört çocuğun bir ağaç evi var ve orda oyunlar oynuyorlar. Ancak tam da sorun daha kulübenin renginden başlıyor. Çünkü Kırmızı otoriter bir kişilik sergileyen bir çocuk. Hep kendi dediği olsun istiyor ve sürekli emir cümleleri kuruyor. Sırf o istediği için ağaç ev de kırmızı renge boyanmış. Durum vahim yani. Bunun yanında, diğer çocuklar cesaret edip ağzını açamıyor ve itiraz edemiyor Kırmızı’ya. 
 
Kırmızı otoriter kişiliğinde hem kendisine hem de etrafındakilere zarar veriyor ve aslında istenmeyen bir kişi oluyor. Çocukların dünyasına böylesi otoriter kişilikler hiç yakışmıyor aslında ama yine de orası daha güzel, çünkü uzun vadede sürmez oradaki kötülükler. Bu hikayede de böyle oluyor. Hep kendi istediği şekilde oynanmasını isteyen, emirler yağdıran, diğerlerini yorarken kendisi rahat eden Kırmızı karşısında diğer çocuklar sonunda cesaretlerini topluyor ve karşı çıkıyorlar Kırmızı’ya. Siyah’a hakaret edince Kırmızı bu kez yanıt gecikmiyor ve Siyah da ona “zorba” diyor. Bir tane çocuktan gelen itiraz diğerlerinin de birikmiş duygularının açılmasına sebep oluyor. 
 
Sonunda Sarı, Siyah ve Beyaz ayrılıyorlar Kırmızı’nın yanından. Kendilerine bir tekne bulup onu herkes istediği renge boyuyor. Böylece hem renk cümbüşü hem de ayrı bir güzellik çıkıyor ortaya. Sıra geliyor dümene kimin geçeceğine ve elbette olumsuzu görüp deneyimlemiş olan çocuklardan harika bir fikir geliyor; “Sırayla yapalım kaptanlığı.” Böylece bir çeşit adalet sağlanıyor çocuklar arasında. 
 
Peki bu arada Kırmızı ne yapıyor dersiniz? Kendi yalnızlığında önce bocalar, emredecek kimse bulamayınca kendi kendine emirler yağdırır önce. Bakar ki tadı tuzu yok hiçbir şeyin, üstelik tek başına tüm işleri yapması çok zor, bu sefer hatasını anlar ve diğer çocukların yanında alır soluğu. Kendi kendine yelken yapan Kırmızı “Size yelken yaptım” diye söyler diğerlerine. Bu aslında “Hatamı anladım, af diliyorum, beni de alın yanınıza” demenin bir başka yoludur çocuk dünyasında. Elbette çocukların ve çocukluğun en güzel yanı kin tutmamalarıdır uzun süre. Hemen Kırmızı’nın isteğine olumlu yanıt verip onu da alırlar teknelerine. Teknenin genel kurallarını anlayan Kırmızı sırayla dümene geçildiğini de görür. Bir başka şeyi de görürüz biz bu çocuklarla, o da; adaletin hepimiz için iyi ve güzel olduğunu. Yokluğunda sorunların büyüdüğünü ve mutsuzluğun üretildiğini görürüz yine. 
 
Bazı kitaplar iyidir, size hissettirdiği duygular üzerinden iyidir. Doğruyu gösterme şekli üzerinden iyidir. Adaletin tahsis edilmesi üzerinden iyidir. Bencillik ve otoriterliğin kötü olduğunu ve bunu yapanların yalnızlaştığını gösterdiği için iyidir. Farklı renklerin birarada daha güzel ve sıcak olduğunu gösterdiği için iyidir. Renklerin çokluğunda zenginleştiğimizi hatırlattığı için iyidir. Kin tutmamanın güzel olduğunu gösterdiği için iyidir. En çok da çocuk dünyasından yetişkinlere ulaştığı için iyidir. Kanayan yaralarımızın kabuk bağlamasına yardım ettiği için çocuklar iyidir ve dünyaları iyileştiricidir. Onların hayatlarında merhem olmak ve güzellik katmak için çabalayan büyüklerin çocuk ruhlarını besledikleri için iyidir çocuk hikayeleri, masalları. 
 
Yeni yılda hikayelerin bolluğunda günlerimiz olsun o zaman, gülen ve neşeleriyle neşe katan çocuklarımızın sağlığında geçsin günler. Geride bıraktığımız senedeki tüm kaygılar, kötülükler, olumsuz tutum ve davranışlar yok olsun ve yeni yıl umut versin hepimize. Dahası sadece renklerin bolluğu ve bereketi sarsın hepimizi.
 
Metnin Yayınlandığı Gazete için tıklayınız

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.