Bayan Börek ile Köpeği Çörek

İşte yine her okuduğunuzda içinizi ısıtan bir kitap daha. Üzgün olduğunuz da ya da en ufak bir sıkıntı halinde en etkili ilaçlar gibi imdadınıza yetişecek bir kitaptır Bayan Börek ile Köpeği Çörek. Bu kadar iddialı cümleler nasıl mı geliyor elbette yarattığı etkiden. Sevginin her şeyi dönüştürebileceği o güzel örneği görüyoruz bu kitapta. Resimlerle değişen, dönüşen her şey gibi kelimeler de daha iyiye çağırıyor okurlarını. Ayrıca sevgiyi “insan” denilen canlıyla da sınırlamıyor. Hem onunla hem de diğer canlılarla olan bağ üzerinden izliyoruz keyifle dönüşümü. Helga Bansch tarafından yazılan ve Canan Sofuoğlu aracılığıyla Türkçe’ye kazandırılan bu kitap Aylak Adam Yayınları’ndan çıkıyor ve evlerimize konuk oluyor.

Kimseyle konuşmayı sevmeyen, kimseye konuk olmak istemeyen Bayan Börek her zamanki gibi evinde kendi yalnızlığında hayatına devam ediyor köpeği Çörek ile. İnsanları umursamaz hali resimlerle de anlatılan Bayan Börek aslında çizdiği sert karakter ve şaşmaz kuralları ile kendi hayatına hapsolmuş durumda. Onunla birlikte yaşayan Çörek de hayatta ıskaladıklarının pek farkında olmadan ve kendi konforundan vazgeçmek istemeksizin bu yalnızlığa ve tahakküme boyun eğiyor ilk zamanlar. İzole edilmiş yaşamlarında gerçek hayat kirli, kaba ve kötü olarak lanse ediliyor Bayan Börek tarafından. Kitabın en güzel yanlarından birisi de olayı bize bir kedinin ara ara notlarıyla anlatması. Örneğin bu rutin kuralları kedi “temiz, terbiyeli” yazılı pankartlarıyla oturduğu yerden anlatıyor ve olayı izler hali ile bizi kendine dahil ediyor.

Tamam şu ana kadar bile anlatılanlar ruhumuzu daraltmaya yetti değil mi? İşte Çörek işleri çığrından çıkarıyor bir dişi köpek sayesinde. Aniden aklıma Havva ve Adem hikayesi geldi. Adem de Havva için yoldan çıkmıştı değil mi yasak elmayı yiyerek? Hatta başımıza gelebilecek her türlü olumsuzluğu kadınlara bağlama cehaletine sarılanlar da fazla etrafımızda. Onları cadılar sarsın o zaman hem de akılları ve hayatlarını dönüştürecek cadılar sarsın o zaman. Böylece belki sevgiyi farkederler ve cehalet yerini aşka bırakır.

Neyse efendim biz kitabımıza geri dönelim. Çörek aşık oluyor vahşi, tüyleri birbirine karışmış, pirelenmiş, şımarık bir köpeğe. Ay iyi ki aşık oluyor. Şimdi macera başlıyor hepimize. Tüm kurallar alt üst oluyor, Bayan Börek’in tahtı sallanıyor ve aşk galip geliyor işte. Çörek aşkın peşinden koşarken üzüntüyle beraber kendi yalnızlığını farketmesini sağlıyor Bayan Börek’in. Aslına bakarsanız kesinlikle ve tartışmasız bu olay en çok Bayan Börek için iyi oluyor. Katı, duygusuz, otoriter ve yalnız kişiliği yerini daha güzel duyguların akışına bırakıyor. Ağlıyor mesela Bayan Börek çaresizliği ile Çörek’i beklerken. Neyi farkediyor dersiniz; elbette ki kapatmaya çalıştığı ve etrafına ördüğü o yüksek duvarların arkasındaki sevgisiz kalan kendini farkediyor Bayan Börek. Çörek’i değil de sevmenin ne demek olduğunu bilmiyor aslında Bayan Börek. Çünkü sevebilse ve sevmenin ne demek olduğu tanısa Çörek’in mutluluğu Bayan Börek’i de mutlu ederdi ama etmiyor. O kendine ve kendi yalnızlığına ağlıyor. Resimlerde tam altı tane kova Bayan Börek’in gözyaşları ile doluyor. Ancak üzülmüyoruz bu görüntüye, neden derseniz yanında onun duygularını dinleyen, anlamaya çalışan ve onun sevgiyi yeniden keşfetmesini sağlayacak Bay Mutlu var. Bu üzüntü ile Bayan Börek en azından bir insanın hayatına girmesine ve duygularına yaklaşmasına izin veriyor. İşte en güzel dönüşüm başlıyor böylece.

Çörek’i arama telaşı ile Bay Mutlu’ya denk gelen Bayan Börek böylece kendisini teselli eden bu adamla yeniden hayata dönüyor. Bu arada eve dönen ve yorgun olan Çörek’in temizlik ve bakımı yapılıp yemeği hazırlanıyor. Asık surat yerine tebessümle onunla ilgilenen Bayan Börek var artık. Çörek’in tadını aldığı duyguyu Bayan Börek de tadıyor ve bundan dolayı güzel resimler çıkıyor karşımıza sonraki sayfalarda. Çörek akşam yine kaçıyor ve bu kez aşkıyla geri geliyor. Ay içimiz sıcacık oldu değil mi? Kızıl Köpek, Çörek kadar uyumlu ve disiplinli değil, serseri hayatında sokağın içinden gelen ve her türlü kuralı reddeden bir yapısı var. Onu Çörek’e çekici kılan da belki de bu. Aşk sarıp sarmalamışken ortalığı Kızıl Köpek’in de onlarla kalmasına izin çıkıyor ancak asgari temizlik ölçülerine uyularak. Kızıl Köpek de yıkanıyor, saçları düzeltiliyor ve yemeği veriliyor. Sonraki sayfa da ne mi var; harika bir tablo var. Bayan Börek ve Bay Mutlu bir motorda, yanlarında da Çörek ile Kızıl Köpek. Kızıl Köpek zincirle gezmeyi reddediyor ama başka kuralları kabul ediyor. Böylece bir ortak yaşam başlıyor. En güzeli de herkesin yüzü gülüyor. En son sayfada da bir kalp çizilmiş ve iki sayfaya yayılmış bu kalp. Şimdi size çok klişe gelebilir ama elimizdeki hedef kitle çocuklar. Dolayısıyla sevgi ve onun dönüştürücü etkisini konu almak kadar güzeli yok bence onlar için. Her şeyden önemlisi de bu sevgiyi kendimiz dışındaki canlılardan veya onların yardımıyla öğrenmemiz. Önce Kızıl Köpek, sonra da Bay Mutlu iyi ve güzeli getiriyor Çörek ve Bayan Börek’e. Bundan iyisi can sağlığı. Sizce de öyle değil mi?

Hayatta bunca kötülük ve şiddet varken içimizin azıcık ısınmasına hakkımız var değil mi? Ercan Kesal’ın Cin Aynası kitabında belirttiği gibi çocuklar faşizmi ilk defa yanaklarındaki tokattan tanırlar. Faşizm bedende gösterir kendini ve onunla var eder kendini. Biz de bu acı gerçeğin yanında çocuklarını öncelikle isteyen (üremek gibi klasik kaygı ile değil tamamiyle isteyerek ve bekleyerek), seven ve onun için tüm kötülükleri bertaraf etmeye çabalayan anne-babalar kadar eğitimcilerin de çoğalmasını diliyoruz. Öğrenmek lazım sevgiyi ama önce yaşamak ve yaşatmak lazım. Yoksa hiçbir eğitim veya diploma bunu içselleştiremez insana. Öğrenmek için de etrafımızı başka türlü bakmak yeterli. Okuduğumuz, gördüğümüz, maruz kaldığımız tüm kötülüklerin yanında çocuklar için tartışmasız en büyük ilaç sadece sevgi. Bu ilacın tüm evlerde, tüm büyüklerde, tüm kurumlarda bulunması dileğimle. 

Metnin Yayınlandığı Gazete için tıklayınız

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.